Alparslan Kuytul Hoca, twitter hesabı ve resmi sitesi "alparslankuytul.com" adresinden yayınladığı açıklamada, ilahiyatçı Mustafa Öztürk'ün kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e karşı haddi aşan yorumlarını eleştirdiği için linç edildiği ve bu propagandaya kendisinin de ortak edildiği iddiasına cevap verdi.
"Kur’an’ın Allah sözü olduğunu inkâr eden Mustafa Öztürk’e bir şey demeyip bana; 'Onun linç edilmesine siz de katıldınız' diyenler bilsinler ki, benim yaptığım sadece Allah’a, Kur’an’a ve Peygamberimize yapılan saldırıya bir Müslüman ve bir hoca olarak cevap vermekten ibarettir. Planlı bir şekilde onu linç etmek isteyenler varsa ve hakaret ettilerse benim onlarla bir alakam yoktur" diyen Alparslan Hoca açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
‘Kur’an-ı Eleştirmek Serbest, Öztürk’ü Eleştirmek Linç!’
“Öztürk’ü hakaret etmeden insanca eleştirenleri eleştirenler, Öztürk’ün bir ilahiyat profesörü olarak ortaya attığı bu görüşlerinden dolayı kafası karışan hatta imanını kaybeden insanları düşünmemektedirler. Benim mücadelem ise kafası karışanların ve Kur’an’dan şüphe etmeye başlayanların bu durumdan kurtulmasına yardımcı olmak içindir. Kur’an’a saldırıldığında susarsam hem Allah’a hem de Müslümanlara bunun hesabını vermem mümkün değildir.
Öztürk, Kur’an’ı eleştirirken bunu demokrasi kapsamında görenler, biz Öztürk’ü eleştirdiğimizde linç etmek olarak değerlendirmekte ve çifte standart uygulamaktadırlar. Öztürk’e bu kadar çok sarılmaları onunla gerçekleştirilmek istenen projenin çöktüğünü görmelerinden kaynaklanmaktadır.
Öztürk’ün, Kur’an’ın Allah’ın değil Peygamberin sözü olduğunu, basitliklerle ve küfürlerle dolu olduğunu söylemesinden rahatsız olmayanlar, Kur’an hakkında şüphe uyandırılmasından rahatsız olmayan ve İslam’ı değiştirip laik düzenle uyumlu hale getirmek isteyenlerdir.
‘Kur’an’a Saldırıya Sessiz Kalmaktan Allah’a Sığınırım’
İslam’a göre Müslümanın fikir özgürlüğü, Kur’an ve sahih sünnete aykırı olmamak şartına bağlıdır. Çünkü insanın Allah’tan ve Resulünden daha iyi bilmesi mümkün değildir. Ayrıca Allah’a ve Resulüne teslim olmamak imana aykırıdır.
AKP’nin yanlışlarını ve zulümlerini eleştirip Kur’an’a saldıranları eleştirmemek mümkün müdür? Kur’an’a böyle davranmak siyaseti dinin üstüne çıkarmak değil midir? Kendi partisinden olduğu için Kur’an’a saldırıya sessiz kalmak Allah’a sığınılması gereken bir siyasettir. Peygamberimize hakaret eden karikatürlere tepki gösterip Kur’an’a hakaret edildiğinde tepki göstermemenin particilikten başka bir izahı var mıdır?
Öztürk’ün sözleri öfke ile söylenmiş sözler değildir. Belli ki bunlar yıllardan beri içinde sakladığı gerçek görüşlerin ortaya çıkmasıdır. Zaten kendisi de “onu kastetmedim” dememekte ve “görüşlerimin arkasındayım” demektedir. Öztürk’ün fikirleri İslam’ı temelinden yıkmaktır.
Öztürk kendisi gibi düşünmeyen bütün Müslümanlara “öküz gibi inanıyorsunuz” demektedir. 1400 yıldır gelmiş geçmiş bütün âlimlere ve bütün Müslümanlara öküz diyen, hakareti hak etmiş olsa da biz yine de o kısmı Allah’a bırakıp ilmi ve medeni olarak cevap veriyoruz. Kur’an’ı manen linç eden manen linç edilmeyi hak etse de öyle bir gaye gütmüyor sadece imanların sarsılmasını önlemeye çalışıyoruz.
‘Öztürk Açıkça Kur’an’a Küfredip Allah’a İftira Atmakta!’
Öztürk, konuşmalarında Kur’an’daki cennet nimetlerini anlatan ayetlerle açıkça dalga geçmekte ve insanların gülmesini ve dalga geçmesini sağlamaktadır. Kalem suresindeki İslam düşmanlarının kötü ahlakını anlatan bölümdeki “zenim” kelimesine gelince; bu konuyu anlatırken “Kur’an’da çok küfürler var” diye başlamaktadır ve zenim kelimesinin manasının p*ç olduğunu söylemektedir. Hâlbuki zenim kelimesinin bir manası o olsa da Arapçada aynı zamanda “toplum içinde kötülüğü ile tanınan kimse” manasına da gelmektedir. Kur’an’ın kastettiğinin de bu ikinci mana olduğu bütün müfessirlerce beyan edilmektedir. Ama Öztürk, Kur’an’a saldırmak için “Kur’an, burada belli bir kişiye p*ç diyor, bu Allah’ın kelamı olamaz” demekte ve Allah’a iftira atmaktadır.
Kur’an’ın yalnız manasının değil kelimelerinin de Allah’tan olduğunun en büyük delili; Peygamberimizin kendi sözlerini yazdırmadığı halde Kur’an’ı kelime kelime yazdırmasıdır. Ayrıca sahabeye ezberletmesi ve yıllar sonra bir kelime bile değiştirmeden aynı şekilde okumasıdır. Hangi asra ait olursa olsun, dünyanın neresinde bulunursa bulunsun bütün Kur’an’ların aynı kelimelerle yazılmış olması da lafzın Allah’tan olduğunun delilidir. Aksi halde değiştirmek caiz görülür ve değiştirilirdi. Ayrıca Peygamberimizin sözleri ile Kur’an’ın ayetleri arasındaki fark Arapça bilen her insanın anlayacağı kadar açıktır.
Hakka 41-46 da Kur’an-ı Kerim: “O (Kur’an) bir şairin sözü değildir. Ne az inanıyorsunuz. Bir kâhinin de sözü değildir. Ne az öğüt alıyorsunuz. Âlemlerin Rabbinden bir indirilmedir. Eğer o (Peygamber) bizim adımıza bazı sözleri uydurup söylemiş olsaydı, muhakkak O’nun bütün gücünü çekip alıverirdik, sonra da O’nun şahdamarını elbette keser atardık.”
Yunus 15. Ayette: “Onlara ayetlerimiz apaçık belgeler olarak okunduğunda, bizimle karşılaşmayı ummayanlar (ahirete inanmayanlar ) derler ki: “Ondan başka bir Kur’an getir veya onu değiştir.” Deki: “Benim onu kendi nefsimden değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım.”
Kehf 27. ayette ise; “Sana Rabbinin kitabından vahyedileni oku, onun sözlerini değiştirici yoktur” buyrulmuştur. Bu ve benzeri birçok ayete rağmen M. Öztürk hiçbir delile dayanmadan Kur’an’ın lafızlarının Peygamberimize ait olduğunu iddia etmekte ve sonra da Kur’an ayetleri ile dalga geçmektedir.
Mustafa Öztürk, Kur’an’ı son derece aşağılayarak “İnsanlara son söyleyeceği sözün çapı, üç beş müşrike söylediğinden ibarettir” demekte ve açıkça Kur’an’ın çapsız ve basit olduğunu söyleyecek kadar alçalmaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla Öztürk sadece Kur’an’ın lafzının Allah’tan olduğunu inkâr etmemekte Peygamberi de saçma sapan konuşan biri olarak görmektedir. Allah’ı da bu saçmalıklara sessiz kalan bir Allah olarak göstermektedir. Onun yorumları sadece Kur’an’ı değil sonuçta Allah’ı da Peygamberi de inkâra götürecek yorumlardır. Kendisini bu inkârdan dönmeye ve tövbe etmeye davet ediyorum.