9 Temmuz Salı günü açık görüş için Bolu’da bulunan Semra Kuytul Hocahanım yapmış olduğu görüşme sonrasında Alparslan Kuytul Hocanın konuşmalarını kaleme alarak sevenleriyle paylaştı.
Her türlü hukuksuzluğa göz yumarak hakkı konuşanların susturulmaya çalışılmasını büyük bir zulüm olarak değerlendiren Hocaefendi, bunu yapanların Allah’ın azabına uğrayarak güçlerini kaybedeceklerini ifade etti ve “Gücünüzü kaybedeceksiniz, birbirinize düşeceksiniz, yaptıklarınız ortaya dökülecek, seveniniz kalmayacak, hayırlı hizmetleriniz unutulacak zulmünüzle hatırlanacaksınız.” şeklinde ikazda bulundu.
“Ey benim namert düşmanlarım! Size boyun eğmem ve teslim olmam için iftiralarla beni hapse attırdınız. Allah’ın yardımıyla bunu başaramadınız. Zulmünüz beni daha da sağlamlaştırdı. “Alparslan Kuytul’a Özgürlük” yazan atkılarla yürüyen kadın ve erkek dava kardeşlerimin yüzlercesinin Emniyet’e götürülmesini sağladınız. Birçoğuna dava açtırdınız, sindiremediniz. 9 dava bana, 9 dava eşime açtırdınız, vazgeçiremediniz. Şimdi de biri 15, diğeri 16 yaşında kızlarıma benim özgürlüğüm için atkı ile yürüdüklerinden dolayı dava açtırdınız. Bu kadar mı alçaldınız?
15-16 yaşındaki kızlarımı böyle bir sebeple mahkemeye çıkarmanız hem onlar için hem de benim için bir şeref, sizin için ise bir zillettir. 15 yaşında Emniyete, karakola, tomalara, coplara, biber gazına, plastik mermilere, mahkemelere alışan bir nesil meydana getiriyorsunuz. Utanmıyor musunuz?
Haftalık telefon konuşmalarımı dinleyenler çoğalınca eşimle yaptığım telefon konuşmasını bile yasaklattınız. Hem de mahkeme kararını beklemeden ve bir anda iptal ettirdiniz. Ayda bir defa çocuklarımı görüyordum, onu da engelleyecek karar aldırdınız. Ayda bir defa zindandan çıkıp toprağa basıyordum, onu da yasaklattınız. Müebbet hapis cezası alanlara bile verilen başka mahkûmlarla haftalık sohbet hakkını dahi bana verdirmiyorsunuz. Merak ediyorum siz kendinizi nasıl varlıklar olarak görüyorsunuz? Memlekette ne ifade hürriyeti bıraktınız ne adalet.
Yaptıklarınız zulme olan nefretimi, İslam medeniyetine ve adaletine olan özlemimi arttırıyor. Zulmünüzle bizi pişiriyorsunuz. Zulüm kadar hızlı ve sağlam öğreten bir muallim yoktur. Unutmayın ki; zalim zulmünü arttırdıkça kendi sonunu hızlandırır. Allah ile mazlumun bedduası arasında perde yoktur. Çok mazlumun bedduasını aldınız, korkup titreyiniz. Allah’ın azabına uğrayacaksınız. Gücünüzü kaybedeceksiniz, birbirinize düşeceksiniz, yaptıklarınız ortaya dökülecek, seveniniz kalmayacak, hayırlı hizmetleriniz unutulacak zulmünüzle hatırlanacaksınız.”