Alparslan Kuytul Hoca, cuma tesfir dersi sonrasında kanser hastası küçük Ahmet ve annesinin yaşadığı hukuksuzluklar hakkında açıklamalarda bulundu.
"Kanser hastası 8 yaşındaki Ahmet Burhan’ın Almanya'daki tedavisi sürecinde mahkemenin belirlediği yurt dışına çıkış yasağı sebebiyle annesinin Almanya'ya gitmesine müsaade edilmedi, yasak bir defa kaldırıldı fakat başka bir mahkeme tekrar yasağı koydu. Bugün yasağın kalktığını haberi yapıldı. Almanya’ya gidebileceği söyleniyor. Bu ve benzeri olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna cevap veren Alparslan Hoca, yasağın kaldırılıp tekrar getirilmesine ise "Allah’ınızı severseniz bu oyuncak mı? Bu mahkeme mi, Adalet mi, Devlet mi? Şu hâkimleri artık özgür bırakın. Hâkimleri elinizde oyuncak ettiniz." diyerek tepki gösterdi.
Ahmet ve annesine yaşatılanlara yönelik rezalet bir durum benzetmesi yapan Alparslan Hoca'nın konuşmasından öne çıkanlar şöyle;
"ÇOCUĞUN ANNESİNE İHTİYACI VAR"
Ben bunda adalet değil, bir nefret görüyorum. Devlette nefret olmamalı, şefkat olmalı, bir çocuğa şefkat göstermeyen devlet olur mu? Çocuğun annesine ihtiyacı var, bunu her insan anlar. Çocuk orada bir müddet kalmış, her gün ağlıyor, doktorlar herhalde dayanamıyor diye çocuğu göndermiş, gitsin 15 gün sonra tekrar gelsin diye ara vermişler. Her neyse çok tepki alınca şimdi tekrardan yasak kaldırılmış. Adalet; rezalet hale geldi. Yasak kaldırıldı, sonra tekrar bir savcı itiraz etti. Tekrardan diğer mahkeme yasakladı, şimdi tekrardan mahkeme yurt dışı yasağını kaldırdı. Aynı bana yaptıkları gibi…
"HAKİMLERİ ELİNİZDE OYUNCAK ETTİNİZ"
Allah’ınızı severseniz bu oyuncak mı? Bu mahkeme mi, Adalet mi, Devlet mi? Şu hâkimleri artık özgür bırakın. Hâkimleri elinizde oyuncak ettiniz. Siyasetçiler, bu siyasi davalara sürekli müdahale ediyorlar. Düşünün! Hangisi doğru? Şimdi bu kadına (Zekiye Ataç) yurtdışı yasağı vardı, kaldırıldı. Sonra tekrar yasak getirildi, tekrar kaldırıldı.
"YERİN DİBİNE BATSIN BÖYLE ADALET"
Hâkim midir? Mahkeme midir? Bu ne; Tiyatro. Yerin Dibine Batsın Böyle Adalet! Olay şu; daha üstten kim telefon açarsa onun dediği oluyor. “Küçük Ahmet için tepki gösterenler çoğalınca, sosyal medyadan çok tepki alınca; karar tekrar değiştirildi. Yeter artık, bu işi bitirin. Çok oy kaybediyoruz” dediler. Bu karar değişikliği adalet için değil, oy kaybetme korkusundandır.
"NASIL BİR ÜLKE OLDUK"
Bir sürü masum insan hapse atıldı. Bu kadın, bu kadar ne yapmış? O’nun yaptığının bin katını siz yaptınız? Eğer bu kadının yaptığı onları desteklemekse, onun yaptığının bin katını, milyon katını siz yaptınız. Bu kadının darbeye karışmışlığı yok, bir şey yok. Aman giderse ceza vermemiş oluruz. Ne büyük kayıp Ne büyük kayıp? Aslında siz, şu olaylarla Türkiye’ye çok şey kaybettiriyorsunuz. Asıl kayıp budur? Memlekette ne şefkat kaldı? Ne merhamet kaldı? Ne adalet kaldı? Ne de dünyada itibarımız kaldı?
"REZALET BİR DURUM"
Rezalet bir durum; Darbeye karışmışlığı yok, bir şey yok, gider gelmezse ceza vermemiş oluruz. Bir hâkim tahliye veriyor diğeri tutukluyor, bir hâkim beraat veriyor diğeri tekrar tutukluyor. Daha evvelden böyle rezalet yoktu. Daha önceden savcı, tahliyeye itiraz edemezdi. OHAL (Olağanüstü Hal) de bunu olağan hale getirdiler. OHAL de bunu kanunlaştırdılar. Aslında OHAL devam ediyor. Mahkemelerde böyle bir sistem kurmuşlar.
"BİR ÇOCUKLA MI UĞRAŞIYORSUNUZ"
Bu daha çocuk. Bir çocukla mı uğraşıyorsunuz? Annesi gider gelmezse? Gelmezse gelmesin. Bu ülkeyi bu kadar rezil etmeye ne hakkınız var? Kadın zaten hastanede çocuğunun yanında, istediğiniz zaman Alman Devletine başvurursunuz. Sana iade eder ya da etmez. Siz zaten başka devletlerden adam getirmenin yollarını öğrendiniz. Getirirsiniz, merak etmeyin. Kin var, nefret var. Nefretle hareket edildiği için yoksa getiremeyeceğinden değil.