Furkan Hareketi Lideri Alparslan Kuytul Hoca ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde Ağrı Patnos L Tipi Kapalı Cezaevinde kendisine yapılan işkence ve tecrit zulmünü anlattı. Sağlığının kötüleştiğini ve doktora çıktığını belirten Alparslan Hoca; “Şimdiye kadar idare ediyordum, son bir aydır çok kilo verdim ve tansiyonum düşmeye başladı!” cümleleriyle yaşadığı işkenceleri dile getirdi.
Ailesinden bin kilometre uzakta bulunan Ağrı Patnos Cezaevine sürgün edilen Alparslan Hoca;
Beni buraya, ailemden bin kilometre uzağa göndermekle önce sürgün ettiler, burada da tek başıma bırakarak bana tecrit zulmünü uyguluyorlar, tek başıma bir koğustayım!
Şimdiye kadar idare ettim ama son bir aydır çok iştahsızlaştım, kilo kaybettim, tansiyonum düşüyor. Boynumda sertleşme ve ağız kuruluğu rahatsızlıkları oluştu, rahat konuşamıyorum.
Doktora gittim, doktor bir takım vitaminler yazdım, gelince onları kullanacağım, inşallah faydası olur.
Yazılı ve sözlü olarak durumumu anlattım ama cevap verilmedi, sözlü olarak; ‘Burada senin suç grubundan kimse yok’ diyerek yanıma kimseyi veremeyeceklerini ya da ‘Senin güvenliğin için yanına kimseyi veremeyiz’ diyen baş gardiyanlar oldu. Bazı yetkililer de; ‘Seninle aynı dosyadan tutuklu olan arkadaşların dilekçe verip buraya gelirlerse yanına veririz’ dediler. Halbuki bizim arkadaşlarımız başvuruda bulunmuş ama Ankara engelliyor. “Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi dolu!” Diyerek engelliyorlar, halbuki benim koğuşum 8 kişilik ve ben tek başıma kalıyorum. Dolayısıyla söylenenlerin doğru olmadığı ortada!
Benim bir suçum yok ama onlara göre suçum neyse o suç grubundan insan mutlaka vardır, bin 300 kişi kalıyor burada, yani bunun olmaması mümkün değil!
Böyle davranıyorlar, ailemden bin kilometre uzağa gönderilmiş olmam; sebepsiz sürgün, aileme zulüm ve insan hakları ihlalidir!
Patnos Adana’ya çok uzak olduğundan her hafta gelemiyorlar, ayda bir defa bile gelseler çok masraflı, zahmetli ve tehlikeli oluyor, diyorum ancak kimsenin umurunda bile değil!
Sadece tutuklu olduğum halde ağır müebbet hükümlü gibi tek başıma bırakılmam psikolojik işkence ve insan hakları ihlalidir!
Haftada bir saat olan görüntülü telefon görüşme hakkımın verilmesi ve ağır müebbet hükümlüler gibi 15 günde bir sadece 10 dakika görüntüsüz telefon hakkı verilmesi hakkımın gasp edilmesi ve insan hakları ihlalidir!
Ben bunların düzeltilmesi için dilekçe vermiştim onu da benim yapmadığım bir şeyden dolayı bana kınama cezası vererek sevkimi o şekilde engellemek istediler ve engellediler!
Buraya sevkini isteyen arkadaşlara en azından izin verilmesi lazım! Hem tecritin bitirilmesi hem ağır müebbet hükümlü gibi yapılan muamelenin bitirilmesi lazım!
Haftalık 1 saat olan görüntülü telefon hakkımın verilmesi lazım. Çocuklarımın benimle konuşmaya ve benim de onlarla konuşmaya ihtiyacım var. Bunlar kimsenin umrunda olmuyor ama bu bir zulümdür, bu bir haksızlıktır!
Vitaminsizlik başladı bende, iştahsız olduğum için, zayıflıyorum. Kantinden her istediğim yok, çoğu şey de verilmiyor! ‘Şu yok, bu yok’ deyip sürekli tehir ediyorlar.
Bir insanın ne olduğu ancak mal ve makam sahibi olduktan sonra ortaya çıkıyor!
Dün zayıfken zulme uğrayanlar, zulme karşı olanlar kendileri güçlendikleri zamanlar aynı zulmü kendileri yapmaya başlıyorlar!
Adaletsiz idareciler ve merhametsiz zenginler toplum için bir tehlikedir. Bazen idareciler adaletsiz olmayabilir ama etrafı yalakacılarla kuşatılmış olur. Şu an ben böyle bir durum görüyorum, hiçbir gerçekten haberleri yok. Elbette bu böyle gitmeyecektir!”cümlelerini kullandı.
Alparslan Hoca son olarak; “Allah’a güvenen hak yolda kimseden korkmaz, davası hak olan da kavgadan kaçmaz. Çok şükür kimseden korkumuz yoktur, Allah’ın izniyle bu zulüm de bitecektir.
İman, karanlık dönemlere yenilmez bir insan modeli meydana getirir! Tohum kaliteli olursa kayanın içinde bile filizlenir.” diyerek ifadelerini belirtti.