Alparslan Kuytul Hoca Yeniden Tecritte!

Tutuklu İslam Alimi Alparslan Kuytul, Bolu F Tipi cezaevinde tecrit altında tutulmaya devam ediyor!

Eklenme Tarihi: 10 Eyl 2019
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Alparslan Kuytul Hoca Yeniden Tecritte!

Tevhidi ve cesur söylemleri ile öne çıkan Alparslan Kuytul Hoca, 20 aydır tutuklu bulunduğu Bolu cezaevinde yeniden tecrit işkencesi altında.

8 Şubat 2018 tarihli mahkeme kararında haksız bir şekilde tutuklanan İslam alimi, 312 gün boyunca tek başına bir oda da tutulmuş ve sosyal ve kültürel tüm faaliyetlerden men edilerek tecrit edilmişti.

312 günlük ağır tecritin ardından Furkan Vakfı Başkanı Ali Alagöz'ün Bolu cezaevine nakliyle ise uzun bir aradan sonra oda arkadaşına sahip olmuştu.

6 Eylül 2019 tarihli mahkemende oda arkadaşı Alagöz'ün tahliyesinin ardından üç kişilik koğuşta tek başına bırakılmaya devam ediyor.

Yanına oda arkadaşı verilmeyen İslam aliminin, yeniden tecrit edilmesi ise büyük bir hukuksuzluk olarak yorumlanıyor.

Hakkında hazırlanan iddianamelerde hiçbir suç unsuru bulunmamasına rağmen tutukluluğu ağır şartlarda devam eden Alparslan Hocanın tahliye edilmemesi ise binlerce seveni tarafından protesto edilmeye devam ediyor. Sevenleri, haksız tutukluluğunun ilk günlerinden itibaren çeşitli meşru yollarla Alparslan Hocanın gasp edilen özgürlüğüne kavuşması için bir kamuoyu oluşturmayı amaçlıyor.

Tecrit nedir? Tecrit en sık kullanılan ve görülen anlamıyla "Bir insanın dış dünyadan koparılarak kendi haline bırakılması olayıdır." İlişkide bulunduğu topluluktan çıkarmak, sosyal ekonomik ve kültürel olarak yalnızlığa terk etme hali olarakta bilinmektedir. Hapishanelerde tecrit ne anlama gelmektedir? Tecritin, insanın kişiliğine verdiği zararları tecriti yaşayandan başka kimse bilememektedir. Tecrit insanların hayatında ömürleri boyunca üstesinden gelemiyecekleri psikolojik, ruhsal ve bedensel sorunlara yol açmaktadır. F tipinde 16 yıl yatan Tomax Carrera Juarros tecrit'i şöyle anlatıyor; “İnsanların 15 gün tecritte kalarak konuşmayı nasıl unuttuklarını, daha doğrusu konuşmadıklarını gördüm. Dünyadan ve hayattan koparılmışsın, ama hala varolduğunu biliyorsun. Biliyorsun ki hala bir sesin var, ama senden alınmış istesen de sesin çıkmıyor. Kişiliğinizi parçalamaktan başka hiçbir amacı yoktur tecritin...” Tecrit, bir işkence biçimidir ve söz konusu tutuklu ve hükümlülerin çoğu, cezaevlerine girmeden önce de işkenceye uğramış olan mağdurlardır. Tecrit, tek bir kişinin kapalı bir mekanda, ortak alanlardan yararlanmaksızın ve günün makul bir bölümünü başka mahpuslarla sosyal ve kültürel iletişim kurmaksızın geçirdiği durumdur.

Tecrit, Avrupa cezaevi standartları bakımından bir işkence yöntemidir ve insan sağlığı bakımından getirdiği sonuçlar da, işkencenin getirdiği sonuçlarla aynıdır.

Tecrit uygulaması, tutuklu ve hükümlülerin yalnızca birbirleriyle değil, aile, arkadaş, avukat ve hekimlerle görüşmelerinin de kısıtlanması ve denetime tabi tutulmasını içermektedir.

Tutuklu ve hükümlülerin iletişim ve haber alma hakları da, tecrit uygulamaları kapsamında kısıtlanmaktadır. Radyo yasaktır; bazı gazeteler, keyfi olarak engellenmektedir.

Tecrit ceza içinde cezadır. Süresiz tecrit psikolojik ve fiziki tahribat yaratır.

Tecrit cezası veya CİHK tarafından tanımlanmış olan hücrede uzun süre tutulmanın insan psikolojisi üzerindeki etkileri bilim insanları tarafından tespit edilmiş ve şunlar söylenmiştir.

İzolasyon hücreleri yöntemi ile mahkumun bilinci ve kişiliği herhangi bir fiziki işkence yapılmaksızın parçalanarak yok edilmektedir.

Kontrasyon zayıflığı, ruhsal bozukluk, şaşkınlık, mantıksal düşünmede zorluklar, senzo-motorik değişiklikler ve algılama bozuklukları oluşmaktadır.

Cümle kuruluşlarında anlamsızlıklar ve kopukluklar olmakta, belirli bir zaman sonra konunun içeriği unutulmaktadır.

Duyumların algılama düzeyleri tamamen farklılaşmakta, bu nedenle duyum sapması ve halüsinasyon hali, aşırı duyarlılık ortaya çıkmaktadır. Görüldüğü gibi F tipinin getirdiği bellidir. Amaç kişiliğin ortadan kaldırılmasıdır. Yukarıda belirtilen uluslararası belgelerin uzun süreli tecriti yasaklamasının nedeni de budur.