22 Nisan 2017'de Adana Atatürk Parkında yaşanan olaylara yönelik açılan davanın bugün görülen duruşmasının ardından Alparslan Kuytul Hoca'dan mahkeme salonunda yaşananlara ve yargı zulmüne sert eleştiri geldi.
Alparslan Hoca sert tepki gösterdiği açıklamasında, kendisinin konferanslarda konuşturulmaması için talimat verildiği gibi mahkeme salonlarında da konuşturulmaması için talimat geldiğinin açık olduğunu söyledi.
Diktatör devletlerin bile aydın ve alimlerin mahkemede konuşmasına izin verdiğini belirten Alparslan Hoca, konuşmasına, 93 Furkan gönüllüsünün yargılandığı davanın yıllardır basit gerekçelerle uzatıldığını belirterek başlayan Alparslan Hoca, mahkemeye bakan hakimenin tavırlarını eleştirdi.
Hiçbir haklı gerekçe olmaksızın duruşma salonunda ayakta durdurulduğunu ve notlarının alındığını belirten Alparslan Hoca şunları söyledi:
'ALPARSLAN KUYTUL'U MAHKEMELERDE DE KONUŞTURMAYACAKSINIZ'
Birçok mahkemeye katıldığını ancak hiçbir mahkemede böyle bir muamele görmediğini belirten Alparslan Hoca: "mahkemenin başından Hakime hanımın tavrı baştan belli oldu. Re'yini ihsas ettirdi. Rahatsız olduğum halde ve konuşma yapmadığım halde beklerken ayakta beklememi şart koştu. Hâlbuki konuşma yaparken hakim huzurunda ayakta olunur onu anladım da. Rahatsız olduğumu söylediğim halde, konuşma yapmadığım halde oturarak beklememe müsaade etmedi. Güya eşitlik varmış diğerlerine sandalye yokmuş o yüzden bende oturmamalıymışım. O zaman sırayla otuttur herkesi. Bu kadar insanın kasten bekletti açıkça belli. Ve yine elimde notlarım vardı. Notlarımı bırakmamı istedi benden. Notlara bakarak konuşulmazmış. Ben bu kadar mahkemeye girdim sağolsunlar bir sürü dava açtılar ben böyle bşr muamele görmedim. Sanıkda, avukatda, hepside elindeki kağıda bakar hatırlamak için. Söylediklerini kağıda bakarak konuşur. Eski köye yeni adet mi getirdiler. O kağıtlara bakamayacağımı söyledi. Kağıtları bıraktım, konuşacağım, iki de bir sözümü kesiyor ve daha evvel vermiş olduğunuz yazılı ifade de olanları anlatmayın diyor. Yeni birşey varsa onu söyleyin diyor. Yeni birşey söyleyeceğim ama meselenin oraya gelmesi lazım. Önce konuyu anlatmam lazım kısaca. Orda olmayan şeylere gelebilmem için birkaç cümle söylemem lazım. Ama onu dahi söyletmiyor. Açıkça bir yerlerden talimat geldiği belli. Alparslan Kuytul'un konferanslarda konuşturmadıkları yetmediği gibi mahkemelerde de konuşturmayacaksınız diye açıkça talimat verilmiş" ifadelerini kullandı.
Alparslan Hoca'nın konuşması şu şekilde;
DİKTATÖR ÜLKELER BİLE MAHKEMELERDE KONUŞTURUR
Dünya da bu kadar devlet var. Diktatör devletler bile aydınları, entelektüelleri konuşturmayan, konuşanı hapse atan devletler bile mahkemede konuşmasını engellemez. Mahkemede bile konuşturulmayan bir ülkeye dönüştük. Artık insanlar mahkemede bile konuşamıyor. İki kelime ile bitir diyor. Sen orada hakim koltuğunda oturuyorsun. Ben sanık makamında duruyorum. Gel yer değişelim istersen. Gel bakim benim yerimde durduğun zaman öyle konuşabiliyor musun? İki kelime ile bitirmemi istiyor. Neden
ZULMÜ ÖRTBAS ETMEK İSTİYORLAR
Çünkü emniyet bir yanlış yaptı. Adana emniyeti 22 Nisan 2017'de bize bir zulüm yaptı. Bu zulmü örtbas etmek istiyorlar. Kimse konuşmasın diyorlar. Mahkemeler uzasın, beraat verilmesin diyorlar. Mahkemeleri uzattığınız müddetçe bu tür basın açıklamaları devam edecek. Mahkemeleri uzattığınız müddetçe bu zulmünüzü duymayan kalmayacak. Mahkemeleri uzattığınız müddetçe herkes yapılanın ne olduğunu daha iyi anlayacak. Hukuk devleti olmaktan çıktığımızı, polis devleti olmaya doğru gittiğimizi herkes daha iyi duyacak. Mahkemeleri uzatmak suretiyle beraatı engellemeyi çalışıyorlar.
AYIP AYIP AYIP, BU KADAR DA OLMAZ
Bugün yeni bir olay daha yaptılar. Hepiniz şahitsiniz, o olaydaki emniyet kuvvetleri de şahit. Biz emniyetin attığı gazdan etkilenen emniyet mensuplarına bile süt vermedik mi, su vermedik mi? Emniyet kuvvetlerine gül uzatmadık mı? Bunu nasıl yaparsın Ey Adana Emniyeti? Biz onlara gül verdik. Bir tane polis göndermişler yalancı şahit olarak. Polis orada diyor ki; 'bana sopayla vurdular.' Pes pes bu kadar olmaz, iftiranın da bu kadarı da fazla. Ben tüm emniyeti kastetmiyorum. Ona kim emir verdiyse, git yalancı şahitlik yap dediyse ikisi de günaha girdiler. Allah'a bunun hesabını verecekler. Biz hiçbir polise sopayla vurmadık. Hakim bu kadar dosya fotoğraf gösterdi. Şu sanıklardan bir tane var mı içinde? Baktı, baktı, baktı bir tane bulamadı. Sopayla vurma görüntüsü, fotoğrafı var mı? Bir fotoğraf çıkardı. Sizin ellerinizde ki dövizlerin küçük sopaları var ya onu gösteriyor onu. Ayıp, ayıp, ayıp. Şu kadar sopayı, şu kağıtları tutan sopa var ya onu gösteriyor. Ayıp, ayıp. Olmaz bu kadar. Yakışır mı devlete böyle davranmak? Biz size gül uzattık. Sopayla ne zaman vurduk? Sırf mahkemeyi kazanmak için bu kadar insan ahiretini berbat eder mi? Hepimiz öleceğiz, mezara gireceğiz, Allah'a hesap vericez. Bugünler gelir geçer. Ama Allah'ın melekleri yazar.
BÜTÜN MEMLEKET ZULMÜNÜZÜ DUYACAK
Bu yaptığın yanına kalmaz. Bütün mesele beraat çıkmasın. Vallahi siz ister mahkemeye müdahale edin, ister beraatı engelleyin, mahkemeyi uzatın, ister se daha da zalimleşin, ceza yağdırın. Bütün memleket sizin bu zulmünüzü duyacak. Bunu uzattığınız müddetçe daha çok insan duyacak. Daha fazla bu zulmü devam ettirmeyin. Siz bu zulmü devam ettiğiniz müddetçe biz konuşmaya devam edeceğiz. O zaman bu sizin aleyhinize dönecek. Mahkemeler emrinizde olabilir, hakimler, savcılar emir kulları olmuş olabilir. Ama milletin vicdanı bizimle beraberdir. Millet bizimledir. Polise mukavemet gösterilmiş. Polise mukavemet ile ilgili kanun diyor ki polise karşı cebir ve tehdit kullanırsa suç unsuru gerçekleşmiş olur.
BİZ POLİSE GÜL UZATTIK, CEBİRE DAİR BİR GÖRÜNTÜ YOK
Polise karşı zerre kadar ne cebir kullanmışız, ne tehdit etmişiz. Her tarafta polis kamerası niye bir tane örnek yok. İşte şunlar polis kamerası. Neden bir tane örnek yok. Polise karşı cebir kullanıldıysa, tehdit yapıldıysa neden onları mahkemeye sunmuyorsunuz? Cebir ve tehdit olmadıktan sonra polise mukavemet diye bir suç yok demektir. Bunu bilmelerine rağmen bugünkü polis öyle konuştu. Hepsini itham etmiyorum. Evvelki mahkemede gelen polis, elini vicdanına koydu o şekilde konuştu. Bunlar bize gül uzattılar dedi. Bunlar bize cebir ve tehditte bulunmadı dedi. Bakın o da polis bu da polis. O da zabıtlarda var, bugünkü de var. Ahiretini mahveden de var, ahiretini kurtaran da var. Bugünler geçer, polislik de biter, hayatta biter, her şey biter. Sonunda mezara gireceğiz hep hesap vereceğiz.
ASLINDA BİZİ EĞİTİYORSUNUZ, SAĞOLUN
Kıymetli kardeşlerim, bu şekilde bu olayın 2. mahkemesi de bu ayın sonunda. Fakat yine böyle davranacağı belli. Yine böyle olacağı belli. Bir olayı iki mahkeme yaptılar. Bu kadar insan iki defa gelsin, gitsin. 1,2,3,4,5,6,7,8.. Yüz kişi ve onun yakınları gelsin gelsin, gitsin. Akılları sıra zulmediyorlar. Hayır, bize antrenman yaptırıyorsunuz. Bizi aslında eğitiyorsunuz, sağ olun. Bugünkü mahkemede bu şekilde. Yine tehir olarak bitmiş oldu. Hakimle karşılıklı da epeyce bir tartışmamız da oldu. Fakat şahsen ben hakimlerin yerinde olmak istemem. Vicdanlarıyla talimat arasında kalmışlar. Devletin yanında yer almak zorunda kalıyorlar. Polisi korumak zorunda kalıyorlar.
ADALET KALMASA İNSLAR DEVLETİNDEN SOĞUMAYA BAŞLAR
Halbuki bu şekilde memlekette adalet kalmazsa, insanlar vatanından, milletinden, devletinden soğumaya başlar. Adalet olacak ki insanlar kendi vatanına, milletine bağlı olsunlar. Bu şekilde müdahale, müdahale, müdahale. Bütün mahkemelerime müdahale ediliyor. Bütün mahkemelere. Benimle ilgili, özgürlüğüm ile ilgili yapılan yürüyüşler, her gün mahkeme kağıtları.. Dün yine geldi mahkeme kağıdı. Sürekli mahkeme. Vallahi bize zulmetmiş oluyorsunuz, günahını da kazanıyorsunuz. Ama bizi yıldıramıyorsunuz bunu bilin.
ARKAMIZDA ALLAH OLDUKTAN SONRA KARŞIMIZDA KİMİN OLDUĞUNUN NE ÖNEMİ VAR?
Sadece bizi daha fazla kamçılıyorsunuz. Başka da hiçbir şey elinizden gelmiyor, gelmeyecek. Arkamızda Allah olduktan sonra, karşımızda kimlerin olduğunun hiç önemi yok. Kıymetli kardeşlerim, basın açıklamasını burada bitiriyoruz. Bir problem çıkarmadıkları içinde her ne kadar yalancı şahit, bir amirin talimatıyla mahkemeye gönderilmiş olsa da yine de diğer emniyet mensuplarına teşekkür ediyorum. Ve sessiz sedasız dağılacağımızı da buradan ilan ediyorum. Desteklerinizden dolayı teşekkür ederim.
NE OLMUŞTU?
22 Nisan 2017'de basın açıklaması yapmak isteyen yüzlerce gönüllüye orantısız güç kullanılmış ve birçok gönüllü hastanelik olmuştu.
Buna rağmen polise görevini yaptırmama suçlamasından 93 Furkan gönüllüsü hakkında açılan davanın bugün görülen sekizinci duruşma da ileri bir tarihe ertelendi.