Alparslan Kuytul Hoca, sosyal medya üzerinden, yargı reformu ve MIT'in yargı üzerindeki etkisine yönelik çarpıcı açıklamalarda bulundu. MIT kanunun değiştirilmesi gerektiğini belirten Alparslan Hoca, "MİT hakkında konuşmaya korkulmaktadır ancak hakikatlerin ortaya çıkması lazımdır." dedi.
Alparslan Kuytul Hoca'nın Twitter hesabından, yargı Reformu ve MİT'in içerisinde bulunan din düşmanlarına yönelik çarpıcı paylaşımlar yapıldı.
"Bugün yaşanan bunca haksızlıkların, arkasında MİT içindeki bir ekibin ya da ekiplerin eli var." diyen Alparslan Hoca'nın paylaşımların tamamı su şekilde;
Yargı reformunun konuşulduğu şu günlerde benim Cumhurbaşkanı’na, Adalet Bakanı'na ve Meclise teklifim şudur:
Yargı reformu mu yapmak istiyorsunuz? Önce MİT’in kanununu tekrar değiştirin. 2014 yılının başında MİT’in kanunu değiştirildi. MİT kanunu değiştirilerek, MİT’in yetkisi ve görev alanı artırıldı. MİT’in normalde görev alanı yurt dışı iken kanun değişikliği ile yurt içine yönlendirildi. O günden beri bütün operasyonların arkasında MİT var!
Bizim evimize şafak baskını yaptıklarında kulaklarımla duydum. Biri diğerine "komutanım" dedi. O sırada holdeydim, beni görmedi. Polis olsa amiriyle konuşurken "komiserim", "amirim" ya da "müdürüm" der. Şehir içerisinde jandarma olmayacağına göre, gelenler yüzleri kapalı MİT elemanlarıydı. Yani operasyonun başında MİT vardı.
Anlaşıldığı kadarıyla her emniyet biriminde MİT’in bir elemanı var ya da Emniyetin içerisinden birini kendilerine bağlayarak görevlendirmişler. Emniyetin içindeki müdürlerin çok etkileri ve tesirleri yok artık. Oradaki MİT elemanı ne derse Müdür onu yapmak zorunda. Bu dosyaları onlar hazırlıyor ya da hazırlatıyor.
Yargıya yapılan müdahaleler çok konuşuluyor. Hâkimlerin ve savcıların özgür olmadığını herkes söylüyor. Herkes bunu biliyor. Prof. Ahmet Akgündüz Hoca attığı bir tweette aynen şunu söylüyor: “MİT’in hâkim ve savcılara talimat verdiğine dair bilgilerim var. Bu, çok tehlikeli bir durum!” Birçok hâkim, özellikle terör mahkemelerine, ağır cezaya bakan hâkimler ve terör savcılarının hepsi bunu bilmektedir. Terör mahkemelerine giren avukatlar da bu mahkemelerde yargılanan bizim gibi insanlar da bunu bilmektedir. Mesela tutuklanmamı gerektiren hiçbir sebep olmadığı halde tutuklama emrini kim verdi? Cezaevinde tek başıma bir odaya kapatılma ve haklarımın verilmemesi emrini kim verdi? Bunu sorduğumda Cezaevi müdürleri kendilerine gizli emir geldiğini bana açıkça ifade etmişlerdi.
6-7 yıl önce MİT’in kanununun değiştirilmesinden, görev alanı ve yetkilerinin genişletilmesinden istifade ederek MİT içindeki İslam düşmanı bazı ekipler istedikleri gibi davranmaya başlamışlardır. O günden beri Emniyet ve Yargı eliyle yapılan zulümler artmıştır. Yargının geldiği içler acısı durumun nerden kaynaklandığı ortadadır. MİT’in görev alanı ve yetkileri daraltılmalıdır. MİT yargıdan elini çekmelidir. Hâkimlere ve savcılara talimat vermeyi bırakmalıdır. MİT’in içinde böyle davrananlar tespit edilip yargı yoluyla cezalandırılmalıdır ve MİT, böylelerini içinden temizlemelidir.
Eğer bir yargı reformu yapılacaksa evvela MİT’in kanunu değiştirilmeli, yetkisi ve görev alanı daraltılmalıdır. MİT eskisi gibi yurt dışına dönük faaliyetler yapmalı, yurt içini Emniyete bırakmalıdır. Bugün yaşanan bunca haksızlıkların, tutuklu yargılamaların, gereksiz soruşturmaların, yanlış raporların, yanlış raporlarla insanların hayatını karartmanın, işten çıkartmanın, işsiz-ekmeksiz bırakmanın arkasında MİT içindeki bir ekibin ya da ekiplerin eli var. MİT kurumunu ya da tüm MİT mensuplarını kastetmiyorum. Bazı din düşmanı ekipler var ve bunlar Emniyet Müdürlerine de talimatlar veriyorlar. Zulmettiren, bu dosyaları hazırlatanlar onlar.
Emniyet mensupları ortadadır ve kanunlara uymak zorunda kalmaktadır. MİT ise kendini göstermediği için kanunlara uymak zorunda kalmamakta ve keyfi talimatlar verebilmektedir. Yargı reformundan önce bu durumun değişmesi şarttır.
Bir memlekette eğer çok fazla zulüm, haksızlık ve adaletsizlik varsa, fikir ve ifade hürriyeti yoksa ve hâkimler özgür değilse o memlekette istihbarat hâkim demektir. O devlet “muhaberat devleti” yani “istihbarat devleti” olmuş demektir. O memlekette artık “istihbaratın borusu ötüyor.” demektir. Eskiden bazı kişileri beyaz toroslarla kaçırıp faili meçhul cinayetler işleniyordu. Belki şimdi faili meçhuller yok ama gerçek faili meçhul dosyalar, gerçek faili meçhul raporlar, gerçek faili meçhul talimatlar var. Bu dosyalar ve raporlarla hâkimlere gidiliyor. Hâkim de o rapora inanmak, inanmasa bile inanmış gibi yapmak ve onların istediği gibi karar vermek zorunda kalıyor. Belki hâkimin vicdanı götürmüyor, sanığı dinliyor, öyle bir insan olmadığını anlıyor ama elinden bir şey gelmiyor. Hâkim yiğit olacak ve her şeyi göze alacak da gelen talimatı reddedecek. Öyle kaç tane hâkim var?
MİT hakkında konuşmaya korkulmaktadır ancak hakikatlerin ortaya çıkması lazımdır. Bu mesele halledilmediği müddetçe ne kadar yargı reformu yapılırsa yapılsın Türkiye’de adalet, yargı bağımsızlığı, fikir ve ifade hürriyeti asla gerçekleşmeyecek ve ülke diktatörlüğe doğru gidecektir.