Geçtiğimiz hafta sonu (12 Kasım Pazar) Elazığ’da gerçekleştirdiği konferans sonrası kendisine yöneltilen soruları cevaplandıran Hocaefendi, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Fetö mağdurlarına acırsak, acınacak hale düşeriz” demesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna verdiği cevapta; “Devlette esas şefkattir. Devlet baba gibidir. Ben burada bir şefkat görmüyorum.” diyerek FETÖ suçu ile yapılan tutuklamalara dair önemli açıklamalarda bulundu.
Hocaefendi'nin açıklamasının tamamı şu şekilde;
İslamda Esas Olan Tutuksuz Yargılanmadır
Ben diyorum ki evet suçlulara gereken ceza verilir. Ancak suçlu mu değil mi önce isabetli bir karar verilmesi lazım. İslama göre “beratı zımme asıldır” Bir insanın zimmetinde günah olmadığı kabul edilir. Yani suçu ispatlanıncaya kadar suçsuz sayılır. Suçunu ispatlayın ondan sonra suçlu muamelesi yapabilirsiniz. Mesela çeşitli önlemler alarak bu insanların kaçmalarını engelleyebilirsiniz. Tutuksuz yargılayabilirsiniz. İslamda esas olan tutuksuz yargılanmadır. Neden? Çünkü İslam’da bu prensip fıkıhta ana prensiplerinden birisidir. Osmanlı'da da aynı kaide mecellede vardı; “berati zimme asıldır” Bir insanın suçu itiraf edilinceye kadar suçsuz sayılır, ispat olduğu zaman suçlu sayılır. Ancak kaçma ihtimali yüksekse o zaman önlem alabilirsiniz. “Zannı galip” varsa, yani elinizdeki veriler kuvvetli bir ihtimalle onun suçlu olduğunu gösteriyor. Kuvvetli bir ihtimalle o suça ortak. Kuvvetli bir ihtimal varsa kaçma şüphesi de varsa o zaman tutuklanabilir, tutuklu yargılanabilir. Ama öyle bir kuvvetli ihtimal yoksa sadece ‘bir ihtimal belki kaçar belki de suçlu’ diye bir mantıkla kimse içeriye atılamaz.
Hani Kimse Mağdur Edebiyatı Yapmamalıydı? Ne Edebiyatı? Adam Hakikaten Mağdur
Evet Cumhurbaşkanı “acırsak acınacak hale geliriz” dedi. Yani ‘tekrar bir darbe yaparlar, mecburuz böyle davranmak zorundayız’ demek istedi. Daha sonra ’mağdur falan yok kimse mağdur edebiyatı yapmasın’ dedi. Bakın geçen haberlerde 142 bin kişi işten kovulmuş, 33 bini geri işe alınmış. Hani mağdur yoktu? 33 bin kişiyi demek ki haksız yere işten çıkarmışsınız ve bir çok kimse daha şu anda işe alınmamış. O da onlardan değil aslında. Darbeyle vs. alakası olmayan nice masum insan. Benim tanıdıkların var, onlardan değil bizim arkadaşımız. Onlarla alakası yok. İçeriye attılar sonra bizden olduğunu anlayınca geri çıkardılar. Ama işe iade etmediler. Onlarla alakası yok hala şuan işsiz. Böyle bir sürü insan var bunlar hala işine döndürülmemişler. 33.000 bin kişi işine tekrardan döndü. Demek ki 33 bin tane masum insanın haksız yere mağdur edildiğini devlet kabul etti. Peki bu insanların tazminatı ne olacak. Sen bunları bir yıl yatırdın. Bir sene sonra diyelim ki, kimini hapiste yatırdılar kimini işten çıkardılar, bu insanların bir yıllık mağduriyeti ne olacak? Yani bunun başka yolları bulunmalıydı. Böyle herkes hapse atılmamalıydı. Şuan da 50 bin kişi hapiste. 53 bin falandı, 5-10 kişi de çıktı. Toplam içeriye atılanların sayısını tam bilemiyorum ama 60 bin civarında. 5-10 bin tanesi geri çıktı. Hani mağdur yoktu? Hani kimse mağdur edebiyatı yapmamalıydı? Ne edebiyatı? Adam hakikaten mağdur.
Ben diyorum ki; devlette esas şefkattir. Devlet şefkatli olmak zorundadır. Devlet baba gibidir. Burada ben bir şefkat görmüyorum.
Ayrıca ‘bir insanın suçu kabul edilinceye kadar suçsuzdur’ kaidesi bütün dünyadan kabul edilmiş. Bunu İslam’dan öğrendiler. İslam fıkhın da var bu. İslam kaidesinin eseridir ve bunu batılılar bizden aldılar şuan onlarda uyguluyorlar. Bütün dünya bunu kabul ediyor. Suçu ispat edilmeden insanlar hapishanelerde yatırılıyor ve 13 ay sonra adam mahkemeye çıkarılıyor. Vicdan ya 13 ay sonra mahkemeye çıkarılıyor ve bir kelime konuşturulmadan tekrar gönderiliyor. 6 ay sonrasına gün veriliyor. Hiçbir delil yok. Bunların içinden öyle insanlar varki; mesela Ali Bulaç. Ben o zaman da tweet atmıştım. Ali Bulaç’ın darbeci olma ihtimali yok. Aslında Ali Bulaç onlardan bile değil. Sonradan bir dönem onların gazetelerinde, televizyonlarında iş verdikleri için bir dönem onlarla beraberliği olmuş bir insan. Haddi zatında onlar ile taban tabana zıt fikirlere sahip bir insan. O da o günden beri hapiste. Ve 13 ay sonra mahkemeye çıkarıldı ve tekrar içeriye atıldı. Hiçbir delil olmasa bile ‘sen onlarla beraberdin bu yeter’ deniyor. Bu adalet değil.
Devlet şefkatli olmak zorunda. Şeyh Edebali Osman beye öğüt verirken diyor ki; “oğul insanı yaşat ki devlet yaşasın.” İnsana zulmetmeyeceksin, insana haksızlık yapmayacaksın. Güçlüsün, kuvvetlisin, beysin, yetkilisin diye zulmetmeyeceksin. O zaman insanlar git gide devletten soğur. O zaman birlik beraberlik kalmaz.
Devlet mesela esnaflara niye kredi veriyor? Babalık yapıyor ekonomisi canlansın vs. Mesela bazen borçlarını erteliyor, bunlar hep devletin şefkatidir. O konularda şefkatli davranıyorsunuz da buna gelince niye acımasızsınız? Bir sürü masum insan var.
Bylock Kullanan Kesin Fetöcü Mantığı Yanlış
Yargıtay’ın verdiği karar hatalı. Yargıtay böyle karar verdi hükümetin iyice önünü açtı. Bylock kullanmak kesinlikle o darbeye ortak olduğunu mu gösterir? Onlarla irtibat halinde olduğunu gösterebilir ama bu adamın şundan bundan haberi yok ki. Hatta bazen aldığınız telefonlara dikkat edin, eski telefon alırsanız Bylock yüklü bir telefonsa haberiniz bile olmaz. Bylock yüklü bir telefon aldıysanız hapı yuttunuz. Yargıtay’ın kararı doğru değil. Bylock kullanmayı kesin delil kabul ediyor. Bylock kullansa bile bu adam ne konuştu? Darbeyi konuştuysa, planlamalar yaptılarsa tamam cezasını ver. Adam Bylock kullansa bile filan yerde dersimiz buyur sende gel demiş. Belki filan gün geziye katılacağız sen de gel demiş. Telefonda ne konuşmuş? Bu adam ne bilir darbeyi? Normal vatandaş bunlar. Yüz binlerce insan Bylock kullanmış. Bunu kesin bir delil olarak kabul etmek doğru değil.