Alparslan Kuytul Hocaefendi Neden DAEŞ’i destekliyor olamaz?

Eklenme Tarihi: 23 Şub 2018
6 dk okuma süresi

Alparslan Kuytul Hocaefendi ve beraberindeki birçok arkadaşının gözaltına alındığı günden bu yana Furkan Vakfı ve Hocaefendi ile ilgili ortaya atılan iftiraların ve asılsız iddiaların ardı arkası kesilmiyor. Hocaefendi'yi susturmak, halkımızın ve tüm İslam ümmetinin hayrı amacıyla faaliyetler yapan Furkan Vakfını kapatmak ve gözden düşürerek unutturmak amacını taşıdığı açıkça belli olan bu sürecin medya ayağı işte bu iftiralar ile devam ediyor.

Bu amacı gerçekleştirebilmek için ortaya atılan iddialar Vakfı ve Hocaefendi'yi az da olsa tanıyan kimseler için gerçekten gülünç ve bu süreci yönetenlerin amaçlarına ulaşmak için malzeme bulmakta ne kadar aciz olduğunu çok net bir biçimde gösterse de, belki Hocaefendiyi ve beraberindeki samimi dostlarını tanımayanların kafasında soru işaretleri oluşturabileceği düşüncesiyle zaten gün gibi açık olan bu gerçekleri gözler önüne sermek istiyoruz.

Karanlık gecelerin ardından doğan güneş nasıl her yeri nura boğuyorsa yapacağımız açıklamaların da inşaallah tüm samimi kardeşlerimizi bu şekilde aydınlatmasını temenni ediyoruz.

1- Alparslan Kuytul Hocaefendi DAEŞ (IŞİD) duyulduğu günden beri aleyhinde konuşmuştur:

DAEŞ’in daha yeni yeni duyulmaya başlandığı, Irak’ta DAEŞ’in Musul şehrini ele geçirdiği, Musul’da bulunan askerlerin tanklarını ve silahlarını bırakarak savaşmadan geri çekildiği bir zamanda Alparslan Kuytul Hocaefendi DAEŞ’in bir Amerikan projesi olduğunu söylemişti. Konuşmasında “Daha önce de birdenbire ortaya çıkmış olan El-Kaide isimli örgütten ayrılmış olan bu örgüt, daha yeni ortaya çıkmış ve nasıl oluyorsa birdenbire Musul şehrini ele geçirecek bir güce ulaşıyor. Bunu benim külahıma anlatsınlar, böyle bir şey mümkün değil. Merkezden ayrılan hangi örgüt kısa bir sürede böyle güçlenmiştir? … Amerika terörle mücadele adı altında ya böyle örgütleri kendisi üretiyor ya da meydana gelmiş bu örgütleri kullanarak kendi projelerini gerçekleştiriyor.” demişti.

https://www.youtube.com/watch?v=BWladKfdOVY

Yine başka bir videoda Amerika’nın stratejisini mümkün olduğunca gözler önüne sermeye çalışarak “Kıymetli kardeşlerim ben dedim ki; Amerika'nın yeni stratejisi, dünyanın değişik yerlerinde çatışma bölgeleri meydana getirip buralara samimi gençleri çekerek orada imha etmek.

Amerika İslamcılıktan, İslamcılardan kurtulmanın yöntemi olarak bunu seçmiş durumdadır …

Amerika'nın stratejisini keşfetmek hiç kolay bir şey değil. Amerika bir örgütü önce destekler onu güçlendirir. Güçlenince herkes oraya katılır. İnsanlar kuvvetliden taraftır. Doğru mu, yolu yanlış mı kimse buna bakmaz. Güçlüyse gençler ona katılırlar. Güçlü olanla birlikte olmak insanın fıtratında var. O yüzden birini güçlendiriyor. Hepsi ona katılıyor daha da güçleniyor. Ondan sonra birbirine düşürüyor, kendisi elini bile vurmuyor. Yeri geldiği zaman kendisi böyle operasyonlarla biraz daha adam öldürüyor. Herkes alkışlıyor. Eğer bu olay böyle olmasaydı, Amerika Müslüman insanları öldürseydi bütün Müslümanlar tepki gösterirdi. Şimdi mesela IŞİD'ı vuruyor. Kim tepki gösteriyor? Herkes mutlu ve memnun” diye açıklamalarda bulunmuş ve gençlerin IŞİD’e katılmasının Amerikan’ın samimi gençleri bu şekilde ortadan kaldırma projesine destek olmak olduğunu anlatmaya çalışmıştır.

https://www.youtube.com/watch?v=sXeimaG5oAc

Hocaefendi buna benzer açıklamaları çok sayıda başka videosunda da yapmıştır.

2-DAEŞ dergisinde Hocefendi'yi ölüm listesinde göstermiştir:

DAEŞ’in yayın organlarından biri olduğu bilinen Rumiyah adlı derginin Şubat 2016 tarihli sayısında şu ifadelere yer verilmişti;

“Evet, ey Türkiye’deki muvahhidler! Ey tevhidi Türkiye’de yaymak isteyen davetçiler! Ey küfrün önderlerinin kanını dökmek isteyen mücahidler! Tevhid davetinin önünü açmak istiyorsanız, insanları küfre davet eden, toplumu ifsad eden, üç kuruş menfaat için Allah’ın ayetlerini gizleyen veya yanlış tevil eden, tevhid dinini ve Müslümanları kötüleyen küfrün önderlerini öldürün.

Mehmet Görmez, Cübbeli Ahmet, Abdullah Yolcu, Mustafa İslamoğlu, Abdulaziz Bayındır, Caner Taslaman, Alparslan Kuytul, İhsan Eliaçık, Ubeydullah Arslan ve bunların dışında tağutları destekleyen, sabah-akşam İslam Devleti’ne dil uzatan, tevhid dinini kötüleyen, Müslümanlara ve mücahidlere hakaret eden küfrün önderlerini öldürün.”

Her ne kadar yazıya İslami bir hava verilmeye çalışılmış olsa da Alparslan Kuytul Hocaefendi'nin bu listede gösterilmesinin sebebi dikkatlice bakıldığında rahatlıkla anlaşılacağı gibi DAEŞ aleyhinde konuşmasından başka bir şey değildi.

https://odatv.com/isidden-o-isimlere-olum-emri-0602171200.html

http://asyaninsesi.com/isid-dergisinin-oncelikli-hedefi-turkiye/

http://www.milliyet.com.tr/ilahiyatcilari-hedef-gosterdiler-gundem-2395002/

3-DAEŞ Hocaefendi'yi defalarca tehdit etmiştir:

Hocaefendi bunu mahkemeye verdiği ifadesinde de dile getirmiş ve polisin üç kez farklı farklı zamanlarda kendisine karşı DAEŞ tarafından bazı tehditlerin olduğu istihbaratını aldıklarını ve koruma isteyip istemediğini sorduklarını söylemiştir. Ayrıca bir tehditte yukarıda bahsettiğimiz dergide yayınlanan yazıdır. Yine DAEŞ’ten bir tehdit düşüncesi ile Hocaefendi'nin her Cuma vakıf merkezinde gerçekleştirdiği Tefsir Derslerinden birisi, Polis korumasında gerçekleşmiştir.

4- Medya’nın Hocaefendi ile DAEŞ arasında bağlantı kurduğu kişilerin bir kısmı tam aksine Hocaefendi'nin DAEŞ hakkındaki görüşlerinden dolayı vakıfla ilişkisini kesmiş olan kişilerdir:

Hocaefendinin sohbetlerine katıldığı halde cihad ile ilgili görüşlerinden hoşlanmayarak ayrılan bu kişilerden birisi olan Davut Daşkıran internette yayınladığı videosunda hiçbir cemaatle bağlantısının olmadığını ilan etmiştir.

https://www.youtube.com/watch?v=qdhLzQMqKHY

Yine bu kişilerden diğeri olan Recep Baltacı ise, Hocaefendi'nin Suriye savaşı hakkında kendisine “Şam ile ilgili hadislere dayanarak, "Suriye'de cihad edilmeli" diyenlere nasıl cevap verilmelidir?” diye sorulması üzerine Hocaefendi: “Peygamberimiz hadislerinde bugünkü gibi hesapsız kitapsız yapılan bu savaşı kastetmiyor” diye cevap verince Hocaefendiye yarım saatlik bir reddiye yapmış ve Suriye’ye gitmek gerektiğini savunmuştur. Buradan da açıkça görüleceği gibi adı geçen bu şahıs DAEŞ ile ilgili fikirlerini Hocaefendi’den almak şöyle dursun ona reddiyeler yapmakta ve tam tersi bir görüşü savunmaktadır. Yine aynı kişi için Furkan Vakfı tarafından 27 Ekim 2014 tarihinde kendisinin ve faaliyetlerinin Vakıf ile hiçbir ilgisinin olmadığı kamuoyuna duyurulmuştur.

https://www.youtube.com/watch?v=NH47CGT-aBY

Ayrıca aylar önce yakalanmış ve İncirliği bombalama planı yaptığı gerekçe gösterilerek tutuklanmış bir şahsın Hocaefendi'nin sohbetlerine geldiği iddia edilerek bir bağlantı kurulmaya çalışılmış Hocaefendi ise bunu kesin bir dille reddederek buna şöyle cevap vermişti: “Ne bileyim ben buraya kim geliyor, kim gidiyor. Şimdi mesela burada bir IŞİD’ci olsa ben nerden bileyim? Alnında mı yazıyor? Kapı açık isteyen geliyor. Ben emniyet değilim ki, kapıdan gelen herkesin kimliğine, pasaportuna bakayım … Biz bugüne kadar IŞID’le ilgili kaç defa açıklama yaptık. Görüşümüz belli, ölümle tehdit ettiği de belli, herkes bunu biliyor … Verdiği ifadede çok güzel Türkçe bildiği iddia ediliyor, güya benim sohbetlerime gelmiş, adımı dahi bilmiyor Abdullah Kuytul diyor. Bunlar garip şeyler … Bizim tavrımız belli, görüşümüz belli IŞİD tarafından tehdit edildiğimiz de belli. Her halde bu tür adamlar bizden beslenseydiler, bu tür işler yapmaya kalkışmazlardı zaten.” diye cevap vermişti.

https://www.youtube.com/watch?v=Opmbkq8Pj44

5- Hocaefendi, yurtdışına gitmek yerine, her zaman Türkiye’deki Müslüman halkımızın imanının kurtulması için çalışmamız gerektiğini ısrarla söylemiştir.

Hocaefendi'ye ne zaman zulüm gören Müslümanlar için ne yapabiliriz diye sorulsa her seferinde burada kalıp imanları öldürülen halkımızın kurtuluşu için çalışmamız gerektiğini söylemiş hiçbir zaman yurtdışına çıkıp IŞİD’e benzer örgütlere katılmayı tasvip etmemiştir. Burada yapılan çalışmaların hem Filistin’e hem Irak’a yardım olacağını çünkü Müslümanlar güçlenirse Kâfir devletlerin bu kadar rahat bir şekilde Müslümanlara zulmedemeyeceğini anlatmıştır. Aynı zamanda Irak’ta, Suriye’de ve daha dünyanın birçok yerinde ölen Müslümanların inşaallah şehit olduğunu ve en azından ahiretlerinin kurtulduğunu ancak ülkemizdeki Müslüman kardeşlerimizin imanlarının öldürülerek cehenneme gitme tehlikesi içinde olduklarını, dolayısıyla buradaki Müslüman kardeşlerimizin kurtuluşunun daha elzem olduğunu defalarca tekrarlamıştır.

https://www.youtube.com/watch?v=fCxl4hbVrd0

https://www.youtube.com/watch?v=ljrIA-Wmkho

https://www.youtube.com/watch?v=xVXWRxVwRoo

https://www.youtube.com/watch?v=L64oLjjcThM

6- Hocaefendi IŞİD’e en ufak bir destek vermeyi bırakın Suriye’ye gitmiş herkesin geri dönmesi gerektiğini savunmuştur.

Hocaefendi kendisine sorulan “Samimi bir arkadaşım Suriye'ye gitti. Onu durdurmaya çalıştım ama başaramadım. Böyle bir şekilde Suriye'ye gitmek isteyenlere ne söylemeliyiz?” şeklindeki bir soruya verdiği cevapta “Yapılması gereken şey; bir zehir var o zehiri içecekler, geri adım atmak zehirdir bu zehir içilecek ve bu mesele bitecek“ diyerek, plansız projesiz bir şekilde başlayan bu savaşın bitirilmesi ve gençlerimizin artık daha fazla boş yere ölmemesi gerektiğini anlatmıştır. Bu açıklamaların ardından -her ne kadar bu sözlerin doğruluğu bugün çok daha iyi anlaşılsa da- İslami çevrelerden birçok kimse Hocaefendinin bu sözlerine büyük tepkiler göstermiş, buna rağmen Hocaefendi sözlerinden geri adım atmamıştır.

https://www.youtube.com/watch?v=mstHbPIvwqI