Alparslan Kuytul Hocaefendi ‘artık şu konferans bu konferans’ demekten usandıklarını ifade ederek Adana konferansının iptalinde farklı olarak şöyle bir nokta olduğunu söyledi;
“Arkadaşlarımız Valilikte bir Vali Yardımcısı ile görüştüler. Dün Vali Yardımcısı sorun yok dedi bugün iptal ettiler. Kiraladığımız yeri (Aquapark Kır Düğün Salonu) iptal edince Mimar Sinan için başvurduk. Israr edince Büyükşehir Belediye Başkanı kabul etti. Biliyorduk kabul etmeyeceklerini ama madem belediye başkanından söz almışız, başvuru yaptık.
Vali Yardımcısı da ‘ben yine prosedür gereği evrakınızı alayım işlemlerinizi yapayım ama yine kabul edilmeyecek ben şimdiden söyleyeyim’ dedi.
Neden diye sorulduğunda bu içerikli programlara izin verilmiyor’ diyor.
İçerik ne arkadaşlar?
Programın “Model İnsan Hz. Peygamber” konulu içeriği var. Demek ki yeni bir döneme girmişiz. Ben size 3 yıldır söylüyorum. 3 yıl önce sadece spor salonları verilmemekle kalmayacak, bu ilerleyecek düğün salonlarına da engel olacaklar demiştim. Ve şimdi artık bu noktaya da geldi.
Hepsi iptal ediliyor ya da baştan hiç izin verilmiyor.
Valilikten verilen kâğıtta hiçbir sebep yazmıyor. Sadece Furkan Vakfı'nın şu şu programı yasaklanmıştır diyor.
Neden? Sebep söylenmiyor. İşte orada arkadaşlarımıza Vali Yardımcısı şifahen bunu söylüyor. “
DİNİ PROGRAMLAR TAMAMEN YASAKLANIYOR! AKP DÖNEMİ TARİHE BÖYLE GEÇECEK!
Alparslan Kuytul Hocaefendi, “Kutlu Doğum Haftası ve Miraç Kandili vesilesiyle Peygamber Efendimizin ahlakından bahsedecektik. Hepsi bu. Daha evvel başlamıştı ama bakın artık tamamen izin verilmez oldu. Dini programlar tamamen yasaklanıyor. AKP dönemi tarihe böyle geçecek. Ne yaptığı yol hatırlanır, ne yaptığı köprüler, ne yaptığı havaalanları hatırlanır” dedi.
BİZ GİDECEĞİZ, BEN ORADAYIM. ÖLECEĞİMİ BİLSEM YİNE DE GİDECEĞİM. HERKES HER ŞEYİ GÖZE ALARAK GELSİN.
Hocaefendi ‘öleceğimi bilsem de gideceğim’ diyerek sevenlerinin de her şeyi göze alarak (Atatürk parkına) gelmeleri çağrısında bulundu. “Biz yarın gideceğiz parkta basın açıklamasını yapacağız. Ne olacaksa olsun. Normalde basın açıklaması için izne gerek yoktur. Son dakika da yok buna da izin lazım bilmem ne laflarını kabul etmiyoruz. Böyle bir karar bugüne kadar yoktu saat sekizden sonra mı bu karar çıktı?
Biz gideceğiz, ben oradayım. Öleceğimi bilsem yine de gideceğim. Herkes her şeyi göze alarak gelsin. Her şeyi göze alanlar gelsin. Biz bu yola girerken her şeyi göze alarak girdik. Yapılan haksızlığa karşı koymayacaksak neye karşı koyacağız? Hep burada konuşmamı yapacağız sadece. Sadece bize karşı olan bir şey değil. Bütün Türkiye'de, bütün hocalara, bütün cemaatlere yasak var. İnsan şeytanları ve cin şeytanları gelip de ‘acaba tenkitler de bulunduk o yüzden mi bunlar oldu?’ diye sizi kandırmasın. “ dedi.
LAİKLİĞİ TAVSİYE EDERSE REİSİ CUMHUR BEN DE TENKİT EDERİM
Yaptığı tenkitlerden dolayı engellenmediğini ama bir yanlış olursa yine tenkit edeceğini belirten Hocaefendi, tenkit etmeyenlerinde programlarının iptal edildiğini, hiçbir programa izin verilmediğini dile getirdi. “Tenkitlerde de bulunmak zorundayım. Laikliği tavsiye ederse Reisi Cumhur ben de tenkit ederim. Tenkitleri yapmayanların da programları yasaklanıyor. Hiçbir programa izin verilmiyor. Bir tek diyanete izin veriliyordu yavaş yavaş onun da önü kesiliyor. Kutlu Doğum programları kaldırılıyor. Bir hafta boyunca Peygamberimizin hayatını, mesajını anlatan, mücadelesini anlatan programlar yapılıyordu artık ona da izin verilmeyeceğine dair işaretler var. Ve bazı programlar iptal edildi. Bu yıl ilk defa başladığı için hepsini iptal etmiyorlar kademe kademe iptal ediyorlar. “ dedi.
SİNSİ BİR PLAN VAR. BİR DERİN GÜÇ CUMHURBAŞKANININ ETRAFINI KUŞATMIŞ
Hocaefendi, Türkiye üzerinde sinsi bir plan olduğunu ve cumhurbaşkanının etrafını derin güçlerin kuşattığını ifade ederek; “Cumhurbaşkanının etrafında neredeyse samimi insan kalmamıştır. Samimi olanların birçoğu iftiralarla bir takım olaylarla etrafından uzaklaştırıldı. Bu şekilde Cumhurbaşkanı başkan olsa ne olur olmasa ne olur? Etrafı kuşatılmış vaziyetteyse? Yanında kimse kalmadıktan sonra, derin devlet derin güçler gidip düğün salonlarını tehdit ettikten sonra, diyanetin bile yaptığı programları engellemeye başladıktan sonra başkan olsa ne olur olmasa ne olur?
KUTLU DOĞUMU KALDIRACAKLAR BELLİ OLDU
16 Nisan’dan sonra çok şey değişecek diyorlardı ya işte değişiyor. Diyanete bile artık sınır getiriliyor. Ve Kutlu Doğum’un aleyhinde propagandalar yapılıyor. Özellikle de bu işi Türkiye gazetesi ve TGRT televizyonu üzerine almış. Bu işle görevlendirilmişler. Kutlu Doğumu kaldıracaklar belli oldu. Bunu derin güçler kendini göstermemek için Türkiye gazetesi ve TGRT televizyonuna yaptırıyor. Devletin bakanlıklarında bununla ilgili programlar oluyordu. Hepsi iptal edilmiş. Kimsenin haberi yok. Resmiyetten kaldırıldı. Bazılarını kimse duymadan küçük çaplı yaptırdılar. Yavaş yavaş alıştırıyorlar. İnsanlara bunu unutturacaklar.
BÜTÜN MESELE BİTTİ BU MU KALDI?
Çıkmış ilahiyat profesörü diyor ki; bu kutlu doğu hep 14 Nisan 20 Nisan arası. Bu aslında şemsi takvimine göredir. İslam’da güneş takvimine uyulmaz. Ay takvimine uyulur. Mevlit kandili önemlidir. Kutlu Doğumun hep aynı tarihte olması yanlıştır. Kameri takvime göre olmalı on gün geri gelmeli. Bütün mesele bitti bu mu kaldı? Güneşte Allah’ın ay da Allah’ın. Ay takvimine de uyduğumuz konular var. Güneş takvimine de uyduğumuz konu var. Sonuçta takvim kutsal değildir.
Bir takım derin güçlerin hoşuna giden lafı söylüyorsun. Onlar Kutlu Doğum’dan memnun değiller. Çünkü Kutlu Doğum vesilesiyle bazı programlar yapılmak isteniyor. Halbuki karar alınmış hiçbir program yaptırılmayacak. Onun için Kutlu Doğumunda iptal edilmesi gerekiyor artık. İşte ilahiyat profesörlerine de böyle görev veriyorlar. Bu 20 yıldan beri yapılan bir kutlamadır.
Efendim kutlu doğum kutsal mıdır? Hayır, biz zaten bunu kutsallaştırmıyoruz. Efendimizin mesajını anlatmak için bir vesile oluyor hepsi bu.
Peygamberimizin doğumu mademki mesele kameri şemsi meselesi o zaman peygamberimizin doğum gecesi kameri takvime göre ki bunun bir ehemmiyeti yok kameri olsa ne olur şemsi olsa ne olur. Peygamberimizin doğumu 20 Nisan’a rastlamışsa o şekilde de programlar yapılabilir. Bunun dinen bir mahsuru yok. 20 Nisan’ı kutsallaştırmadıktan sonra bir mesele yok. Dinin bir parçası gibi görmedikten sonra, namaz gibi oruç gibi bir ibadete dönüştürmedikten sonra bir mesele yok.
Samimi isen o zaman de ki takvimi de değiştirelim, kameri takvime geçelim, hicri takvime geçelim de hadi diyebiliyorsan. Derin devletten korkarsın değil mi? Batıdan korkarsın onu söyleyemezsin. Takvimi değiştirelim desene hadi.
Kime çalışıyorsun sen?
Kim sana bu görevi verdi, bırak şu ilahiyat profesörlüğünü, kim sana görev verdi sen onu söyle.
Hangi karanlık oda da hangi derin adamla görüştün?
Neden 20 yıldan beri konuşmuyordun da şimdi söylüyorsun.
Bir görev verilmiş.
Referandumun tarihi 16 Nisan olunca, ilk günlerde ben anladım. 16 Nisan tarihinin seçilmesi Kutlu doğum programlarını bitirmektir dedim, arkadaşlarım şahittir. Türkiye gazetesinin yaptığı bu propaganda da yoktu henüz. Ben 16 Nisan’ı düşününce neden 16 Nisan, neden 9 Nisan değil, neden 23 Nisan ya da 30 Nisan değil? Düşününce ben anladım bunlar aslında Kutlu doğumu bitirmek istiyorlar. İlki bu şekilde referandum bahanesiyle olmuş olsun, yumuşak bir geçiş olsun. Herkes desin ki zaten referandum olduğu için çok fazla program yapılamadı falan filan, böyle desinler ve herkes farkına varmasın, böylece Kutlu doğum haftası kutlanılmamaya başlasın. İlkini referanduma getirdiler, bunu bilerek yaptılar. Samimiyetsiz hocalar çıkıp, mesele sanki şemsi kameri meselesiymiş gibi konuşuyorlar. Hocasın hoca ayıp. Sen onu bırakta, sen hangi derin güçle görüştün onu söyle. Söylemezsin tabi. Ama Allah kıyamet günü gösterecek. Hepimize gösterecek.
CUMHURBAŞKANI, İSLAMİ FAALİYETLER ENGELLENİYOR, BUNUN İÇİN Mİ YETKİSİNİNİN ARTMASINI İSTEDİ?
Kutlu Doğum programları yapıldığı zaman Türkiye’de bir canlılık oluşuyor ya, o oluşmasın istiyorlar. Hem STK’lar, hem diyanet, hem de devlet kurumları yapmasın. Devlet kurumlarında başlamıştı, milli eğitim bakanlığında, okullarda filan bazı böyle programlar yapılıyordu. Cumhurbaşkanı bunları kaldırmak için mi, başkan olmak istedi? Yetkisini arttırdı, İslami faaliyetler engelleniyor, bunun için mi yetkisini artmasını istedi. Haberi yoksa haberi olsun, hükümetinde haberi yoksa haberi olsun. Bu derin güçler Kutlu Doğumu da kaldırıyorlar, bütün konferansları da iptal ediyorlar. O kiraladığımız düğün salonunun sahibi açıkça arkadaşlarımıza şunu söyledi “Ben tehdit edildim”.
DERİN GÜÇLER GELİYORLAR, EŞKIYA OLMUŞLAR
Şimdi bu derin güçler, gözlerinde siyah gözlük, belinde silah, cebinde kimlik, bindiği arabanında her tarafı simsiyah içini göremezsin. Bu derin güçler geliyorlar, adam zaten gelişlerinden korkuyor. O derin güçler sanıyorlar ki “Biz bunu tehdit ederiz, zaten de kimseye söyleyemez korkusundan. Adama ısrar edince “ne oldu, bir şey mi oldu, neden iptal ediyorsun” diye sorulunca adam “Kusura bakmayın, ben sizden bir şey görmedim, ben sizi tanıyorum,bir kötülüğünüzü de bilmiyoruz ama tehdit ediyorlar beni” kim ediyor, “İşte bazı insanlar geldi beni tehdit ettiler” üç harfliler geldiler, tehdit ettiler. Bide “telefon geldi “ diyor "belediyeden aradılar” orası belediyeye aitmiş ben bilmiyordum “bunlara verirsen sözleşmeni iptal ederiz” diyor. Önce o adam iptal etmiş olsun, düğün salonu sahibi vermemiş olsun, böylece derin güçler kendilerini göstermeyecekler. “Düğün salonu sahibi iptal etti biz ne yapalım, bizi niye suçluyorsunuz ?” diyecekler, niyetleri bu. Ama neden diye sorunca adam anlatıyor her şeyi. Bende size anlatıyorum. Dünya âlem bilsin. Derin güçler geliyorlar, eşkıya olmuşlar, düğün salonlarını tehdit ediyorlar.
CEMAAT TASFİYE EDİLDİ, DERİN GÜÇ DAHA DA GÜÇLENDİ.
Büyük Şehir Belediyesi Mimar Sinan’ı verdi, önce vermek istemedi, çünkü bu tehditleri biliyor, ona da tehdit var. Buna rağmen ısrar üzerine Büyükşehir Belediyesi Mimar Sinan’ı verdi, orayı tehdit eder mi? Oranın arsası kendinin işletmesi başkasına ait. Orayı veren Büyük Şehir Belediyesi, orayı tehdit eder mi? Sözleşmeyi iptal ederim neden desin. Kim buna inanır? Kıymetli kardeşlerim Türkiye nereye gidiyor? Bütün kazanımlar geri alınıyor. Cemaat hükümet kavgası, o kavgayı o derin güçler başlattılar. Çünkü yok olmak üzere idiler. Cemaat ile hükümet birleşmişti, o derin güçleri tasfiye edeceklerdi, arayı bozdular. Bir güç araya girdi ve arayı bozdu. Ve şimdi cemaat tasfiye edildi, derin güç daha da güçlendi. Cumhurbaşkanının haberi yok mu bu olanlardan, hiç mi haberi olmuyor, hiçbir samimi yakını duymuyor bu anlattıklarımızı, hiç mi etrafında bir tane samimi insan kalmadı, hiç mi birisi gidip söylemiyor? Bütün konferanslar iptal ediliyor. Kutlu doğum kaldırılıyor, sürekli bir baskı var, herkeste bir korku var. Hükümet taraftarı olan hocalarında programları iptal edildi. Hiç mi bir tane Allah’ın kulu gidip söylemiyor?
CUMHURBAŞKANI BUNU MU İSTİYOR YOKSA?
Bu derin güçlerin istediğini o da mı istiyor yoksa? O derin güçlerden bir tanesinin temsilcisi, çıktı, açıkça tehdit etti cumhurbaşkanını. “38 tane yolsuzluk dosyası var cumhurbaşkanının” dedi, “açıklarım” dedi. Cumhurbaşkanından ses yok, “Ne yolsuzluğu” demedi. Bu adam tehdit ediyor “Sen kimi tehdit ediyorsun” demedi. Olay kapatıldı gitti. Ve bunu söyleyen adam, sonra arayı düzelttiler, onu destekliyor, onu korumalıyız diyor, onu Amerika’ya yedirmeyiz diyor, yanındayız diyor, başka çare yok onunla olacak bu iş diyor. Türkiye’de başka bir hükümet kurulamaz diyor. AKP’siz hükümet olmaz diyor. Onunla birlikteyiz diyor. Bu aşırı solcu derin güçlerin yaptığından cumhurbaşkanının haberi yok mu? Bu yaptıkları tehditlerden haberi yok mu? Ya haberi var ya yok, yoksa bir yakını haber versin. İki ihtimal var, ya engelleyemiyor, gücü yok, yada kendisi de işin içinde, açıklasınlar. Gidişat kötüye doğru gidiyor.
DİKTATÖRLÜĞE DOĞRU GÖTÜRÜLÜYORUZ VE KİMSE FARKINDA DEĞİL.
Kurulan bu daha katı sistemden kim istifade edecek acaba? Sistemi kurdular bundan sonra daha ağır daha katı bir sistem meydana getirilecek ve kimse farkında değil. Diktatörlüğe doğru götürülüyoruz ve kimse farkında değil. Geriye doğru gidiş var kimse farkında değil. Herkes güzel olacak zannediyor.
BİZ NE OLACAKSA OLACAK YARIN ORADAYIZ. DAVAMIZI DAVA BİLENLER, BİZİ KARDEŞ BİLENLER, HOCAM YOLUNDAYIZ DİYENLER; YARIN BEN ORADAYIM ONLARDA ORADA OLSUN! TÜM KARDEŞLERİMİ BEKLİYORUM.