Alparslan Kuytul Hocaefendi’den Gündeme Dair Analizler - 2

Eklenme Tarihi: 01 Oca 2018
5 dk okuma süresi
Alparslan Kuytul Hocaefendi
Yazarın Tüm Yazılarını Gör

Alparslan Kuytul Hocaefendi, 1 Aralık Cuma günü gerçekleştirdiği Tefsir dersi sonrası kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı. “ABD’de görülen Reza Zarrab davasını ve aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği belgeleri açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu Hocaefendi; “Öyle görünüyor ki bu iş çok büyüyecek. Türkiye çok önemli olaylara gebe” diyerek cevaplandırdı ve Türkiye’nin girdiği şu zor sürece dair önemli analizlerde bulundu.

Zarrab’ın İtirafları ve Kılıçdaroğlu’nun Ortaya Koyduğu Belgeler

ABD’de görülen Reza Zarrab davası ve Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği belgeleri açıklaması büyük ihtimalle bilerek aynı zamana denk getirildi. Bu olay düğmeye basıldığını, dışarıdan ve içeriden aynı anda bir savaşın başladığını gösteriyor. Bu devam edecektir. Bu iş çok büyüyecek gibi görünüyor. Türkiye çok önemli olaylara gebe. 2018 çok krizli geçebilir.

Ben bir zamanlar bazı alametlere bakarak ‘Hükümetin kalemi kırılmıştır’ demiştim. 2 savcı beni mahkemeye verdi. Yine söylüyorum; Zarrab olayı da Hükümetin kaleminin kırıldığını gösteriyor. Bu durum 2 yıldır böyle aslında… Azıcık siyasi analiz yapma kabiliyeti olanlar, olayı takip edenler bunu anlayabilir. Ben 17-25 Aralık operasyonlarında da söylemiştim; o Bakanlar yolsuzluk yaptı mı, rüşvet aldı mı bilemem. Diyelim ki yaptılar. 17-25 Aralığı yapanlar, gerçekten bundan dolayı mı o operasyonu yaptılar? Hayır! Aslında o bir darbeydi. Delil varsa elbette Bakanlar yüce divanda yargılanmalıydı, örtbas edilmemeliydi. Hırsızlığa karşıyız ama darbelere de karşıyız. Eğer o zaman yüce divanda yargılansaydılar, içinde temiz olanlar varsa aklanmış olurdu. Türkiye bunu yapmadı, şimdi Amerika bunu kullanıyor. İş bu noktaya gelmemeliydi.

Mesele Milli Bir Mesele Değil, Hükümet Meselesidir

Hükümet şimdi ‘hedef Türkiye’ diyor. Hayır, bu abartıdır. Hedef Türkiye değil, Hükümettir. Hükümetin Amerika ile arası bozuktur, mesele bununla alakalıdır. Tüm Türkiye’ye karşı yapılmış bir operasyonmuş gibi göstererek tüm Türkiye halkını yanlarına çekmeye çalışıyorlar. Hırsızlık varsa, rüşvet varsa, belgeler doğruysa herkes hesabını versin. Biz hiçbir hırsızı bizim mahallenin adamlarıdır deyip de savunamayız, örtbas da edemeyiz.

Hükümet Bu Kıskaçtan Kurtulmak İstiyorsa Yönünü Allah’a ve Müslümanlara Dönmelidir

İki yıldır Amerika ile araları gayet bozuk. Rusya’ya ve bazı derin güçlere dayanarak Amerika’ya kafa tutuluyor. Bununla hallolacak zannediyorlar. Birincisi: Rusya, Amerika kadar güçlü değil. İkincisi: Rusya ile Amerika, Türkiye için savaşacak değil… Türk idarecileri bu kıskaçtan kurtulmak istiyorlarsa Allah’a yönelsinler. Belki Allah bir çıkış yolu gösterir. Ne Rusya ne Türk derin devleti onları kurtarmayacak, kurtaramayacaktır. Bana öyle geliyor ki düğmeye basıldı artık geri sayım başladı. Çok uzun sürmeyebilir. Bu iş bir yıl içinde bitebilir. Ekonomik kriz olacaktır. Terör artacaktır. Türkiye’de öyle idareciler var ki küçük çaplı bir iç savaş bile çıkartabilirler. Rusya’nın ve derin devletin desteği bunları durduramayacaktır. Zaten de sevmiyorlar. İdare ediyorlar. Neden? Çünkü hükümet nasıl olsa halka demokrasiyi, laikliği, Atatürkçülüğü sevdiriyor. Nasıl olsa cemaatleri ve İslami faaliyetleri bitiriyor. Herkes korkuyor, faaliyetleri bırakanlar çok. Nasılsa hükümeti gırtlağından yakalamışlar; ‘Şunları yapacaksın yoksa dosyaları ortaya dökeriz’ diyor ve dediklerini yaptırıyorlar. O halde neden hükümeti hemen bitirsinler ki? Ama bir gün Amerika bütün gücü ile çullandığı zaman bunlar Amerika ile anlaşır, hükümeti satarlar.

Burası Hukuk Devleti Mi?

Devlet, Reza Zarrab’ın malına mülküne el koymuş. Adam orda sizin aleyhinizde şahitlik yapınca siz de hemen burada onun malına el koyuyorsunuz. Bu hukuk mu? Bu, sen bana yaptın, ben de sana yaparım demektir. Zarrab’ı savunduğumdan değil ama adamın malına hangi hakla el koyuyorsunuz? Düne kadar Zarrab’ı savunuyordunuz. Burası hukuk devleti mi guguk devleti mi? Açıkça tehdit ediyorlar. Bu, devlet davranışı değildir.

Bu Millet Her Şeye Susmanın Bedelini Ödeyecek

Ben meseleye bir de manevi yönden bakmak istiyorum: AKP, Amerika’nın Irak’ı işgaline, Irak’ın yerle bir olmasına ve 2 milyon Müslümanın şehid edilmesine yardım etti, bu zulme ortak oldu. Olmayacak hayallere kapıldı, Suriye’yi karıştırdı ve Suriye’de 1 milyon Müslümanın şehid olmasına ve Suriye’nin bu hale gelmesine sebep oldu. Müslümanlara beşerî bir ideolojiyi yani hakimiyeti Allah’a değil kullara veren ve tüm haramların serbest olmasını savunan demokrasiyi sevdirdi. Müslümanlara Laikliği benimsetti. Yetmedi şimdi de Atatürkçü yapıyor. 15 Temmuz bahanesiyle tüm cemaatlere ve İslami faaliyetlere baskı uyguluyor, konferansları yasaklıyor ve faaliyetlerin birçoğunu bitiriyor. Şimdi bunun bedelini ödüyorlar. Allah, İslam’a ve Müslümanlara zarar verilmesine, dininin ve Müslümanların başka ideolojilerle saptırılmasına uzun süre müsaade etmez. Kimsenin yaptığı yanına kalmaz. Ahirette bunun hesabını Allah’a verecekler. Bu dünyada da Allah’ın tokadını yiyecekler.

Milletimize gelince; Bu millet her şeye susuyor. Irak işgalinde Hükümetin Amerika’ya yardım etmesine de Suriye’yi bu hâle getirmesine de sustular. Bu millet Rus uçağı düşürüldüğü zaman alkışladı, yanlış demedi. Çözüm süreci bitirildi. Sürekli kan, sonuna kadar savaş deniyor. Millet, “böyle olmaz, bir çözüm lazım” demiyor, susuyor. Erdoğan, Laikliği tavsiye ediyor, millet susuyor. Atatürkçü oluyor, millet susuyor. Coca cola fabrikasının açılışını yapıyor, millet susuyor. 15 Temmuz ve olağanüstü hâl bahanesi ile bütün cemaatlerin faaliyetleri engelleniyor, millet susuyor.

Bu millet ancak 2 şey olunca konuşur; 1- Allah göstermesin terör artınca. 2- Ekonomi bozulunca. Cebine dokunmadıkça bu millet konuşmuyor. Günahlar birikti ve şimdi ceza zamanı geldi. Keşke cezamız Amerika’nın eliyle olmasaydı ama öyle olacak gibi görünüyor.

Allah’tan niyazım odur ki;

1- Suçlulara ceza verilirken, masumlara da zarar gelmesin. 2- Suçlular cezalandırılırken ve güçlerini kaybederken, onları destekleyen o derin güçler de güçlerini kaybetsin. Yoksa bir şey değişmez ve onlar yeni gelecek hükümete de istediklerini yaptırırlar. Baskıcı bir sistem kurdular. Memlekette artık olağanüstü hâl normalleşti. Hükümet düşürülürken, bunlar güçlerini kaybetmezse çok daha beter bir düzen kurulabilir. En mühim mesele budur.