Hocaefendi, Berlin konferansı soru cevap bölümünde; “Sadaka ve kurban parası topladıkları için bazı vakıf ve cemaatlerin teröre destek olduğu suçlamasıyla baskıya maruz kalmasına gösterdiğiniz tepkinin “Alparslan hoca hizmet hareketini destekleme kararı aldı” şeklinde haberleştirilmesi hakkındaki görüşleriniz nedir? Ayrıca sizi Paralel yanlısı diye itham eden medya ısrarla neden bu iftirayı atmaya devam etmektedir?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Bir yerde böyle bir soru soruldu görüşümü açıkladım. Şimdi Türkiye’de hükümetle cemaatin problemini hepiniz biliyorsunuz bu bahane edilerek cemaat bir şey yaptı mı yapmadı mı onu ben bilmem onlarla alakam yok. Onu bilmiyorum. Ama yaptıysa da o bahane ile bütün cemaatlere darbe vurma operasyonları yapılmaya başlandı. Geçen gün Erzurum’da o cemaatle bir alakası olmayan bir cemaatin yurduna da baskın yapıldı. Bizim o cemaatle hiç bir alakamız yok bana iki yıldan beri bütün salonlar yasak. Devlete ait salonlar, Milli eğitim bakanlığına ait, spor bakanlığına ait veya belediyelere ait. İki yıldır bu kavga devam ediyor bize hiç bir salonu vermiyorlar. Biz paralelci miydik? Onların ifadesi ile.
Hayır, başka bir proje var. Bu olaylar bahane edilerek bir şeyler yapılıyor. Her şey namaz kılan insanların kontrolünde de değil. Başka derin güçler var ve bunlar şu anda önemli bir imkân buldular ve bütün her yere sızdılar devlet onlara teslim edildi. O cemaatten alınarak onlara teslim edildi. Ben mücadele yapılırken yapılan haksızlıklara temas ettim mesela o cemaate ya da başka bir cemaate birisi kurban parası vermiş ya da et vermiş ya da deri vermiş böyle olanlar bile sorgulanmaya başlandı bu ne demek yani böyle bir şey hiç duydunuz gördünüz mü şimdiye kadar? Yani adamı evinden alıyorlar götürüyorlar bu suçlamayla sen onlara yardım etmişsin. Ben buna itiraz ettim.”
Cemaati destekleme kararı filan vermiş değilim!
“Yoksa o cemaati destekleme kararı filan vermiş değilim. O cemaatle hükümet on iki sene beraberdi, ben otuz yıldır o cemaati tenkit ederim bunu beni tanıyan herkes bilir. Ben hiç bir zaman beraber olmadım ama hükümet onlarla yediği içtiği aynıydı, kol kolaydı on iki sene beraberlerdi. Şimdi bana bu iftirayı atanlar utansınlar, siz beraberdiniz düne kadar. Benim onlarla hiç bir zaman bir beraberliğim olmadı ama siz haksızlık yapıyorsunuz. Eğer size bir haksızlık yaptılarsa bir zulüm yaptılarsa bir darbe girişiminde bulundularsa telefonlarınızı dinledilerse -ben onu bilemem- yaptılarsa yapanları cezalandırıyorsan cezalandır ama bu nedir? Zekât vermiş diye sadaka vermiş diye kurban vermiş diye insanların götürülmesi nedir? Bu nereden çıktı?”
Konuşmasına “ben adalet tarafındayım adaletli olmak için konuşuyorum” diyerek devam eden Hocaefendi: “Herkes susuyor. Herkesin kalbinde bu iş nasıl diye bir soru işareti var. Nereye gidiyoruz? Soru işaretleri var ama kimse konuşmuyor. Aman hükümetle aramız bozulmasın aman bize şöyle yapar. Aman bize şunu vermez! Sürekli köşeleri kapmak, makamları kapmak ihaleleri almak! Bir takım maksatlar için kimse konuşmuyor herkes de gidişattan rahatsız ama kimse dillendirmiyor. Ben konuşunca bu sefer iftiralar! Benim gibi işte, iftiralara uğramamak için kimse konuşmuyor. İftira atacaklarsa atsınlar benim ne olduğumu herkes bilir. Benim onlarla bir alakamın olmadığını da bilir” diyerek devam etti.
Hocaefendi konuşmasının devamında kendisine atılan diğer iftiralara da temas etti:
Ben Rus taraftarı olacak adam mıyım?
“Ben Rus uçağının düşürülmesine karşı geldim. Türkiye’nin menfaatleri için “Rusya’yla, dünyayla kavga etmeyin” dedim, “bunun sonu yalnız kalırsınız, Türkiye’ye zarar gelir” dedim. Rus taraftarı dediler. Ben Rus taraftarı olacak adam mıyım? Bu kadar alçalır mı insan!
Benim düşmanlarım... Ben onlara buradan sesleniyorum: Ey benim düşmanlarım ben mert adamım ama siz namertsiniz, namertçe saldırıyorsunuz ben sana iftira attım mı hayatımda? Sen de bana tenkitte bulunuyorsan bulun. Ben Allah'ın dünyasında Allah'ın dediği olmalı diyorum. Sen de hayır bizim dediğimiz olmalı diyorsun biliyorum asıl mesele bu. Asıl mesele bu. Sen de bunu açıkça söyle. “Hayır, Allah'ın dediği değil benim dediğim olacak de bizim görüşümüz hâkim olacak” de. Mertçe benimle mücadele et iftira atma. Ben sana ne zaman iftira attım. Ben güya onları destekleme kararı almışım. Sen benim yanımda mıydın yalancı? Sen benimle 24 saat beraber misin? Senin yaptığın bir haksızlığa haksızlık dediğim zaman hemen daha konuşmayayım diye beni pişman etmek istiyorlar, konuştuğuma konuşacağıma pişman edecekler akıllarınca. ‘Artık bir daha konuşmayayım’ diyeceğim onu bekliyorlar benden. Ben öyle bir adam değilim!
Ben onları destekleme kararı almadım. Onları da desteklemedim. 17-25 Aralık operasyonu yapıldığı zaman, o zaman ki konuşmama da bakın. 17-25 Aralık operasyonu yapıldığında ben bunu bir darbe olarak değerlendirdim. O dört tane bakanın hırsızlığı gerçek olabilir. Onu bilemem… Hırsızlık olsa bile fakat bunun yapılış tarzı hırsızlığı ortaya çıkartmak değil aslında bir darbe girişimi gibi gördüm o zaman da böyle ilan ettim.
Ben böyle konuştuğum halde bana onları mı destekliyorsun diyerek susturmak istiyorlar. Böylece hiçbir meselede kimse itiraz edemesin.
Kıymetli kardeşlerim siz burada yaşıyorsunuz. Türkiye’de yaşamayan bunu bilemez. Haberlerle filan olacak iş değil bu. Türkiye’de yaşamanız lazım bunu anlamanız lazım. Şu anda Türkiye’de herkes korku içerisinde… Bunu böyle bilin. Kimse konuşamıyor. Bütün TV’ler kapatılıyor. Hangi gazeteci konuşursa ya hapse atılıyor ya da kalemi kırılıyor. Bir daha hiçbir TV’ye çıkarılmıyor. Durum bu… Herkeste bir korku meydana getirildi. Ben bunu kabul etmiyorum. Reddediyorum. Ne olacaksa olsun diyorum. Bu sefer bana böyle iftiralar atıyorlar. Çoğunu korkutarak susturdular. Bana bunu yapamayınca bu sefer iftira ile susturmaya çalışıyorlar. Ben hiçbir zaman onları destekleme kararı almadım ve desteklemedim. Ben onları 30 yıl boyunca tenkit ettim. 2004-2005 yıllarına bakın internetten konferanslarım var… Bunların dinler arası diyaloğunu reddettim. Türkçe olimpiyatlarını reddettim. Kızların çıkartılıp şarkı söyletilmesini reddettim. “Bunlar haramdır” dedim. Cemaatin en güçlü olduğu zamanlarda ben bunları söyledim.
Bu yüzden emniyete de çağrıldım. Benim konuştuklarımın hepsi internette vardır. Utanmıyorlar… Sanki bunları konuşan ben değilim… Onlarla 12 sene kol kola idiniz. İnsan biraz utanır. “Bizi aldattılar” diyorlar. Ama beni aldatamadılar. O zaman bizi takdir et. Eğer seni aldattılarsa, gerçekse!
Bunu reddediyorum. Bunu yapanları da kınıyorum.
Şimdi de benim tenkit ettiğim husus, sadaka veren, zekât veren adamı böyle alıp götüremezsin. İşi bu noktaya getirmeyin. Bu kadar vicdansız olmayın. Bütün cemaatlere para lazım... Tüm cemaatler para topluyor. Hizmet yapacak. Mesela şu konferansa kaç bin euro masraf gitti. Yeni bir nesil meydana getirilecek. Nasıl yapılacak bu? Ben bunu söyledim. Bunun önünü kesmeyin.
Biz Ecevit dönemlerini de Demirel dönemlerini de yaşadık. Ama biz böyle bir şey görmedik. Yani kurban bağışlamış diye, sadaka vermiş diye kimsenin içeri atıldığını görmedim. Biz 12 Eylül 80 ihtilalini de yaşadık 28 Şubat 97 dönemlerini de yaşadık ama böyle bir şey görmedik. Namaz kılan bakanların, başbakanların, cumhurbaşkanının olduğu dönemde böylesi uygulamaları tenkit ettim. Ama susturmak için böylesi iftiralar atıyorlar. Böylece bende artık konuşmayayım. Her söylediğim yanlış anlaşılıyor diyeyim konuşmayayım. Bunların istediği bu…
Şunu da yazmış bazıları, ben demiştim ki; “bugün böyle yapanlar para verenleri içeri alanlar zamanında kendilerine de Almanya’dan valiz valiz para geliyordu. Milli görüş burada para topluyordu. Bu kötü bir şey değil. Verenden de Allah razı olsun toplayandan da o parayı götürenden de orda harcayan hizmet yapandan da… Bu kötü bir şey mi? Bu dava nasıl yükselecek? Ben onu söyledim, “zamanında sizde para topluyordunuz, deri de topluyordunuz, kurban da topluyordunuz o günleri ne çabuk unuttunuz.” Şimdi deri toplayanları hapse mi atacaksınız ben de deri topluyorum gel beni de hapse at!
Ben bunu söyledim… Bu valizlerle para meselesi AKP ile ilgili değil. AKP’nin yetkilileri daha önce milli selamet partisinde değil miydi? Refah partisinde değil miydi? Ben o yılları kastederek söyledim zaten şimdi öyle valizle para gittiği yok, zaten paraya ihtiyaçları da yok, zaten çok para gönderecek bir toplum da kalmadı buralarda… Eskiden biraz daha zenginlik vardı, o da kalmadı ben ta 20-30 sene evvelini kastettim. “O zamanlar siz de topluyordunuz bunda bir gariplik yok” demek istedim. Şimdi onları bundan dolayı suçlamak, içeri atmak...
Bu Türk Derin Devletinin Projesi!
Kardeşim sana bir zulüm yaptıysa ondan dolayı hesap sor ben bilmiyorum sen söylüyorsun Allah’la senin aranda, yaptı diyorsun ben bilmiyorum. Yaptıysa hesabını sor. Ama işi buraya kadar getirme zekât veren adamı götürme bu kadar da olmaz. Bu bahaneyle, birçok cemaate darbe vuruluyor, faaliyetler engelleniyor, insanların gözü korkutuluyor ve daha hiç kimse hiçbir cemaate yardım etmesin isteniliyor. Bu bir proje arkadaşlar… Zannetmeyin ki bir adamın öfkeyle yaptığı bir şey… Bu öfke meselesi değil. Bu Türk Derin Devletinin Projesi… Cemaatlerin finans kaynağını kurutmak istiyorlar. İki tane adamı götürürlerse deri, kurban verdi diye diğerleri korkmaya başlar. Bunu biliyorlar ve tüm cemaatleri bitirmek istiyorlar, finans kaynaklarını kurutmak istiyorlar, ben bunu anlatmak istedim yoksa onlarla bir alakam yok!