Alparslan Kuytul Hocaefendi'nin Ankara’daki talebeleri üç ayların manevi ikliminin girmesi sebebiyle peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin sünnetini ihya etmek için pazartesi günü oruç tuttu. Hocaefendi'nin talebeleri iftarda bir araya gelerek zulüm altında olan tüm Müslümanlara dualar edip, Allah’a ümmetin uyanışı ve kurtuluşu için niyazda bulunuldu. Ayrıca başta Alparslan Kuytul Hocaefendi ve talebeleri olmak üzere suçsuz yere hapis yatan tüm mazlumlara güzel bir çıkış yolu için de dualar edildi.
İftar öncesinde Hocaefendi’ye yapılan haksız uygulamalarla ilgili açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada, “hocamıza televizyon verilmemesinin, kitaplarının teslim edilmemesinin, yazılan mektupların geç verilmesinin, avukatlarıyla görüşme hakkının kısıtlanmasının, ailesiyle görüşme hakkının kısıtlanmasının vb. haksız uygulamaları şiddetle kınıyor ve yetkililerin bu yanlışlarından bir an evvel dönmelerini istiyoruz. Ayrıca hukuki süreci avukatlarımız aracılığıyla takip ettiğimizi ve edeceğimizi bu keyfi uygulamaların takipçisi olacağımızı ve meşru yollarla ne yapılması gerekiyorsa yapılacağını kamuoyuna duyuruyoruz” ifadelerine yer verildi.
Yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde;
Kıymetli kardeşlerim; sizleri muhterem hocamız Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin son durumu hakkında bilgilendirmek istiyoruz. Avukatlarından edindiğimiz bilgilere göre Hocamızın 30 Ocak’ta evinde yapılan baskında, gözaltı süresince maruz kaldığı hukuksuz uygulamalar cezaevinde de devam etmektedir. Hocamızın evine yapılan baskında sanki bir terör örgütü üyesinin evine baskın yapılır gibi muamelelerde bulunulmuştur. Tutuklu yargılanma kararının açıklanmasının ardından Adana Kürkçüler Cezaevine sonra aynı gece ne ailesine ne de avukatlarına bilgi verilmeden Bolu F-TİPİ cezaevine gönderilmiş ve kendisinden 24 saat en ufak bir bilgi dahi alınamamıştır.
Yapılan suçlamalarla ilgili hiçbir delil bulunmadığı halde terörist muamelesi görüldüğü günden beri cezaevinde de aynı uygulama devam ettirilmektedir. Hatta teröristlere, hırsızlara ve katillere bile verilen Televizyon hakkı hocamıza çok görülmekte, tek kişilik koğuşta psikolojik baskı altına alınarak yıpratılmakta ve gündemi takip etmesi engellenmektedir. Kendisine isnat edilen suçlara dair dosyada küçük bir delil dahi olmadığı halde hocamız tamamen siyasi gerekçelerle tutuklu yargılanmaktadır. 46 gündür tek başına bir koğuşta tutuklu bulunmaktadır. Bu süreçte televizyon hakkı da engellenerek dış dünyayla bağlantısı, irtibatı kesilmekte avukatları ile görüşmesi kısıtlanarak yalnızlaştırılmaya çalışılmaktadır.
Yetkililere sormak istiyoruz; üzerine atılı suçlara dair dosyada hiçbir delil olmadığı halde hocamıza televizyon verilmemesinin, kitaplarının teslim edilmemesinin, yazılan mektupların geç verilmesinin, avukatlarıyla görüşme hakkının kısıtlanmasının, ailesiyle görüşme hakkının kısıtlanmasının ve tek kişilik bir koğuşta kalmasının sebebi nedir? Hiçbir hukuki gerekçe olmadan yapılan bu keyfi kısıtlamaları halkımızın vicdanına sunuyoruz. OHAL bahane edilerek sahip olduğu haklardan mahrum bırakılması neşredilmek istediği yazıları için bilgisayar tahsis edilmemesi gibi uygulamalar hocamızın talebeleri ve sevenleri olarak bizleri derinden yaralamıştır. Adi suçlar işlemiş ve suçları sabit olan kimselere dahi cezaevinde tanınan haklar nasıl oluyor da hocamıza çok görülüyor? Bu durumu anlayabilmiş değiliz, yapılan bu haksız uygulamaları şiddetle kınıyor ve yetkililerin bu yanlışlarından bir an evvel dönmelerini istiyoruz. Ayrıca hukuki süreci avukatlarımız aracılığıyla takip ettiğimizi ve edeceğimizi bu keyfi uygulamaların takipçisi olacağımızı ve meşru yollarla ne yapılması gerekiyorsa yapılacağını kamuoyuna duyuruyoruz.