30 Ocak 2018 günü Furkan Vakfı genel merkez binasına, Alparslan Kuytul Hoca’nın ve Furkan gönüllüsü 24 kişinin evlerine saat 05.30 civarında özel harekât timleriyle, ağır silahların kullanıldığı, yüzlerce polisin, akreplerin, TOMA’ların katıldığı, kapıların koçbaşlarıyla kırıldığı usulsüz bir baskın yapıldı. Bu operasyon sırasında yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuru bulunmamış olmasına rağmen, Alparslan Kuytul Hoca 8 Şubat itibariyle tutuklanarak Bolu F tipi cezaevine gönderildi.
Tutuklanmasına gerekçe olarak iki suç gösterildi.
“Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık”
“Silahlı terör örgütüne üye olmak.”
Alparslan Kuytul Hoca’nın “Dini inanç ve duyguların istismarı suretiyle dolandırıcılık(!)” suçundan tutuklanma gerekçesi şu şekilde:
“Türkiye Cumhuriyeti Devletinin muasır medeniyetler ile teknoloji ve ekonomide yarışır hale gelmesi ve toplumsal hoşgörü ve saygı seviyesindeki toplumsal gelişmişlik düzeyinin her geçen gün artması, tesettür yasağının kaldırılması, dini hassasiyetlerinden dolayı giyim ve kuşamı, rengi, cinsiyeti, sakalı, görüşü, mezhebi ve benzeri ayrımlar nedeniyle milletin ve milletvekillerinin kınanmaya dahi uğramadığı günümüzde siyasete yön vermek amacıyla siyasi parti kurarak çeşitli yasal prosedürler ile kayıt alınmak yerine kayıt altına alınmaktan kaçınarak sosyal medya aracılığıyla halkın teveccühüne yön vermeye çalışmanın hayatın olağan akışı ile bağdaşır nitelikte olmadığı, saklanan amaçları aşikâr ettiği, menfaat temini amacıyla hareket edildiğini ortaya koyduğu, şüpheli Alparslan Kuytul’un dini hissiyatları ve duyguları kullanmak suretiyle insanların teveccühünü kazanarak kendisine menfaat temin ettiği, bu yolla nüfusunu artırma çabasına girdiği ve birçok kişiyi dolandırdığı…” gibi suçlamalarla hukuk litaretürüne uymayan bir suç tanımlaması yapılarak, trajikomik gerekçelerle Alparslan Kuytul Hocae, haksız yere 10 ay boyunca tecrit zulmüne maruz bırakıldı.
Ayrıca Alparslan Kuytul Hoca, gözaltına alındığında ilk olarak dört terör örgütüne; FETÖ’ye, PKK’ya, DAEŞ’e ve PYD’ye üye olduğu iddiasıyla tutuklandı.Oysa Alparslan Hoca FETÖ’nün iktidar tarafından desteklendiği ve onların güçlü oldukları dönemlerde dahi, yanlışa ‘yanlış’ demekten asla geri durmamıştır. Bunun yanı sıra şiddet ve terör konusundaki hassasiyeti ile bilinen Hocaefendi, PKK’nın yaptığı eylemlerin de DAEŞ ve PYD’nin eylemlerine de karşı çıktığı, üstelik DAEŞ tarafından defalarca ölümle tehdit edildiği, vicdan sahibi herkes tarafından bilinmektedir. Birbirine düşman ve zıt örgütlerin hiçbiriyle ilişkisi olmadığı anlaşılınca suçlama, üye olmaktan propaganda yapmaya dönüştürüldü ve 8 Kasım 2018 tarihinde de bu iddia kapsamında görülen davadan dolayı tahliye edildi.
Ömrünü İslam davasını adayan,
Hayatı boyunca Allah rızası dışında hiçbir menfaat gözetmeyen,
İslam âleminin kurtuluşu için gece gündüz demeden çalışan,
İslam davasının bekası uğruna siyah saçlarını ağartan ve rabbani istikametten tek bir an dahi olsa sapmayan,
Hayatı boyunca her türlü terörü lanetleyen,
Yıllarca terör eylemlerinin dinde yeri olmadığını anlatan,
Vatanı ve milleti için hayırlı hizmetler sunmaktan başka bir gaye taşımayan,
Türkiye’de unutulmaya yüz tutmuş Tevhid bilincini, yeniden canlandırmaya çalışan Alparslan Hoca hakkında türlü suçlar icat edilmeye çalışılıyor.
ASIL SEBEP BELLİ!
Furkan Vakfına ve Alparslan Kuytul Hoca’ya yapılan operasyonların tamamı, siyasi kaygılar sebebiyle iktidarın kendisini eleştiren herkesi, terör suçu işlemekle irtibatlandırdığı bir dava neticesinde gerçekleştirilen bir süreç olarak görülüyor.
Furkan Vakfının faaliyetlerinin engellenmesi ve bitirilmeye çalışılmasının asıl ve en önemli sebebi; Tevhit üzerinde durması ve bunun gereği olarak Tevhid’in hâkim olduğu bir medeniyet özlemini dile getirmeleridir. Alparslan Kuytul Hoca, Tevhid’in sadece bir sözden ibaret olmadığı, bunun bir yaşam şekli olduğunu, tüm Peygamberlerin bunun üzerinde durduğunu anlattığı için 1 yıldır tutuklu yargılanıyor.
Alparslan Kuytul Hoca, bir sohbetinde yapılan engellemelerin sebebini şu şekilde özetlemiştir;
“İşte bütün mesele bu! Bu hareket büyüyor ve bu mızrak çuvala sığmıyor. Bu hareket tevhidi anlatıyor. Bu hareket demokrasiyi anlatmıyor. Bu hareket İslam medeniyetini savunuyor. İşte bütün mesele bu!
Bu hareket dava hareketidir. Bu hareket Tevhit hareketidir. Bu hareket ‘Allah’ın dünyasında Allah’ın dediği olur’ diyen Tevhidi bir harekettir!”
Hazırlanan iddianamenin içinin zırvalıklarla doldurulduğu Ve Alparslan Kuytul Hoca hakkında zoraki suçlar icat edilmeye çalışıldığı, dosyanın baştan itibaren suç dosyası olmadığı, aksine Alparslan Hoca’nın tevhidi söylemlerinden rahatsız olan bir takım derin güçlerin susturmaya çalıştığı siyasi bir dosya olduğu kamuoyu tarafından biliniyor.
24 Ocak’ta tahliye edildikten sonra henüz 24 saat geçmeden terkrar tutuklanması, ayrıca tahliye olduğunda sevenlerine ulaşmasının engellenmesi, siren sesleriyle konuşmalarının bastırılmaya çalışılması ve daha yapılan birçok hukuksuzluk dosyasının ‘suç değil sus dosyası’ olduğunu tescilliyor.