Adem Tural, Adana Cumhuriyet Başsavcılığına şüpheli polisler hakkında soruşturma açılması için verdiği dilekçede “Somut olayda ben müvekkilim Alparslan Kuytul hakkında bilgi almak yani kamu görevimi ifa etmek amacıyla Adana Emniyet Müdürlüğüne gittim ve bu sırada hakaretlere maruz kaldım ve darp edildim.” ifadelerini kullandı. “AVUKAT MAVUKAT TANIMAM KİM VARSA DAĞITIN” “Maruz kaldığım durum olay yerinde bulunan kameralar incelendiğinde açık bir şekilde görülecektir” diyen avukat Tural, savcılığa verdiği dilekçede yaşadığı çirkin muameleyi şu şekilde ifade etti: “Bu hukuksuz muameleyi başlatan amir, orada bulunan polislere “AVUKAT MAVUKAT TANIMAM KİM VARSA DAĞITIN" dedi. Orada bulunan amir, yakama yapıştı ve beni itelemeye başladı. Kendilerine avukat olduğumu defalarca yüksek sesle söylediğim halde ilgisiz, sert ve kaba tavırlarına devam ettiler ve beni sürüklemeye başladılar. POLİSLERDEN BİRİSİ BOĞAZIMA YAPIŞTI VE BENİ SÜRÜKLEMEYE BAŞLADI.
“HUKUKU YERLE BİR ETTİNİZ” …Orada bulunan amire hitaben “Şuan suç işliyorsunuz sizin karşınızda işini yapmaya çalışan ve kamu hizmeti yapan bir avukat var” dediğim halde tekrar “dağıtın burayı avukat mavukat tanımayız” dedi. Amir olduğunu düşündüğüm kişi polislere talimat verdi ve polislere hitaben “dağıtın lan avukat falan dinlemeyin dağıtın” dedi ve önce iteleyerek sonra da kollarıma girerek sürüklemeye başladılar. Sağ koluma giren ve beni sıkı sıkı tutarak peşinden sürükleyen polis “sen benim amirimle böyle nasıl konuşursun” dedi. Kendisine “senin amirin suç işliyor sen de bu suça ortak oluyorsun hukuku yerle bir ettiniz” diye söylediğim halde suç işlemeye devam etti. Beni sürükleyerek Emniyetin önünden uzaklaştırdılar. Orada bulunan grup ise çoktan dağılmıştı. Ben onlardan çok uzak bir yerde bulunuyordum.
Bu durum olay yerinde bulunan kameralar incelendiğinde açık bir şekilde görülecektir. Polislerin müdahalesi sonucu kabanımın çeşitli yerleri yırtıldı.” 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 86. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” kanununu hatırlatan Tural, olay yeri mobese kayıtları, polisler tarafından çekilen kamera görüntüleri ve olay yerinde bulunan diğer kamera kayıtlarının incelenmesini ve olaya şahit olan kişilerin tanık olarak dinlenilmesini talep etti.
İşte şikayet dilekçesi;
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
ADANA
ŞİKAYET EDEN : Av. Adem TURAL
ADRES : Kayalıbağ Mah. Ordu Cad. Ege Yıldız İşhanı No: 3/602 Seyhan/ADANA
ŞİKÂYET EDİLENLER : İlgili kamu görevlileri
SUÇ TARİHİ : 25.01.2019 Suç Saati: 23:00 ve 00:30 civarı
SUÇ : TCK 125 /3a ve 4 , TCK 86/3-c , TCK 108, TCK 257 ve resen tespit edilecek diğer suçlar
OLAY YERİ : Adana Emniyet Müdürlüğü önü, Erdal Acet Caddesi ile 42. Sokağın kesiştiği yer
KONU : Avukatlık görevimi yerine getirdiğim esnada darp edildiğim ve hakarete maruz kaldığım polislerden şikâyet talebimdir
AÇIKLAMALAR :
Müvekkilim Alparslan KUYTUL, 24.01.2019 tarihinde 4. Ağır Ceza Mahkemesince tahliye edilmiş ve aynı gün akşam saat 21.00 civarında Bolu F Tipi Kapalı Cezaevinden salıverilmiştir. Ancak ertesi gün olan 25.01.2019 tarihinde saat 23.00 civarında, hakkında tutuklama kararı olduğu gerekçesi ile evine baskın yapılmış ve kolluk kuvvetleri tarafından Adana Emniyet Müdürlüğüne götürülmüştür. Müvekkilim Adana Terörle Mücadele ekipleri tarafından evinden alındıktan sonra ailesi beni aradı ve olay hakkında bilgi verdi. Müvekkilimin Adana Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğü bilgisi üzerine Adana Emniyetine gittim. Adana Emniyet Müdürlüğü ziyaretçi defterine bakıldığında Emniyet binasına giriş saatim görülecektir. Ben Emniyet Müdürlüğüne gittiğimde Emniyetin önünde müvekkilimin ailesi ve sevenlerinden hiç kimse yoktu. Terörle mücadele birimine son durumu sorduğumda kendilerinin böyle bir operasyon yapmadıklarını ve olaydan haberlerinin de olmadığını söylediler. Emniyet binasından ayrıldığımda müvekkilimin ailesinin ve birkaç seveninin orada olduğunu gördüm. Kendilerine son durumu anlattıktan sonra orada bulunan grubun yanından ayrıldım ve karşı kaldırıma doğru geçtim. Ben grubun yanından ayrıldıktan birkaç dakika sonra ortada hiçbir sebep olmadığı halde polis memurları kalkanlarla ve coplarla grubun üzerine doğru yürümeye başladı. Ağır ve orantısız bir müdahalenin ardından grubu önlerine katarak sürüklemeye başladılar. Grubun içinden polis memurlarına karşılık veren hiç kimse olmadığı halde müzakere dahi etmeden müvekkilimin ailesine ve sevenlerine sert bir müdahale yapıldı.
Bu olay olurken ben gruptan uzak bir yerde telefonla konuşuyordum. Müvekkilimin ailesi emniyetin önünden uzaklaştırıldıktan sonra amir olduğunu düşündüğüm bir kişi üzerime
yürüyüp bana bağırmaya başladı. Kim olduğumu anlatmaya çalıştım ancak beni dinlemeye niyeti yoktu ve beni azarlayıp iteklemeye başladı. Kendisine Alparslan Kuytul’un avukatı olduğumu, durumunu öğrenmek için emniyete geldiğimi ve grupla hiçbir alakamın olmadığını defalarca söylediğim halde tavırları değişmedi hatta daha da sinirlendiler ve yakamdan, kollarımdan ve kabanımdan tutarak sürüklemeye başladılar.
Bu hukuksuz muameleyi başlatan amir, orada bulunan polislere “AVUKAT MAVUKAT TANIMAM KİM VARSA DAĞITIN “dedi. Ellerimi havaya kaldırıp, suç işlediklerini yüksek sesle söylediğim halde orada bulunan amir ve polis memurları tarafından tartaklandım ve sürüklendim.
Orada bulunan amir, yakama yapıştı ve beni iteklemeye başladı. Kendilerine avukat olduğumu defalarca yüksek sesle söylediğim halde ilgisiz, sert ve kaba tavırlarına devam ettiler ve beni sürüklemeye başladılar. POLİSLERDEN BİRİSİ BOĞAZIMA YAPIŞTI VE BENİ SÜRÜKLEMEYE BAŞLADI. Orada bulunan amire hitaben “Şuan suç işliyorsunuz sizin karşınızda işini yapmaya çalışan ve kamu hizmeti yapan bir avukat var” dediğim halde tekrar “dağıtın burayı avukat mavukat tanımayız” dedi. Amir olduğunu düşündüğüm kişi polislere talimat verdi ve polislere hitaben “dağıtın lan avukat falan dinlemeyin dağıtın” dedi ve önce itekleyerek sonra da kollarıma girerek sürüklemeye başladılar. Sağ koluma giren ve beni sıkı sıkı tutarak peşinden sürükleyen polis “sen benim amirimle böyle nasıl konuşursun” dedi. Kendisine “senin amirin suç işliyor sen de bu suça ortak oluyorsun hukuku yerle bir ettiniz” diye söylediğim halde suç işlemeye devam etti. Beni sürükleyerek Emniyetin önünden uzaklaştırdılar. Orada bulunan grup ise çoktan dağılmıştı. Ben onlardan çok uzak bir yerde bulunuyordum. Bu durum olay yerinde bulunan kameralar incelendiğinde açık bir şekilde görülecektir. Polislerin müdahalesi sonucu kabanımın çeşitli yerleri yırtıldı. (Ek)
Orada bulunan kısa boylu 20’li yaşlarda genç bir erkek şahıs “memur beyler Adem bey avukattır. Bunu yapmaya hakkınız yok, şu an suç işlemektesiniz” diye defalarca tekrarladı. Birkaç yetkili kişi o şahsı da azarladı. Birisi “sus lan diye bağırırken” diğeri “başlarım hukukuna yasana” diyerek o şahsı da sürüklemeye başladılar.
Bana yapılan hukuksuz müdahale orada bulunan kamera kayıtları incelendiğinde açık bir şekilde görülecektir. Gerek mobese kayıtları gerekse orada toplanan grubu çeken polis kamara kayıtları incelendiğinde gruptan uzakta olduğum ve emniyet amirine defalarca avukat olduğumu söylediğim halde bana yaptıkları fiziki müdahale ve ettikleri hakaretler görülecektir. Emniyet mensuplarının bana yaptıkları hukuksuz muameleye şahit olan kişilerin ifadelerini de eklemek istiyorum
Orada yaşananlara şahit olan Rıdvan Özcan isimli kişinin ifadesi şu şekildedir:
“Dün gece saat 23:30 sularında Adana emniyetinin önünde bulunuyordum. Oraya vardıktan 5-10 dakika sonra Alparslan Kuytul’un avukatı olduğunu söyleyen ve bunu söylediği için sonradan polis olduklarını öğrendiğim sivil kişiler tarafından yaka paça şiddete maruz kalan, hatta hususen bir polisin (sanırım rütbeli biri idi) kendisini tutup sarmaladığı, sıkıca sıktığı hatta yere düşürebilecek derecede hareketlere maruz bıraktığı Adem Tural beyin “Ben buraya müvekkilim hakkında bilgi almak için geldim bana böyle bir muamele yapamazsınız” tarzında yüksek sesle duyurmak için söylemde bulunduğuna şahit oldum. Kendisini sıkan ve iten polis yardım isteyince Adem beyin etrafına 3 kişi daha geldi ve aynı hareketi ve fazladan azarlar tarzda konuşarak hakaret ettiklerine şahit oldum. Daha sonra gelen polislerden bir tanesi orada duran ve “siz şuan suç işliyorsunuz” diyen başka bir vatandaşın ensesine vurduğuna da şahit oldum. Sonra hepimizi birden ite kaka, bağıra çağıra psikolojik baskı da uygulayarak metrelerce ittiler. İterken sert darbeleri aralara serpiştirdiler. Hepsi son derece öfkeliydi.”
Yine yaşanan olaylara şahit olan Rıdvan Biçen isimli şahsın beyanı şu şekildedir:
“O sırada avukat bey geldi, ben Alparslan beyin avukatıyım benim grupla bir alakam yok, dediği halde orada bulunan bir sivil polis ‘avukat mavukat tanımam kim varsa atın gitsin’ dedi. Avukat bunu tekrarladı “ben avukatım buraya bilgi almak için geldim şuan suç işliyorsunuz bu benim hakkım’ dedi. Sonra polis amirlerinden biri ‘dağıtın lan dağıtın avukat falan dinlemeyin dağıtın’ deyip avukat beyi tartaklarcasına iteklediler boğazından tutup sıktılar.”
Yine yaşanan olaylara şahit olan Mehmet Üryan Çoban isimli şahsın beyanı şu şekildedir:
“Dün herkes dağıldıktan sonra avukatın bağırma sesi geliyordu o tarafa döndüm polisler etrafını sarmıştı onu tartaklıyorlardı. O şekilde koluna girerek oradan uzaklaştırdılar.”
Halk arasında darp edilme olarak geçen basit yaralama suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 86. maddesinin 1. fıkrasında şu şekilde tanımlanmıştır: “Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Aynı maddenin 3. fıkrasında kasten yaralama suçunun nitelikli halleri sayılmış ve c bendinde suçun kamu görevlisine karşı görevi nedeniyle işlenmesi de bu haller arasında sayılmıştır: “Kasten yaralama suçunun; … kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle … işlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”
1136 sayılı Avukatlık Kanunun 1. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.” Burada belirlenmesi gereken konu; avukatın ne zaman görev yapıyor sayılacağı ve hangi hallerin görevi dolayısıyla suçun mağduru olmasına neden olabileceğidir. Avukatlık, kamu hizmeti olma yanında bir serbest meslek olarak düzenlenmiştir. Avukatlığın serbest meslek olarak düzenlenmesi onun mesai saati kavramının kapsamı içerisinde değerlendirilmesini engellemektedir. Çünkü avukat görevinin gerekliliklerine göre günün her saatinde mesleğini icra edebilecektir. Ayrıca avukat mesleğini sadece bürosunda ya da adliyede değil, işi ile ilgili olarak gittiği her yerde gerçekleştirebilir. Bahsedilen özellikleri itibariyle avukatlık mesleği zamandan ve mekândan bağımsız olarak düşünülmelidir ve caza hükümleri buna göre yorumlanmalıdır. Somut olayda ben müvekkilim hakkında bilgi almak yani kamu görevimi ifa etmek amacıyla Adana Emniyet Müdürlüğüne gittim ve bu sırada hakaretlere maruz kaldım ve darp edildim.
Ayrıca Avukatlık Kanunun 57. Maddesinde avukatlık mesleğinin kamu görevi olduğu ve avukatlara ilişkin suçların kamu görevlisine karşı işlenen suçlar kapsamında değerlendirileceği şu şekilde belirtilmiştir: “Görev Sırasında veya yaptığı görevden dolayı avukata karşı işlenen suçlar hakkında, bu suçların hâkimlere karşı işlenmesine ilişkin hükümler uygulanır.”
Emniyetin önünde uğradığım saldırının üniformalı failleri hakkında suç duyurusunda bulundum Öfkesinin kölesi olan bu şahıslar emniyet teşkilatımızın adını lekeliyor Bu süreçte desteklerini esirgemeyen arkadaşlara da teşekkür ediyorum pic.twitter.com/I9PXdNCAfF
— Av. Adem Tural (@AvAdemTural) 28 Ocak 2019