Operasyonun hemen akabinde başlatılan karalama ve iftira kampanyaları Allah’ın izni ile boşa çıktı ve bazı kesimlerin beklediğinin tam aksi yönde gelişmeler yaşandı. Halkımız bu iftira ve karalamalara itibar etmeyip Furkan vakfı ve Alparslan Kuytul Hocaefendiye sahip çıktı.
Adalete olan güvenin hiç olmadığı kadar sarsıldığı, mahkemelerin sürecinin hukuka göre değil siyasete göre şekil aldığı ve her kesimden insana yapılan zulmün- adaletsizliğin ayyuka çıktığı böyle bir dönemde, yaşanılanların sebebini bir kez daha siz değerli halkımızın takdirine sunuyor ve bu zulmü yapanları Allah’a havale ediyoruz.
ALPARSLAN KUYTUL NİÇİN YARGILANIYOR?
Alparslan Kuytul Hocanın tutuklu yargılanmasının asıl sebebi “İslam Medeniyetini istemesi” ve “Hükümetin bazı politikalarını eleştirmesidir.” Bu durum iddianamenin 18. sayfasında şu şekilde ifade edilmiştir:
“Adana ili dışında 33 ilde temsilciliği bulunan vakfın, demeçlerinde ve yayınlarında EN BÜYÜK AMAÇLARININ İSLAM MEDENİYETİ KURMAK olduğunu belirttikleri, Vakıf adına hareket eden KİŞİLERİN BU AMAÇLARINI “BİZ MEDENİYETİMİZE DÖNÜYORUZ” SLOGANIYLA DİLE GETİRDİKLERİ, HAYIRLI İŞLERDE TOPLUMA ÖNCÜLÜK YAPACAĞINI BELİRTEN VAKFIN ÖNCÜ BİR NESİL YETİŞTİRMEYİ HEDEFLEDİĞİ ve bu amaçlar doğrultusunda Vakıfta Kur’an-ı Kerim okunması, Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Siyer ve Tevhid dersleri başta olmak üzere İslami esaslara dayalı eğitim verdikleri…
Vakfın kurucu üyelerinden olan, vakıfta ve düzenlenen toplantı ve konferanslara konuşmacı olarak katılan, şüpheli Alparslan KUYTUL’un yapmış olduğu bazı konuşmalarında MEVCUT HÜKÜMETİN SİYASİ POLİTİKALARINI ELEŞTİRİCİ MAHİYETTE SÖYLEMLERDE BULUNDUĞU…”
Alparslan Kuytul Hocanın tutuklanmasının gerçek sebebi ‘Tevhidi anlatması ve hükümeti bazı konularda tenkit etmesi’ olduğu halde ‘terör örgütü propagandası yapmak ve suç örgütü kurmak’ gibi asılsız ve delilsiz suçlamalarla iddianame hazırlanmıştır. Bu iddianamenin içeriği tamamen varsayımlara dayandığı gibi birçok delilsiz itham da söz konusudur.
İDDİALAR VE CEVAPLAR
1. 24 yıldır hayırlı hizmetlerle tanınmış olan Alparslan Kuytul Hoca ve Furkan Gönüllüleri, dosyada hiçbir delil olmadığı halde suç örgütü kurmak iddiası ile suçlanmaktadırlar. Furkan Vakfının bir suç örgütü olmadığının ve bir hayır örgütü olduğunun delilleri şu şekildedir:
- Suç örgütlerinin amacı, her ne pahasına olursa olsun suç işleyerek kazanç temin etmektir. Furkan gönüllülerinin amacı ise İslamı anlatmak ve hayırlı hizmetlerde bulunmaktır. Eğer Furkan Vakfı bir suç örgütü olsaydı vakfa operasyon yapıldıktan sonra vakıf faaliyetlerinin durması gerekirdi. Ancak vakıf kapatıldığı halde Furkan gönüllüleri hizmetlerine ara vermeden devam etmektedirler.
- Bir suç örgütünün kurulmuş olması için mensuplarının ortak bir plan etrafında suç işlemek için anlaşmış olması gerekir. Şayet vakıf 1994 yılında suç işlemek amacıyla kurulduysa o tarihten bugüne kadar vakıf kurucu ve yöneticilerinin hepsinin bu dosyada yargılanması gerekirdi. Yok sonradan amacını değiştirip suç örgütü olduğu düşünülüyorsa bunun hangi tarihte gerçekleştiğinin açıklanması gerekir. Böyle bir tarihin olmaması ve yöneticilerden sadece bir kısmının yargılanıyor olması bu yapının bir suç örgütü olmadığını göstermektedir.
- Suç örgütünün varlığı için örgüt üyelerinin geçimini suç işleyerek karşılaması gerekir. Ancak dosyada yargılanan kişilerin büyük bir çoğunluğu asgari ücretle çalışmaktadır. Hangi suç örgütü mensubu, 12 saat boyunca başka birinin emrinde çalışır. Eğer bu yapı suç örgütü olsaydı suç işleyerek para kazandıkları için başka bir yerde çalışmalarına gerek kalmazdı
- Suç örgütlerinin kendi içinde bir yaptırım sistemi vardır. Örgütün kurallarına uymayan, örgüt yöneticilerine itaat etmeyen kişiler cezalandırılır. Furkan Vakfı ise gönüllülük esasına dayalı hizmet yürütür ve kimseye zorla bir şey yaptırmak mümkün değildir. Eğer bu yapı bir suç örgütü ise örgüt amacına aykırı davranan kişiler nasıl cezalandırılıyor? Böyle bir cezalandırmanın olmaması bu yapının bir suç örgütü olmadığını göstermektedir.
- Dosyada yer alan Masak raporunda da görüleceği üzere yargılanan kişilerin hesap hareketlerinde kaynağı açıklanamayan hiçbir artış yoktur.
- Bir suç örgütüne girdikten sonra o örgütten çıkış artık mümkün değildir. Furkan Vakfıyla fikir ayrılığına düşen ya da hizmet etmekten yorulup kenara çekilmek isteyen kişilerin vakıftan kolay bir şekilde ayrılmaları bu vakfın suç örgütü olmadığını gösterir.
- Suç örgütleri faaliyetlerini gizli yürütürler ve açığa çıkmak istemezler. Furkan Vakfı mensupları ise neredeyse bütün faaliyetlerini halka açık bir şekilde yapmaktadır.
- Suç örgütünün mağdur ettiği insanların olması gerekir. Furkan Vakfı 24 yıldır ülkenin birçok yerinde faaliyet göstermekte olup bugüne kadar vakıftan şikayetçi olan tek bir kişi dahi yoktur.
- Bu vakıf gerek Vakıflar Genel Müdürlüğü gerekse istihbarat birimleri tarafından birçok defa denetlenmiş olup bu denetimler sonucunda vakfın suç işlediğine dair tek bir açıklama dahi yoktur.
2. Vakfın kasasından kayıt dışı para çıktığına yönelik iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Şöyle ki
- Vakfın kasasından çıkan paranın makbuzlarının olup olmadığı sorulmadan ‘kayıt dışı para toplanılmış’ denilerek medya yoluyla karalama kampanyası başlatıldı. Hatta dosyada gizlilik kararı olduğu halde ‘vakfın kasasından para fışkırdı’ denilerek toplumda olumsuz bir algı oluşturulmaya çalışıldı.
- Vakfın kasasından çıkan para, resmi makbuz karşılığında kabul edilmiş olup; bu paranın makbuzlarına emniyet tarafından yapılan aramada el konulmuştur. Ancak makbuzlar bulunmuş olmasına rağmen bu paranın makbuzu yokmuş gibi iddianame hazırlandı.
- Vakfın kasasından çıkan paranın bağış yapan kişilerde kalan makbuz örnekleri ilk duruşmada mahkemeye sunulmuş olup buna rağmen Alparslan Kuytul Hoca ve Ali Alagöz halen tutuklu yargılanmaktadır.
- Ayrıca vakfın parasının vakfın kasasından çıkmasından daha doğal bir şey yoktur. Bu para hiç kimsenin evinden veya üzerinden çıkmamıştır.
3.Vakıf tarafından yapılan burs ödemelerinin gerçeği yansıtmadığı iddia edilmektedir. Bu bursların gerçekte ödenip ödenmediğini anlamak için burs alan öğrencilerden herhangi birinin tanık olarak dinlenilmesi yeterli olacaktır.
4. Vakfın birçok kayıt dışı yurdunun olduğu ve bu yurtlar aracılığıyla çok fazla gelir elde ettiği iddia edilmektedir. Vakfa gelip giden öğrencilerin kaldığı evler vakfın yurdu gibi gösterilmektedir. Vakfın kayıt dışı yurdunun olmadığı hem Milli Eğitim Müdürlüğünün raporları ile hem de mahkeme kararları ile tespit edilmiş olup bu rapor ve mahkeme kararları dava dosyasında yer aldığı halde dikkate alınmamaktadır.
5. Vakıf binasında çok fazla demirbaşın olduğu ve demirbaşların vakfın kayıtlarında yer almadığı ve bu şekilde dolandırıcılık yapıldığı iddia edilmektedir. Vakfın kayıtlarında yer almadığı iddia edilen demirbaşlar, vakfın mülkü olmayıp sadece kullanım hakları sözleşme karşılığında vakfa devredilen demirbaşlardır. Ayrıca demirbaşların çok olması dolandırıcılık olduğunu değil insanların fedakârlık yapıp birçok malzemeyi kendi ceplerinden aldığını gösterir.
6. Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için ortada mağdur olan bir kişinin ve edilen bir menfaatin olması gerekir. Ancak dava konusu olayda dolandırıldığını iddia eden bir kişi bile yoktur. Ayrıca yargılanan kişilerden hiçbirinin malvarlıklarında kaynağı belli olmayan bir artış yoktur.
7. Dolandırıcılık suçu işlenmiş olsaydı vakfın giderleri çok fazla gösterilir ve bu şekilde geri kalan paralar zimmete geçirilirdi. Ancak iddianamenin birçok yerinde vakfın giderlerinin düşük gösterildiği söylenmektedir. Mesela vakfın kira bedelinin düşük gösterildiği söylenerek dolandırıcılık yapıldığı söylenmektedir. Eğer dolandırıcılık yapılmak istenseydi vakıf binasının kirası çok yüksek gösterilir ve ödenmeyen kısım zimmete geçirilirdi.
8. Dolandırıcılık yapmak isteyen kişi giderleri çok gösterip arta kalan parayı zimmetine geçirir. İddianamede giderlerin çok gösterildiğine yönelik hiçbir iddia söz konusu değildir. Tam aksine giderlerin az gösterildiği iddia edilmiştir.
9. Vakıfta yer alan görevlendirmelerin hiyerarşik yapı olarak kabul edilerek bu durumdan suç örgütü üretilmeye çalışılmıştır. Bütün sivil toplum kuruluşlarında görevlendirmelerin olması normaldir hatta mecburidir. Önemli olan bu görevlendirmelerin suç işlemek için mi yoksa hayırlı hizmetler yapmak için mi yapıldığıdır. Vakfın 24 yıllık geçmişinde tek bir suçun dahi olmaması bu görevlendirmelerin hizmet için yapıldığının delilidir.
10. Şayet vakıf yöneticileri birilerini dolandırmış olsaydı vakfa yapılan operasyondan sonra bu kişilerin ortaya çıkıp şikâyetçi olması gerekirdi. Ancak 16 aydır tek bir kişi dahi çıkıp da bu vakıf beni şu tarihte dolandırdı diye bir şikâyette bulunmaması ortada bir suçun olmadığını gösterir.
11. VGM’nin teftiş raporunda Alparslan Kuytul Hocanın vakıf yönetiminde yer almadığı için yapılan işlerden sorumlu tutulamayacağına yönelik açıklamasına rağmen Alparslan Kuytul Hoca tutuklu yargılanmaktadır.
12. Suç örgütü ve dolandırıcı olan bir vakıf, onlarca sosyal ve kültürel faaliyet yapar mı? Suç örgütü konferans, kermes, miting, basın açıklaması yapar mı? Suç örgütü ortaokul, lise talebelerinin okul derslerine yardım eder mi? Suç örgütü fakirlerle ilgilenir mi? Suç örgütü Tefsir, Hadis, Kur’an, Siyer dersleri yapar mı? Furkan vakfının yaptığı bu faaliyetler vakfın suç örgütü olmadığının delillerindendir.
Sonuç olarak iddianame tamamen varsayımlar ve delilsiz iddialar üzerine kurulu olmasına rağmen Alparslan Kuytul Hoca ve Ali Alagöz haksız bir şekilde tutuklu yargılanmaktadır. Tutukluluk sürecini uzatmak için yapılması gereken işlemler yapılmıyor. Bu soruşturma 2016 yılında başlatılmış olup 3 yıl boyunca neredeyse bütün delillerin toplanmış olması gerekir. Ayrıca 16 aylık tutukluluk sürecinde yapılması gereken birçok şey yapılmamıştır. Tutukluluk süresi uzatılarak yargısız infaz yapılmaktadır. Bunlara örnek vermek gerekirse;
- Kimlikleri mahkeme tarafından bilinen gizli tanıklar 16 ay boyunca dinlenmedi
- Emniyetin el koyduğu makbuzlar incelenmediği gibi avukatların mahkemeye sunduğu makbuz fotokopileri de incelenmedi
- Burs verilen öğrenciler çağrılıp dinlenmedi
- Yurt olduğu iddia edilen yerlere dair rapor ve kararlar dikkate alınmadı
Bir mahkeme Alparslan Kuytul Hoca hakkında tahliye kararı verirken diğer mahkeme tam aksi gerekçelerle tutuklama kararı vermiştir. Bir mahkemenin savcılık makamının tutuklamaya ilişkin mütalaasına karşın diğer mahkemenin savcılık makamı tahliyeye ilişkin mütalaa vermiştir. Mahkeme heyetleri ve savcılık makamları arasındaki bu çelişkiye rağmen Alparslan Kuytul Hoca hakkında matbu gerekçelerle tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.