Anayasa hukukçuları: Erdoğan yeniden aday olamaz!

TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı, Erdoğan’ın aday olabileceğini düşünüyor. Hukukçular ise aksi görüşte. Anayasa hukuku profesörleri, Erdoğan’ın adaylığı tartışmasına ilişkin görüşlerini DW Türkçe’yle paylaştı. Anayasa’nın 101’inci maddesinde “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” deniyor. Bu maddeden hareketle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimler için 14 Mayıs’ı işaret etmesi sonrası üçüncü kez aday olup olamayacağı … Anayasa hukukçuları: Erdoğan yeniden aday olamaz! Devamı »

Eklenme Tarihi: 19 Oca 2023
9 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 19 Oca 2023
Anayasa hukukçuları: Erdoğan yeniden aday olamaz!

TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı, Erdoğan’ın aday olabileceğini düşünüyor. Hukukçular ise aksi görüşte. Anayasa hukuku profesörleri, Erdoğan’ın adaylığı tartışmasına ilişkin görüşlerini DW Türkçe’yle paylaştı.

Anayasa’nın 101’inci maddesinde “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” deniyor.

Bu maddeden hareketle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimler için 14 Mayıs’ı işaret etmesi sonrası üçüncü kez aday olup olamayacağı tartışmalarını yeniden başladı. Ancak TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak 2018’de seçildiğini ve bu yılki seçimin ise ikinci olacağını belirterek Erdoğan’ın tekrar aday olabileceğini öne sürüyor. DW Türkçe’nin konuştuğu anayasaya hukukçuları ise Erdoğan’ın ikinci kez aday olması için TBMM’nin erken seçim kararı alması gerektiğini, “Aksi durumda aday olamaz” yorumunu yapıyor.

Türkiye 2023 yılında adım adım Cumhurbaşkanı ve TBMM seçimlerine giderken DW Türkçe, Cumhurbaşkanı Erdoğan özelinde yaşanan adaylık tartışmasına mercek tuttu.

2007’de iki defa seçilme sınırı getirildi Anayasa’ya göre 2007 yılına kadar Cumhurbaşkanı seçimi doğrudan TBMM tarafından yapılıyordu. Yedi yıllığına, bir defalığına seçilen ve tarafsız bir konumda olan Cumhurbaşkanı ikinci defa aday olamıyordu. Ancak 2007’de Abdullah Gül’ün adaylığı sürecinde yaşanan 367 krizi üzerine anayasa değişikliği yapılarak cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi uygulamasına gidildi. Görev süresi beş yıla indirilen cumhurbaşkanına iki defa seçilme hakkı getirildi.

TBMM tarafından yedi yıllığına Cumhurbaşkanı seçilen son isim olan Abdullah Gül’ün görev süresi 2014’te doldu. Parlamenter sistemin uygulandığı bu dönemde Erdoğan, 2014 yılında halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı oldu.

Erdoğan’ın görev süresinin dolmasına iki yıl kalmışken 16 Nisan 2017’de yapılan anayasa değişikliği referandumunda Başbakanlık kaldırılarak yerine Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi getirildi. Anayasa değişikliği kapsamında cumhurbaşkanının yetkileri artırıldı, cumhurbaşkanı seçimi şartları ise değişmedi. Anayasanın 101’inci maddesinde bu durum “Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” şeklinde yer aldı.

Anayasanın 116’ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında ise “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir” düzenlemesi getirildi. Bunun için TBMM’nin üye tam sayısının beşte üç çoğunluğuyla, yani 360 milletvekilinin seçimlerin yenilenmesine karar vermesi gerekiyor.

2018’de ikinci kez Cumhurbaşkanı seçildi 2014’te beş yıllığına seçilen Erdoğan’ın görev süresi normal şartlarda 2019’da doluyordu. Ancak iktidar, 16 Nisan 2017 referandumunda kabul edilen anayasa değişikliklerini hayata geçirme gerekçesiyle seçimleri bir yıl öne çekti. Erdoğan, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimlerde halk tarafından ikinci kez Cumhurbaşkanı seçildi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi fiilen başlamış oldu.

Muhalefet ise şimdi Erdoğan’ın 2014 ve 2018 yıllarında iki defa Cumhurbaşkanı seçildiğini belirterek 2023’te üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olamayacağı görüşünü savunuyor. Başta TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve iktidar sözcüleri ise buna karşı çıkıyor.

Şentop, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2014’te cumhurbaşkanı seçildiğini, buna imkan veren Anayasa’nın 101’inci maddesinin Nisan 2018’de yürürlükten kalktığını belirterek Erdoğan’ın yürürlükten kalkan maddeye göre bir kez seçildiğini savundu. Şentop, “Nisan 2018’de yeni bir madde yürürlüğe geldi. O madde ‘İki kez seçilebilir’ diyor. O maddeye göre bir kez seçildi. İki defa seçilmeyi yeniden yürürlüğe koymuş. Bu hükmün yenilenmesi bütün vatandaşlara olduğu gibi Sayın Cumhurbaşkanı’na da tekrar aday olma ve seçilme hakkını iki kez tanımıştır” değerlendirmesini yaptı.

Korkut Kanadoğlu: Adaylığı için tek koşul Meclis’in seçimleri yenilemesidir Peki konunun uzmanı olan anayasa hukukçuları Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmasına nasıl bakıyor?

İstanbul Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı, Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu, Anayasa’nın 101’inci maddesine göre bir kimsenin kural olarak en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebildiğini anımsattı. Bu kuralın tek istisnasının TBMM tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi olduğunu belirten Kanadoğlu, şöyle devam etti:

“Zira iki kez Cumhurbaşkanı seçilen bir kişinin tekrar Cumhurbaşkanı adayı olabilmesi ancak Anayasa’nın 116. maddesi uyarınca TBMM’nin en az 3/5 çoğunlukla seçimleri yenilemesine bağlıdır. İkinci döneminde olan bir Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde ise tekrar aday olamayacağı açıktır.”

Bazı hukukçu ve siyasetçilerin 2017 Anayasa değişikliğiyle parlamenter rejimden başka bir siyasal rejime geçilmesi sebebiyle Cumhurbaşkanının görev döneminin hesaplanmasında 2018 seçimlerini baz almalarını “hatalı” olarak gören Kanadoğlu, buna ilişkin değerlendirmesini şöyle yaptı:

“2017 Anayasa değişikliklerinde ‘parlamenter rejimin Cumhurbaşkanı’ veya ‘başkanlık rejiminin Cumhurbaşkanı’ şeklinde ikili bir ayrıma gidilmediği gibi mevcut cumhurbaşkanını ayrı tutacak geçici bir maddeye de yer verilmemiştir. Gerek seçilme nitelikleri gerek görev süresi ve gerekse seçilme şekline ilişkin herhangi bir değişiklik yapılmayan Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin artırılması ya da azaltılması yoluyla görev süresi sınırının aşılabileceği iddiası Anayasa’ya karşı hiledir ve demokratik hukuk devleti ilkesini ihlal eder.”

Kanadoğlu, cumhurbaşkanı adaylık başvurularına ilişkin kesin kararı verecek olan YSK’nın, 2018 Cumhurbaşkanı seçimi sonucuna ilişkin ilk kararında Erdoğan’ı 13’üncü Cumhurbaşkanı olarak nitelendirdiğine, ancak 954 No’lu Kararı ile ilgili bu karardan “13’üncü” ibaresinin kaldırılmasına ve tutanağın buna göre düzenlenmesine karar verdiğine işaret etti. Üstelik YSK’nın bu değişikliğin gerekçesini ortaya koymaktan da kaçındığını belirten Kanadoğlu, “Bu değişiklik, YSK’nın mevcut cumhurbaşkanının aday olup olamayacağına ilişkin vereceği karara dönük bir ipucu olarak görülebilir” görüşünü dile getirdi.

Kanadoğlu, benzer bir durumun Cumhurbaşkanlığı internet sitesinin “Cumhurbaşkanlarımız” listesinde Erdoğan isminin bulunmaması ve biyografisinde kendisinden “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin ilk Cumhurbaşkanı” olarak bahsedilmesinde de yaşandığını belirterek “Bu tür değerlendirmeler Anayasa’nın yukarıda belirtilen açık hükümlerine aykırılık teşkil eder. Sonuç itibarıyla mevcut Cumhurbaşkanının yeniden aday olabilmesinin tek koşulu Meclis’in seçimleri yenileme kararı almasıdır” dedi.

Şule Özsoy Boyunsuz: İki dönem sınırı iktidarın kişiselleştirilmesine karşı düşünüldü Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz da cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine yönelik 5678 sayılı ve 31 Mayıs 2007 tarihli Anayasa Değişikliği Hakkındaki Kanun ile “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralının Anayasa’nın 101’inci maddesine eklendiğini anlattı.

6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun da 19 Ocak 2012 tarihinde düzenlemeyi aynen tekrarladığını anımsatan Boyunsuz, şöyle konuştu:

“6771 sayılı 2017 tarihli Anayasa Değişikliği Hakkındaki Kanunun ile cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmek amacıyla birçok madde yeniden düzenlense de 101.maddedeki görev süresi ve dönem sınırına ilişkin hüküm aynen bırakılmıştır. Nitekim hüküm 2017 değişiklikleri ile gelmediği için, doğal olarak 6771 sayılı Kanun’un gerekçesinde de bu kurala ilişkin bir açıklamaya rastlanılmamaktadır. Demek ki bu düzenleme Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne özgü değildir. Özet olarak dönem süresi sınırının 2017 itibarıyla başlayacağına ilişkin savlar hukuken geçerli sayılamaz. Zira, kural 2017 de değil 2007’de getirilmiştir.”

2017 değişiklikleri sırasında mevcut cumhurbaşkanının bir önceki döneminin sayılmayacağına ilişkin bir geçiş düzenlemesinin yapılmadığını belirten anayasa hukukçusu Boyunsuz, “Yani Anayasa’da, daha önce görev yapan Cumhurbaşkanları için dönem sınırının hangi tarihten başlanılarak hesaplanılacağına ilişkin özel, geçici bir düzenleme bulunmamaktadır. Bahsedilen kurala ilişkin istisna ancak bir geçici geçiş düzenlemesiyle getirilebilirdi. Bu yok olduğuna göre, geçmiş cumhurbaşkanları da dâhil tüm vatandaşlar aday gösterildikleri tarihte yapılacak bir hesaplamayla mevcut hükme tabidirler” dedi.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde görev süresi sınırının iki dönem olduğunu belirten Boyunsuz, “daha önceki hükümet sistemlerinde yapılan görevler sayılmamalıdır” iddiasına ise şu yanıtı verdi:

“Görev süresi ve yetkilerin birlikte yenilendiği mantığına dayanan bu argümanı destekleyecek açık bir hüküm mevcut değildir. Hiç kimse kendi akademik düşüncesini anayasanın açık hükmünün üstüne koyamaz. Hukuk normları okunduklarında taşıdıkları açık anlam görmezden gelinerek yorumlanmaz. Ancak bir anlam belirsizliği halinde normun amacı dikkate alınarak lafzının anlamlandırılması yoluna gidilebilir.”

“Kaldı ki; dönem süresi sınırı, halk tarafından seçilmiş olmanın verebileceği kuvvetli etkiye, iktidarın kişiselleşmesi tehlikesine karşı düşünülmüştür” diyen Boyunsuz, bu sebeple de dönem süresi sınırının cumhurbaşkanını halkın seçeceği düzenlemesiyle geldiğini kaydetti. Boyunsuz, şunları kaydetti:

“Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği ancak yetkilerinin çok değiştiği birçok hükümet sisteminde benzer dönem sınırları mevcuttur. Başkanlık, yarı başkanlık hatta cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği parlamenter sistemlerde görev süresini sınırlamak, iktidarın kişiselleşmesine karşı oldukça yaygın olarak kullanılan bir formüldür. Bir hükümet sisteminde gerekli olup öbüründe gerekli olmayan bir düzenleme olarak görülemez. İki dönem kuralının tek istisnası ise AY 116/3.md ile getirilmiştir. Kendi iradesi dışında seçimler yenilenirse ve cumhurbaşkanı da ikinci dönemindeyse bir defa daha seçimlere katılabilir.”

Boyunsuz, Anayasa Mahkemesi’nin 2012 tarihli kararıyla herhangi geçiş hükmü konulmadığı takdirde iki dönem kuralının eski ve yeni cumhurbaşkanları için hem bir hak hem de bir görev sınırı olduğunu şüphe götürmeyecek şekilde tespit ettiğini kaydetti.

Necmi Yüzbaşıoğlu: Cumhurbaşkanının meşruluğu için aday olmamalı Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve anayasa hukukçusu Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu da Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda iki yorumun öne çıktığını kaydetti. Anayasanın 101’inci maddesinin tek başına esas alınması durumunda Erdoğan’ın yeniden aday olamayacağını belirten Yüzbaşıoğlu, “Buna lafzi/sözel yorumdur. Bir kimse dediğine göre, önceden Cumhurbaşkanı olanlar da bu kurala tabidir. Anayasa değişikliği yapıldığı sırada görevdeki Cumhurbaşkanı için uyum hükmü konulması gerekirdi. Zaten anayasa koyucu, anayasaya geçici hüküm de koymamış. Bu maddeyi okursanız çok açık” dedi.

İkinci yorumun ise statü hukuku olduğuna işaret eden Yüzbaşıoğlu, buna göre Erdoğan’ın yeniden aday olabileceği görüşünün savunulduğunu belirtti. 2007’deki anayasa değişikliğinde Cumhurbaşkanına ilişkin yemin hariç bütün maddelerinin değiştirildiğini belirten Yüzbaşıoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Eskiden tarafsız Cumhurbaşkanı statüsü vardı. Yetkisiz, sorumsuz, hakem sıfatında bir Cumhurbaşkanı görev yapıyordu. 2007’deki değişiklikle birlikte yeni bir statü geldi. Dolayısıyla nereden baktığımıza bağlı. Bunu yeni bir sistem olarak kabul edersek, 5+5’tir görev süresi. Parlamenter sisteminin tarafsız cumhurbaşkanı sıfatıyla, halkın seçtiği Cumhurbaşkanı statüsü farklı. 2007’yi yeni statüyü kabul edebilir.”

“Cumhurbaşkanı tekrar aday olabilir” denildiğinde bu konuda bir tartışma yaşanacağını anımsatan Yüzbaşoğlu, “Bu da Cumhurbaşkanının meşruluğu açısından tartışma yaratacaktır. Tekrar seçilebilir çok rahat söylenebilecek bir yorum değildir. Anayasaya aykırılık söyleminin doğruluk payı var. Böyle bir tartışma kabul edilebilir değil Cumhurbaşkanının meşruluğu açısından. Cumhurbaşkanının durumunu en ufak tartışmaya açmaması gerekir. Bu nedenle Cumhurbaşkanının yeniden aday olmaması gerekir” değerlendirmesini yaptı.

Yüzbaşıoğlu, “statü hukuku” açısından konuya bakıldığında ise Anayasa Mahkemesi’nin 2012 tarihli bir kararını örnek gösterdi.

AYM’nin Gül dönemindeki görev sınırı kararı Yüzbaşıoğlu’nun işaret ettiği karara göre Abdullah Gül, 2007’de yürürlükte olan anayasaya göre bir defalığına yedi yıllığına Cumhurbaşkanı seçildi. Ancak kısa süre sonra anayasa değişikliği yapılarak cumhurbaşkanının halkın seçmesi ve görev süresinin beş yıla düşürülerek iki defa seçilmesinin önü açıldı. Ancak o dönem TBMM’de kabul edilen Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu’nun geçici 1’inci maddesiyle “11’inci Cumhurbaşkanı’nın görev süresi yedi yıldır. 31 Mayıs 2007 tarihli ve 5678 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce seçilen Cumhurbaşkanları, iki defa seçilememeleri kuralı dâhil Anayasa’nın değişiklik öncesi hükümlerine tabidir” hükmü getirildi. Böylece Abdullah Gül’ün ikinci kez adaylığının önü kapatılmak istendi. Anayasa Mahkemesi, açılan iptal davasında Gül’e ikinci kez seçilme yasağı getiren kuralı iptal etti. Mahkeme, Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin 5 yıla düşürülmesine karşın Gül’ün görev süresinin de eski düzenlemeye göre yedi yıl olduğunu kabul ederek “11’inci Cumhurbaşkanı’nın görev süresi yedi yıldır” hükmünün iptal talebini reddetti.

Yüzbaşıoğlu, AYM’nin Abdullah Gül dönemindeki kararında tekrar seçilme konusunda yedi yıl “statü hukuku”nun uyguladığını kaydederek “Böylece Abdullah Gül’ün önünü açan bir karar verdi” dedi. Yüzbaşıoğlu, “Statü yorumu, kamu hukuku statü hukukudur. Bir güvencedir. Ama yani bir kimse dediğine göre, anayasanın hükmüne bakarım, önceden de seçileni geçici hükümle bunu ayrı tutmadığına göre iki kez seçilemez kuralına tabidir. Aday olamaz diyebilir. İki ihtimal de var. Ancak böyle bir tartışmanın içinde Cumhurbaşkanının aday olmaması gerekir” değerlendirmesini yaptı. Yüzbaşıoğlu, iki dönem sınırlamasının bir amacı olduğunu, uzun süren iktidarların kirlendiğini, kibirlendiğini, yozlaştığını ve mental zehirlenme yaşadığının bilimsel çalışmalarla ispatlandığını vurguladı.