8 Temmuz'da çıkarılan KHK ile Ankara Furkan Derneğinin kapatılması hakkında bugün gerçekleştirilecek olan basın açıklamasının, gerekli tüm izinler alındığı halde son anda valilik kararıyla hiçbir haklı gerekçe gösterilmeksizin iptal edildiği öğrenildi.
Valiliğin daha önce aşağıdaki belge ile izin verdiği bilgisine ulaşıldı;
Ankara Furkan İlim ve Hizmet Derneğinin bugün gerçekleştireceği basın açıklamasının son anda iptali üzerine dernek yetkilileri tarafından yayınlanan yazıyı sizlerle paylaşıyoruz;
Dernek Başkanımız Bülent Taş tarafından Ankara Valiliğine; 24.07.2018 tarihinde yapılan başvuruya ertesi gün 25.07.2018 tarihinde gelen cevapta Ulus/Heykel’in oradaki meydanda yapmak istediğimiz basın açıklamasına izin verildiği tarafımıza sözlü ve yazılı olarak bildirildi. Ancak 27.07.2018 (bugün) düzenleyeceğimiz basın açıklamasına saatler kala saat 12.00 civarında emniyetten gelen telefonla basın açıklamamızın iptal edildiğini öğrenmiş bulunmaktayız. Gerçekleştiremediğimiz basın açıklamasının metnini sizlerle paylaşıyoruz. 08.07.2018 Tarihinde çıkan 701 sayılı KHK ile kapatılan ANKARA İLİM VE HİZMET DERNEĞİ’NDEN BASIN AÇIKLAMASI Bugün burada bir acının, bir mağduriyetin beyanı için toplandık. Bugün burada bir haksızlığı engelleyebilmek uğruna ses vermek için toplandık. Bugün burada hak uğruna kenetlenenlerden olmak için toplandık. Kıymetli Halkımız ve Basın Mensupları! 8 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanan 701 sayılı KHK hükmünce Ankara merkezli hizmet veren Furkan İlim ve Hizmet Derneği kapatıldı. Peki neden? KHK’ da iddia edilen “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum ve gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu tespit edildiği” gerekçesi derneğimizin kapatılma sebebi olarak sunulmuş ve derneğimizin her türlü mal varlığının hazineye bedelsiz devredilmiş sayılacağı beyan edilmiştir. Furkan İlim ve Hizmet Derneği camiası olarak, bu asılsız ve hiçbir dayanağı olmayan iddiayı kabul edemediğimizi bildiriyor, bize savunma hakkı dahi verilmeden alınmış bu kararı şiddetle kınadığımızı buradan ilân ediyoruz. 701 sayılı KHK ile kapatılıp mal varlığına hazine tarafından el konulan derneğimiz hakkındaki bu beklenmedik karar yaşadığımız ilk haksızlık değil! 2008 yılından itibaren Ankara merkez ve civar şehirlerinde faaliyetler gösteren ve hakkında ne adli ne idari hiçbir suç isnadı bulunmamakla beraber tüm faaliyetlerinde daima toplumun maslahatı için gayret göstermiş kurumumuz 3 Şubat 2018 tarihinde hiçbir haklı gerekçe gösterilmeksizin üç ay süreyle mühürlenmiş, bu sürenin bitiminde ayrı bir hukuksuzlukla süre sözlü olarak üç ay daha uzatılmış ve son KHK ile tamamen kapatılmıştır. Bu süreç ile beraber toplumumuza sunduğu hayırlı hizmetlerin tamamı sekteye uğratılmıştır. Fakat tüm bu yaşananların daha evvelinde Furkan Vakfı'na, Alparslan Kuytul Hocaefendi ve arkadaşlarına yönelik düzenlenen ve toplumun duyarlı kesimlerinin vicdanında büyük bir yaraya dönüşen skandal operasyon vuku bulmuş ve bunu takiben de iltisaklı olduğu gerekçe gösterilerek 3 Şubat tarihinde derneğimiz mühürlenmiştir. Düzenlenen bu basın toplantısı vesilesiyle bu toplumun önemli bir değeri, görüşleri ve fikirleri toplumda geniş bir kitle tarafından beğeniyle takip edilen değerli üstadımız Muhterem Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye yönelik yapılan tüm haksızlıkları da şiddetle kınıyoruz. Bir terör örgütü ya da teröriste uygulanan prosedürlerle gözaltına alınması, adaletsiz yargılama süreci, haksız yere -sırf eziyet olsun diye- aylardır tecrit halinde ve pek çok kısıtlamalarla devam eden haksız ve tamamen hukuksuz olan tutukluluk sürecine elbette duyarsız ve tepkisiz kalmayacağız. Dernek yönetimi ve camiası olarak ülkemiz adına büyük bir değer olan Alparslan Kuytul Hocamıza ve Furkan Vakfı camiasına yapılan bu haksızlıkları asla kabul etmiyor, hocamızın ve kardeşlerimizin daima destekçisi olarak yanlarında olduğumuzu da ilan ediyoruz. Adalet mekanizmasının onulmaz yaralar aldığı şu günlerde yaşanan tüm bu hukuksuz uygulamaları halkımızın vicdanına sunuyor ve yetkililere en tabii hakkımız olarak soruyoruz: 1)Furkan İlim ve Hizmet Derneği’nin hangi terör örgütü ile irtibat veya iltisakı tespit edildi? 2) Devletin milli güvenliğine karşı nasıl bir faaliyet içerisinde bulundu? 3) Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti ise biz hukuksuz olarak gördüğümüz bu kararı hangi kurum ve kuruluşa taşıyarak hakkımızı arayabileceğiz? 4) Son bir kaç yıldır gerçekleştirmek istediğimiz birçok konferans etkinliğimiz “Bizim güvenliğimize yönelik tehdit ve istihbaratlar bulunduğu” gerekçesi ile iptal edilip yetkililer tarafından hassasiyetle güvenliği korunan bir konumda iken, şimdi nasıl oldu da biz, “güvenliği tehdit eden” bir kurum olarak nitelendirildik? Bilmek istiyoruz o günden bugüne ne değişti acaba? 5) Tam da ülkemizdeki tüm cemaatlerin ve diğer İslami faaliyet yapan kurum ve kuruluşların tamamına yönelik kapatma, sindirme ve bastırma operasyonları yapılacağının konuşulup tartışıldığı şu günlerde Furkan Vakfı ve Furkan Derneklerine yapılanlar, bazı odaklarca dillendirilen bir operasyonun başlangıcı mıdır? Tüm bu hukuksuzluklar ve hiçbir dayanağı olmayan ithamlar ileriki günlerde diğer Cemaat ve STK’lara karşı da yöneltilerek bazılarının “cemaatleri bitirme projesi” olarak adlandırdığı teorilerin pratiğe dökülüp icra edildiğini de görecek miyiz? 6) Toplumun hayrı için çalışan hatta varını- yoğunu bu uğurda sarf eden Furkan Derneği ve benzeri kurumların böyle yıpratıcı ve tamamen kurgulanmış bahanelerle kapatılması halkımız için büyük bir kayıp, dernek mensupları için maruz kalınan büyük bir haksızlık ve hatta iftira, yetkililerimiz için de müdahale edip düzeltilmesi gereken büyük bir vebal ve sorumluluk değil midir? Lütfen yetkililer bu sorulara cevap versinler! Son günlerde cemaat kavramıyla alakası olmayıp İslami faaliyet ve hizmetlerden fersah fersah uzak bazı yapılar vitrine konulup tartışılarak cemaatlerin ve İslami faaliyetlerde bulunan STK’ların yıpratılmasına yönelik yapılan algı operasyonlarını da hayret ve esefle takip ediyor ve açıkçası ülkemizin ve ümmetin geleceği için endişe ve kaygı duyuyoruz. Çünkü cemaat ve tarikatlar Kurtuluş Savaşı'mızın taşeronu, özgürlüğümüzün mimarı ve memleketin mayasıdır. Halka Kur'an ve Sünnet’ in sahih şuurunu veren, toplumda ahlak ve maneviyatı yükselterek bir kalkan gibi bağnazlığı, tüm suçları ve terörü engelleyerek faaliyet gösteren hayır kurumlarının aynı zamanda toplumun emniyet sibobu olduğu unutulmamalıdır. Aksi takdirde hayrın engellenmesi suretiyle şerrin ve her türlü çirkefliğin artacağı, toplumumuzun zarar göreceği aşikârdır. Yetkililer bu yanlış gidişatı görüp engel olma bilinci ve sorumluluğunu yerine getirmelidirler. Ayrıca medyada hakkımızda yapılan tamamen asılsız, yalan ve çarpıtma haberleri, atılan iftiralardaki tutarsızlığı kamuoyunun vicdanına sunuyor, üzerimizde karalama ve algı operasyonları yapan kişi ve kurumları da şiddetle kınıyoruz. Şu anda merdiven altı çalışmalar yapıyormuş kisvesi giydirilen derneğimiz Furkan İlim ve Hizmet Derneği, asla gizli saklı ya da meçhul faaliyetlerde bulunmamış, bilakis 10 yıldır Ankara'da Sıhhiye Cihan Sokak'ta, yani Ankara'nın kalbinde İlim ve Hizmet faaliyetlerini yürütmüş ve halkımızın da destek ve teveccühü ile karşılık görmüştür. Atatürk Spor Sarayı, Selim Sırrı Tarcan Kapalı Spor Salonu gibi büyük salonlarda binlerce kişinin katıldığı geniş çaplı konferans ve etkinlikler düzenlemiş ve bu etkinliklerin tamamını Ankara emniyeti ve salon müdürlerinin dahi takdir ettikleri ortam ve şartlarda gerçekleştirmiştir. Halkımızın Kur'an ve Sünnet ışığında bilinç ve fikriyata sahip olması gayesi ile bu sayılanlara benzer daha birçok ilmi kültürel, sosyal ve yardımlaşma faaliyetleri ile adına yakışan bir “İlim ve Hizmet Derneği” olmayı başarmış ailelere ve topluma Kur’ani şuur ve huzur enjekte etmiştir. İslam'a asla hizipçi, mezhepçi ya da grupçu bir anlayışla bakmamış ve her meseleye Kur'an ve Sünnet’ in öğrettiği kuşatıcı ümmetçi bir bilinçle yaklaşmıştır. Gerek ülkemizdeki, gerek dünyadaki terör ve terörist eylemlerin daima karşısında olmuş ve her fırsatta bunu açıkça da ortaya koymuş terörü lanetlerken, kardeşliği ve birliği daima yüceltmiştir. Bunun aksini söyleyip de ispat edebilecek tek bir kişi dahi olamaz. Böyleyken, kurulduğu günden itibaren hayrı kendine misyon bilerek devam eden bu kurumun adını terör ya da güvenlik sorunlarıyla anmak asla kabul edilebilir bir şey değildir. Bir kez daha vurgulamak isteriz ki; toplumun ıslahı, huzuru ve öncü bir neslin hazırlanması için faaliyet gösteren ve tertemiz bir geçmişe sahip olan bu kurumun hiçbir terör ya da suç örgütü ile bağlantısı olmamıştır. Derneğimizin mensubu olan kimseler herhangi bir suç yahut terör örgütü ile uzaktan yakından alakalı ve irtibatlı olmamış hiçbir zaman terör propagandası yapmamışlardır. Asla memleket düşmanı olmamış hiçbir zaman devletin polisi ve askeri ile karşı karşıya gelmek istememiş ve de gelmemişlerdir. Zulme maruz kaldıklarında bile asla taşkınlık yapmamış fakat hakkı olana ulaşmak için yine meşru çerçeveler dâhilinde mücadele ve gayret göstermiştir. Bu derneklere mensup kimseler sadece Allah rızası ve toplumun maslahatı için çalışan güzide insanlardır. Binlerce kişinin ilim ve hizmet faaliyetlerinden istifade ettiği derneğimizin kapatılması bizleri derinden üzmüş, toplumun ihyası için yıllarca çalışmış ve halkımızın teveccühüne mazhar olmuş bu mekânın kapatılmasına bir anlam verilememiştir. Son günlerde çokça konuşulan, vakıf dernek ve grupların denetlenebilir olması konusunda ise şunu belirtmek isteriz ki; biz şimdiye hiçbir zaman resmiyetin ve denetimin dışına çıkmadık. Hatta özellikle her işimizi resmi prosedürlere uymak suretiyle gerçekleştirmeye resmi olarak izin verilmediği durumlarda ise yine meşru yollarla mücadelemize devam etme gayretinde olduk. Denetimden kasıt gerçekten suç örgütü olup olmama durumu ya da çeşitli yollarla dini duyguların istismar edilip edilmediği ise olabilecek böylesi sorunlara karşılık devlet elbette tedbir almalı ve gerekli denetimi yapmalıdır. Bütün programlarını izinli ve hatta canlı yayından yapan, söylediğini herkesin duyacağı şekilde söyleyen ve asla gizli saklı faaliyeti olmayan, faaliyetlerinde şahsi menfaatleri değil sadece halkın maslahatını hedefleyen kurumlarımız Türkiye’de şeffaflık bakımından belki de birinci sıradadır. Bu manada denetim olmalı ve hiç kimse ne maksatla olursa olsun halkımızın ve memleketimizin zararına bir girişimde bulunamamalıdır. Denetimden maksat görünür haliyle böyle iken arka planda bunun ötesinde; dini güncelleme adı altında değiştirme, dini hükümleri anlatma ve yaşama özgürlüğünü kısıtlama ve dine Kur’an ve Sünnete aykırı bir çehre kazandırma gibi amaçlara hizmet edecekse bu sadece bizim değil tüm Müslümanların kırmızıçizgisidir ve kabul edilemez. Bu ülkede dini özgürce anlatma ve yaşama hakkı her Müslümanın en tabii hakkıdır ve öyle kalmalıdır. Furkan İlim ve Hizmet Derneği’nin kapatılması yalnızca dernek mensuplarını etkileyen bir karar değildir. Bu kararla maalesef yıllardır yapılan bazı hayırların da halkımıza ulaşması engellenmiş, yapılan eğitim faaliyetlerinden istifade eden halkımız, derneğimizden yardım alan ihtiyaç sahibi aile ve öğrenciler de mağdur duruma düşürülmüştür. Dolayısıyla şunu açıkça söylemek isteriz ki; hayır sahipleri ve ihtiyaç sahipleri arasında bir köprü vazifesi yapan Furkan Derneği'nin kapatılması bu köprüye vurulan bir darbe olmuştur. Haramlar ve gayr-i İslami hayat tarzının içinde ruhi bunalıma düşen niceleri için bir Şifa Polikliniği gibi işlev görerek toplumun manevi yaralarını saran derneğimizin kapatılması bu şifahaneye vurulan bir darbe olmuştur. Bu kararı verenler kendi halkının maddi ve manevi yaralarını saran böyle hayırlı bir kuruma kilit vurmuş oldular. Bizler Şubat ayının başında derneğimizin mühürlenmesi ile başlayan sürecin sona ermesini ve bu hatalı karardan dönülmesini beklerken 701 sayılı son KHK ile derneğimizin kapatılmasına hükmedilmiş ve durum daha da vahim bir hal almıştır. Mevcut şartlar ve durumlar bu haksız ithamlara karşı hukuki yolların pek çoğunu kapatmış olsa da yapılabilecek her türlü meşru yolu kullanarak derneklerimizin yeniden açılması için elimizden geleni yapacağımızı ve kısıtlı imkânlarla da olsa gücümüz yettiğince hayır faaliyetlerimize devam edeceğimizi, hak bildiğimiz yolumuzdan asla dönmeyeceğimizi kamuoyuna bildiririz. Haksız ve hukuksuz uygulamaların bitip, gerçeklerin gün yüzüne çıktığı günlere en kısa zamanda ulaşmak duasıyla… Esselamu Aleykum