Arakan'da acı ve zulüm hâlâ aynı

Myanmar’daki zulümden kaçıp Bangladeş’e sığınan Arakanlı Müslümanların sayısı ilk günlere göre oldukça azaldı ancak gelenlerin anlattıkları, acıların ve zulmün hâlâ aynı olduğunu gösteriyor.

Eklenme Tarihi: 03 Ara 2017
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Arakan'da acı ve zulüm hâlâ aynı

Yanlarına bir torba dahi alamadan kaçan Arakanlı Müslümanların her birinin aktardıkları dinleyenleri dehşet içinde bırakıyor. Gelenler arasında çocuğunu ormanda dünyaya getiren de, bir ay aç susuz yürüyüp muz ağacının meyvesi olmadığı için ağacın kendisini yiyenler de bulunuyor. Çoğu kadın ve çocuklardan oluşan Arakanlı Müslümanlar Bangladeş topraklarına vardıktan sonra nereye gideceklerini bilemeden yol kenarlarında çaresizce yardım bekliyor.

Myanmar’daki saldırılardan kaçarak Bangladeş’e gelen Arakanlı Müslümanların sayısı azaldı ancak çilesi ve acısı değişmedi. Canlarını kurtarmak için hala gelmeye devam eden az sayıdaki Arakanlı Müslüman’ın neredeyse tamamı kadın ve çocuklardan oluşuyor. Anlattıkları ve ortadaki manzara ise yürekleri dağlıyor.

Ağustostan bu yana Myanmar’da ordu ve fanatik Budistlerin saldırılarından kaçanların sayısı 620 bini geçti. İlk zamanlarda her gün binlerce kişi zor şartlarda sınırı geçip Bangladeş’e sığınıyordu. Şimdi bu sayı oldukça azalmış görünüyor. Yerel halkın ve yetkililerin söylediklerine göre, son birkaç haftadır gelenlerin sayısı artık “günde onlarca kişi” olarak ifade ediliyor.

Gelenlerin çoğunu ise kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Nadiren yaşlı erkeklere rastlamak da mümkün. Gelenlerin anlattıklarına göre, erkeklerin görülmemesinin nedeni Arakanlı Müslüman toplumun erkeklerinin neredeyse tamamının Myanmar ordusu tarafından yakalanıp hapse atılması ya da özellikle ağustos ve eylül aylarındaki saldırılarda öldürülmüş olması.

Arakanlı Müslümanların Myanmar’da yaşadığı Rakhayn eyaletinin kuzeyinden Bangladeş’e geçişler neredeyse bitmiş durumda. Ancak güneyde yaşayan halktan hala az da olsa gelenler bulunuyor. Gelenler ise çok zorlu bir yolculuktan sonra Bangladeş’e ulaşabiliyor. Birçoğunun Bangladeş’teki ilk durağı ise Teknaf kasabası oluyor.

Arakanlı Müslümanlar bu zor yolda ormanları, dağları ve son olarak geniş bir nehri geçmek zorunda. İki ülke arasında doğal sınırı oluşturan Naf Nehri’ni aşanlar özgürlüğe adım atmış oluyor. Ancak bu yolu kat edenlerin hali ve anlattıkları dinleyenlerin yüreklerini dağlıyor.

Neredeyse tamamı kadın ve çocuk

AA ekibinin cuma günü Myanmar-Bangladeş sınırının Bangladeş tarafında, sınırdan birkaç yüz metre içeride rastladığı bir grup Arakanlı kadın ve çocuk özgürlüğe ulaşalı henüz birkaç saat olmuş.

Yaşlı bir erkek dışında yaklaşık 30 kişilik grubun tamamı kadın ve çocuklardan oluşuyor. Nehri geçtikten sonra karşılarına çıkan ilk yerleşim yerinin girişinde, tek bir askerin bulunduğu alanda, güneş altında çaresizce bekliyorlar. Yanlarında ne bir eşyaları ne yemek ne de su var. Nereye gideceklerini, ne yapacaklarını bile bilemeden, ilk kez gördükleri bu topraklarda öylece oturuyorlar. Bangladeş askerlerinin kendilerini alıp kamplara götüreceğini söylediği için askerlerin gelmesini bekliyorlar.

Ormanda doğum

“Askerler evimizi yaktığı için birçok kişi gibi biz de Bangladeş’e kaçmaya karar verdik. Kaçmaya çalışırken askerler yolumuzu kesti, eşimi alıp götürdüler. Şu anda hayatta mı, değil mi bilmiyorum. Ben de üç çocuğumu alıp canımızı kurtarmak için yola devam ettim. Köyümüzden ayrıldığımızda hamileydim. En az 20 gündür yürüyoruz. Bu sırada çocuğumu ormanın içinde dünyaya getirdim. Yaklaşık 10 gün oldu. Çocuklarım aç ve susuz. Bütün yol boyunca da sadece muz ağacı yedik.”

Hikâyeleri dehşet verici

Grupta çocuklarıyla kaçıp gelen üç kız kardeş bulunuyor. Bunlardan Hasina’nın iki çocuğu Myanmar askerleri ve Budist çeteler tarafından öldürülmüş. Hasina, neler yaşadığını hüzünle anlatıyor: “ Genç bir kızım ve oğlum vardı. İkisi de öldürüldü. Kızıma önce işkence ettiler, sonra öldürdüler. Eşimi ise askerler alıp götürdü. Şimdi nerede bilmiyorum. Hayatta mı, değil mi, onu da bilmiyorum.”

Nereye gideceklerini bilemeden bekliyorlar

Sınırı, yani Naf Nehri’ni geçen Arakanlı Müslümanlar ilk olarak Teknaf civarındaki yerleşim yerlerine ayak basıyor, buradan da sığınmacı kamplarına gidiyor ya da götürülüyorlar. Gruplar halinde gelen de oluyor, tek başına veya çocuklarıyla gelip bu gruplara katılanlar da bulunuyor.

AA ekibinin yol üzerinde rastladığı bir başka grup da birkaç saat önce nehri küçük teknelerle geçmiş. Bu grupta da birçoğunda olduğu gibi sadece kadın ve çocuklar var. Yaklaşık 10 kadın ve 30 kadar çocuk, Teknaf’tan kampların bulunduğu kuzey bölgelere giden yolun kenarında oturuyor.

Yanlarına hiçbir şey alamadan kaçıp geldiklerini, yemek ve su olmadan günlerce yürüdüklerini söylüyorlar. Hemen hepsi ailelerinden bazılarının öldürüldüğünü, evlerinin yakıldığını anlatıyor. Canlarını kurtarmak için geldikleri bu yabancı topraklarda birilerinin gelip onları bir kampa götürmesi ve bir kap yemek vermesi ümidiyle bekliyorlar.