Avrupa Rohingya Konseyi Başkan Yardımcısı Dr. Ambia Perveen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sivil hükümetin, "yalnızca atacağı adımların verilen sözleri onaylayacağını ve kanıtlayacağını” belirtti.
Perveen, “Rohingyaların, haklarını edinerek, güvenlik içinde ve onurları ile topraklarına geri dönebilmesi ve tüm soykırım faillerinin adalet önüne çıkarılması için gerekli tüm tedbirlerin alınmasına yönelik taleplerimizi tekrar vurguluyoruz.” ifadesini kullandı.
Azınlıklara tanınacak haklar konusunda verilen sözlerin tutulması çağrısını yineleyen Perveen, mültecilerin güvenini kazanabilmesi için Rohingyalı temsilcinin Ulusal Birlik Hükümeti (NUG) ekibine dahil edilmesi gerektiğini ifade etti.
Arakanlı Müslüman hakları aktivisti Razia Sultana ise "Bizler çok fazla bedel ödedik, bunların karşılığını sorduğumuzda (NUG liderleri) sessiz kaldılar. Geçen zaman içinde onlar da aynı duruma düştüler.” değerlendirmesinde bulundu.
NUG’nin Arakanlı Müslümanlara yönelik yeni politikasını “olumlu” olarak değerlendiren Sultana, Rohingya topluluğunun artık bir beklentisi olmadığını, sadece Myanmar’ın bir parçası olmak istediğini vurguladı.
Bangladeş'te Arakanlı Müslüman mültecilerin kaldığı Cox Bazar'daki kampta yaşayan Mayyu Khan da AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni politikanın, gerçekten bir “plan” mı yoksa “hile” mi olduğu konusunda toplulukta şüphelerin bulunduğunu söyledi.
NUG’nin askeri darbeyle hükümetten indirilen ülkenin eski fiili lideri Aung San Suu Çii'nin partisi Ulusal Demokrasi Birliği’nin (NLD) yeni bir versiyonu olduğunu kaydeden Khan, NLD’nin Rohingya sorununun çözümü için daha önce konuyu hiç kamuoyuna açmadığına dikkati çekti.
Khan, Rohingyalar vatandaşlıklarını geri alıp düzgün bir şekilde topraklarına geri döndüğünde en büyük arzularının gerçekleşmiş olacağını söyledi.
NUG, dün sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklamada, Arakanlı Müslümanlar başta olmak üzere, ülkedeki birçok etnik azınlığı vatandaşlık hakkından mahrum bırakan 1982 Vatandaşlık Yasası'nı kaldıracaklarını taahhüt etmişti.
Açıklamada ayrıca, gerekirse Rohingyalar ve diğer etnik azınlıklara yönelik işlenen insanlık suçlar için Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde dava açılacağı belirtilmişti.
Arakanlı Müslümanlara etnik temizlik Myanmar'ın Arakan eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış, olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmişti. Arakan'daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017'de düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler, kitlesel şiddet eylemleri başlatmıştı.
BM'ye göre, Ağustos 2017'den sonra Arakan'daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş'e sığınanların sayısı 900 bine ulaştı.
Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayımladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtlamıştı.
BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor.