Myanmar ordusunun, 25 Ağustos 2017'de silahlı militanlarla mücadele gerekçesiyle Arakan eyaletinde sivillere yönelik katliamının üzerinden geçen 3 yıla rağmen Arakanlı Müslümanların çektiği acılar son bulmadı.
Yıllardır sistematik zulme maruz kalan Arakanlı Müslümanlar, son zamanlarda da eyalette ordu ile etnik silahlı gruplar arasındaki çatışmalarda kayıplar veriyor.
Arakan'da, Myanmar ordusu ile eyalette özerklik talebiyle silahlı eylemler düzenleyen Budist Arakan Ordusu örgütü arasındaki silahlı çatışmalar nedeniyle Arakanlı Müslümanlar da güvenlik, sağlık, insan hakları alanlarında, ekonomik ve siyasi çok sayıda sorunla karşı karşıya kalıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, haziran ayında İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen BM İnsan Hakları Konseyi'nin 44. Oturumunda okuduğu Arakanlı Müslümanların insan hakları durumuna ilişkin raporda, Myanmar'da Arakanlı Müslümanların insan hakları durumunda hiçbir iyileşme olmadığını ve köylerinin yakılmaya devam edildiğini belirtti.
Arakan eyaletinde devam eden çatışmaların bölgedeki tüm toplulukları olumsuz etkilediğine işaret eden Bachelet, Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanlar için güvenli, onurlu ve sürdürebilir geri dönüş koşullarının halen mevcut olmadığının altını çizdi.
Myanmar ordusunun (Tatmadaw), mayıs ayında, 2017'den önce Arakanlı Müslümanların yaşadığı Buthidaung ilçesinin büyük bir bölümünü yine yaktığını ifade eden Bachelet, görgü tanıkları ve uydu görüntülerine göre, Arakanlı Müslümanların yaşadığı onlarca köyün "kül yığını" haline geldiği bilgisini paylaştı.
Arakan Rohingya Birliği (ARU) tarafından geçen ay Uluslararası Adalet Divanına sunulan raporda da Arakan'da, ordu ile etnik silahlı gruplar arasındaki çatışmalarda sivillerin hayatını kaybettiği ya da yerlerinden edildiği bildirildi.
Raporda, Arakan eyaletinde Myanmar ordusu ile Budist Arakan Ordusu örgütü arasındaki çatışmaların, Arakanlı Müslümanlara (Rohingya) ait yerleşimlerin Budist militanlar ve mültecilerce işgal edilmesine zemin hazırladığı belirtildi.
Arakanlı Müslümanlar, "devletsiz" sayılıyor
Myanmar'da 1970'lerden bu yana zulüm ve sistematik baskıya uğrayan Arakanlı Müslüman nüfusun büyük çoğunluğu, topraklarını terk ederek bölge ülkelerine göç etti.
Ülkede, 1982'de kabul edilen yasayla vatandaşlık haklarını kaybeden Arakanlı Müslümanlar, "devletsiz" sayılıyor.
BM tarafından "dünyada en fazla zulüm gören azınlık" olarak kabul edilen Arakanlı Müslümanlar, ülkede şiddet olaylarına, yasal, ekonomik ve toplumsal ayrımcılığa maruz kalıyor.
Myanmar'ın Bangladeş sınırı yakınlarındaki Arakan eyaletinde yaşayan Müslüman azınlık, bugüne kadarki yönetimlerce "Bangladeş'ten gelen göçmenler" olarak görülüyor ve resmi belgelerde, "Bengalli" olarak adlandırılıyor.
Hala 135 ayrı etnik grubun resmi olarak tanındığı Myanmar'da, radikal milliyetçi Budistler, Arakanlı Müslümanların resmen tanınmasına karşı çıkıyor.
Bölge ülkeleri, Myanmar hükümetini sorumlu tuttu
Myanmar'ın batısındaki Arakan eyaletinde 2012'nin haziran ayında Budistler ile Müslümanlar arasında çıkan çatışmalar, Arakanlı Müslümanların dramını gözler önüne serdi.
Budistler tarafından düzenlenen saldırılarda çoğunluğu Müslüman çok sayıda kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce ev ve iş yerinin ateşe verildiği şiddet olayları nedeniyle binlerce kişi bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.
Şiddet olaylarının ardından hükümet yetkilileri, çok sayıda kişiyi gözaltına aldı ve evlerini terk etmek zorunda kalan Müslümanlara yardım gönderilmesini engelledi.
Bölge ülkeleri, çoğu Arakanlı Müslümanlardan oluşan göçmenlerin trajedisinden Myanmar hükümetini sorumlu tuttu.
23 Ekim 2012'de aralarında Budist rahiplerin de olduğu Arakanlılar, 9 yerleşim birimindeki Müslüman mahallelerini ateşe verdi.
Güvenlik güçlerinin saldırıları engellemek için hiçbir girişimde bulunmaması, hatta saldırganlara yardımcı olduğu yönündeki iddialar tüm dünyanın tepkisini çekti.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Nisan 2013'de yayımladığı 153 sayfalık raporda, Arakan eyaletindeki hükümet yetkilileri ile yerel görevlilerinin Haziran 2012'den itibaren Müslümanların yaşadığı mahallelere düzenlenen saldırıları teşvik ettiği belirtildi ve Myanmarlı yetkililer, eyalette Arakanlı Müslümanlara karşı etnik temizlik yapmakla suçlandı.
Sınır karakollarına saldırılar
Arakanlı Müslümanlar, Ekim 2016'da eyaletteki bazı polis kontrol noktalarına yapılan saldırıların ardından Myanmar ordusunun başlattığı, ana hedefi yine siviller olan operasyonlarda şiddete ve ağır insan hakları ihlallerine maruz kaldı.
Söz konusu operasyonlarda 17'si asker ve 76'sı "saldırgan" olmakla suçlanan en az 94 kişi ölürken, 575 kişi de gözaltına alındı.
Öte yandan Rohingya dayanışma grupları, operasyonların başlamasından itibaren eyalette 400 Arakanlı Müslümanın öldüğünü açıkladı. Myanmar hükümeti ise ölü sayısını 86 olarak duyurdu.
Ordunun operasyonlarda sivil yerleşimleri tahrip etmesi ile halka yönelik işlenen suçlar ve hak ihlalleri, uluslararası kamuoyunda Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii ve hükümetine yönelik tepkilerin ortaya çıkmasına yol açtı.
İnsan Hakları İzleme Örgütünden (HRW), Aralık 2016'da yapılan açıklamada, Myanmar'da çatışmaların hüküm sürdüğü Arakan eyaletinin Maungdaw bölgesinde Arakanlı Müslümanların yaşadığı köylerin bölgede operasyon yürüten ordu güçleri tarafından yok edildiği bildirildi. Örgüt, Arakan'da bin 500 evin, Myanmar güvenlik güçleri tarafından yakıldığını kanıtlayan uydu fotoğrafları yayımladı.
Güneydoğu Asya'daki kaçak göçmen trajedisi
Myanmar'da "devletsiz" sayılan Arakanlı Müslümanlar, yaşadıkları kısıtlamalardan ve ayrımcılıktan kaçmak için ülkeyi terk ediyor ve insan kaçakçılarının ellerine düşüyor. Bölge ülkelerinde iş bulabilmek için insan kaçakçılarından medet uman Arakanlı Müslümanlar, aç, susuz, sonu belirsiz yolculuklara çıkıyor.
Arakanlı Müslümanlar, 2015'te de Güneydoğu Asya'daki göçmen trajedisiyle dünyanın gündemine geldi.
Tayland hükümetinin Mayıs 2015'te ülkenin güneyindeki ormanlık alanda kamp kuran insan kaçakçılarına karşı operasyon başlatmasının ardından, kaçakçılar tarafından ailelerinden fidye istemek için rehin tutulan, çoğunluğunu Myanmar'dan kaçan Arakanlı Müslümanların oluşturduğu göçmenler, teknelere bindirildi ve denizin ortasında kaderlerine terk edildi. Endonezya ve Malezya, Arakanlı Müslümanlar göçmenlere bir yıl geçici barınma sağlama kararı aldı.
Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler, 25 Ağustos 2017'de kitlesel şiddet eylemlerine başladı
Arakanlı Müslümanların dramını gözler önüne seren tarih ise 25 Ağustos 2017 oldu.
Arakan'daki sınır karakollarına düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler kitlesel şiddet eylemlerini başlattı ve 10 bine yakın kişi katledildi.
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) örgütü, 2018'in mart ayında yayımladığı "Geride Hiç Kimse Kalmadı (No One Was Left)" başlıklı raporda, Myanmar'da 2017'de 25 Ağustos-24 Eylül arasında yaşanan şiddet olaylarında en az 9 bin 400 Arakanlı Müslüman'ın hayatını kaybettiğinin tahmin edildiğini açıkladı.
Etnik temizliğe dönüşen saldırılarda yüzlerce köy ordu ve fanatik Budistler tarafından yok edilirken, 900 bin civarında Arakanlı Müslüman dağlık bölgeler, nehir ya da deniz üzerinden komşu Bangladeş'e sığınmak zorunda kaldı.
Göç yolunda Arakanlı Müslümanları taşıyan teknelere ateş açılması nedeniyle çoğu çocuk onlarca kişi boğularak can verdi. Yolculukları sırasında Arakanlı Müslümanların içinde olduğu derme çatma tekneler sık sık alabora oldu, kara, deniz ve nehir geçişleri sırasında Myanmar güvenlik güçleri yer yer taciz ateşi açtı.
HRW'nin Kasım 2017'deki raporunda, Arakanlı Müslümanların Myanmar ordusunun toplu tecavüz, işkence ve katliamlarına maruz kaldığı belirtildi. Örgütün yayımladığı "Tüm Bedenim Acı İçinde : Myanmar'da Kadın ve Kız Çocuklarına Yönelik Cinsel Şiddet" başlıklı 37 sayfalık rapor, Myanmar ordusunun Arakanlı Müslüman kadın ve kız çocuklarına uyguladığı şiddet ve tecavüzü ortaya koydu.
BM'ye göre, Ağustos 2017'den sonra Arakan'daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş'e sığınanların sayısı 900 bine ulaştı.
Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayımladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtladı.
Diğer yandan, Associated Press (AP) haber ajansı, 2018'in şubat ayında, mülteci kamplarında yaşayan Arakan eyaletindeki katliamın tanıklarıyla görüşmeleri, uydu görüntüleri ve cep telefonuyla çekilmiş kayıt tarihi belli videolar üzerinde yaptıkları incelemeler sonucunda, Arakan eyaletinin kuzeyindeki Buthidaung bölgesine bağlı Gu Dar Pyin köyünde, daha önce bilinmeyen en az 5 toplu mezarın varlığını teyit ettiklerini duyurdu.
Myanmar üzerindeki uluslararası baskı giderek arttı
BM'nin yaptığı değerlendirmeler, Myanmar ordusunun Arakanlı Müslümanlara yönelik zulmüne uzun zaman sessiz kalan çoğunluğun, Myanmar'a yönelik uluslararası baskıyı artırdığına işaret etti.
BM'nin kurduğu Uluslararası Myanmar Bağımsız Araştırma Misyonu'nun, 2018'in eylül ayından 2019 eylülüne kadar Myanmar'daki bulgularını içeren raporunda, "Arakan Müslümanlarının (Rohingya) durumu, misyon için ciddi bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor." Myanmar hükümetinin Arakanlı Müslümanlara karşı şiddet eylemlerinin "soykırım niyetiyle" yapıldığının yeni delillerle pekiştiği ve hükümetin Müslümanlara karşı "sistematik ve geniş çaplı insanlık dışı eylem ve zulmünün" sürdüğünü duyurdu.
BM Genel Kurulu, 2019'un aralık ayı sonunda, Myanmar yönetiminin Arakanlı Müslümanlara yönelik insan hakları ihlallerini şiddetle kınayan bir karar tasarısını kabul etti. Söz konusu karar tasarısına 134 ülke evet oyu verirken, 9 ülke hayır oyu kullandı. Myanmar yönetiminin başta Arakanlı Müslümanlar olmak üzere bölgedeki azınlıklara yönelik işkence, tecavüz ve keyfi tutuklama gibi uygulamalarını eleştiren karar tasarısında, yönetime bu konularda gerekli tedbirleri alma çağrısında bulunuldu.
Uluslararası Adalet Divanı, ocak ayında, Gambiya'nın İslam İşbirliği Teşkilatı adına Myanmar'a karşı açtığı davada, Arakanlı Müslümanların "gerçek ve acil tehdit altında olduğuna", Myanmar'ın, Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırımın engellenmesi için gerekli tedbirleri almasına ve bununla ilgili raporu da 4 ayda sunmasına hükmetti.
BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor.
İnsan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanların güvenli ortam sağlanmadan Myanmar'a dönmelerinin, yeni bir etnik temizlik girişimine yol açacağı endişesini taşıyor.