AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in, dönem başkanlığını devralan Macaristan’ın boykot edileceğini ve Budapeşte’de gerçekleşecek toplantılara bakanların değil, sadece bürokratların katılacağını açıklaması, Macaristan’da tepkiyle karşılandı.
Başbakan Viktor Orban’ın siyasi baş danışmanı Balazs Orban, Macaristan’ın AB tarafından susturulamayacağını, toplantılara alışılageldiği üzere AB komisyon üyelerinin değil de, sıradan bürokratların katılmasının bir sorun yaratmayacağını, bunun sadece Avrupa Birliği kurumlarına zarar vereceğini söyledi.
Macar Avrupa Birliği İşleri Bakanı Janos Boka ise AB Komisyonu’nun Avrupa Birliği organlarından biri olduğunun, bu nedenle, keyfi olarak hangi toplantıya katılıp, hangilerine katılmayacağına karar veremeyeceğini vurguladı.
Boka “Mevzuat nasılsa, uygulamanın da öyle olması lazım ve mevzuata göre toplantının da dönem başkanlığını üstlenen Macaristan’da gerçekleşmesi gerekiyor”, dedi
İktidardaki FIDESZ Partisi’nin başkan yardımcısı Kinga Gal da, kararın komisyon başkanı von der Leyen’in seçim kampanyasının bir parçası olduğunu iddia etti.
‘Barış Misyonu’ tartışmaları
Aslında 1 Temmuz’dan itibaren AB dönem başkanlığını devralan Macaristan’ın başbakanı Viktor Orban’ın, hiç vakit kaybetmeden “Barış Misyonu” diye ilan ettiği bir diplomasi turuna çıktığında, Budapeşte bu inisiyatifin Brüksel’de hiç de hoş karşılanmayacağını biliyordu.
Viktor Orban önce hazırlıkları çok gizli tutulan bir Ukrayna ziyareti yaptı. Ardından Rusya lideri Vladimir Putin ile uçağı Moskova’ya ininceye kadar duyurulmayan bir görüşme gerçekleştirdi. Bunun ardından gelen Çin ziyareti de uluslararası diplomasi turunun tuzu biberi oldu.
Orban bu ziyaretleri beklendiği üzere Brüksel tarafından sert bir tepkiyle karşılandı.
AB’nin değişik kademelerinden gelen açıklamalarda, AB dönem başkanlığının işlevsel bir görev vermediği, Brüksel’in asıl uluslararası tavrının ve politikasının resmi yürütme organı olan komisyon tarafından sürdürüleceğin vurgulandı.
Burada verilen mesaj, “Viktor Orban’ın söyledikleri kendini bağlar” oldu.
Aslında Vikor Orban da bunun farkındaydı. O da Macar basınına yaptığı açıklamalarda bu ziyaretleri “AB Dönem Başkanı” sıfatıyla gerçekleştirmediğini özel olarak vurguluyordu.
Ama sonuçta Ukrayna, Moskova Çin ziyaretlerinde, Avrupa Birliğ Dönem Başkanı olarak da anıldı.
Ayrıca, Putin de konuşmasının bir yerinde Orban’dan bahsederken “AB dönem başkanı” dedi. Yani, “bu görüşmeler AB adına yapılıyor” izlenimini çıkarmak da mümkündü.
Viktor Orban’ın planları neler?
Viktor Orban, Ukrayna’ya savaş açmasının ardından Rusya’ya karşı sert tavrın ve ambargoların hafifletilmesini isteyen tek lider .
Ancak savaşın uzamasıyla birlikte AB içinde bu trajedinin bir şekilde sona erdirilmesinden yana olanların sayısı da artıyor.
Bu eğilim siyasetçiler arasında da gözlemleniyor, Orban’ın önerilerini ciddiye alan birlik üyesi ülkelerdeki ülkeler siyasetçilerinin sayısında da artış olduğu tespit edilebiliyor. Bunun en somut örneği Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından Avrupa Parlamentosu’nda Viktor Orban’ın kuruluşuna öncü olduğ Avrupa Yurtseverleri adındaki yeni parlamento grubunun, 84 üyesiyle AP’deki 3. büyük parlamenter grubu haline gelmesi.
Viktor Orban’ın “Barış Misyonu” adını verdiği diplomasi turunun son ayağı Washington olmuştu. ABD’deki NATO zirvesine katılan Orban, ardından ABD başkanı Biden’le ikili görüşmeye gerek duymadan cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump’ı ziyaret etti.
Uzun bir görüşmenin ardından taraflar her konuda görüş birliği içinde olduklarını açıkladılar.
Bu görüşme uluslararası basında “Orban, Putin ve gelecekteki Amerikan başkanı Trump arasında elçilik yapıyor” türünden haberleri de beraberinde getirdi.
Her ne kadar bu iddia Trump’a yakın basın tarafından reddedilmiş olsa da, Ukrayna, Rusya ve Çin gezisinin ardından gerçekleşen Trump-Orban görüşmesinde Orban’ın temaslarının gündeme gelmemiş olması gerçekçi değil.
Orban’ın daha sonra bütün bu ziyaretlerin bir dökümünü boykot kararının alınmasından bir gün önce Avrupa Konseyi başkanı Charles Michel’e ilettiği haberleri de Avrupa basınında yayınlandı.
Bu haberlere göre Orban Michel’e ABD’de seçimi kesinlikle Trump’ın kazanacağını ve yeni ABD başkanının ilk işinin de, -daha başkanlığı resmen onaylanmadan- Ukrayna savaşını sona erdirmek için girişimlerde bulunmak olacağını haber veriyordu. Orban’a göre Trump bu konuda çok somut planlar hazırlamıştı.
Orban Trump’ın başkan seçilmesiyle ABD’nin, Ukrayna savaşında üstlendiği mali desteğin çok önemli bir kısmını geri çekeceğini, bunun ise desteği sürdüren AB’yi çok zor durumda bırakacağını iddia ediyor.