Birleşmiş Milletler kararıyla 1995 yılından bu yana 17 Haziran "Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü". İklim değişikliğiyle birlikte artan kuraklık ve çölleşme konusu giderek daha ağır bir soruna dönüşüyor. Dünya topraklarının üçte biri, Türkiye topraklarının ise beşte üçü çölleşme tehdidi altında.
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı TEMA, sayılarla tehlikenin ciddiyetine bir kez daha dikkat çekti. Buna göre 4 milyar hektar arazi yani dünya yüzölçümünün üçte biri çölleşme tehdidi altında. Bunda su ve rüzgâr erozyonu gibi doğal etmenler kadar kadar, insanlığın etkisiyle oluşan küresel ısınma, şehirleşme ve aşırı gübre kullanımı gibi hususlar da belirleyici oluyor.
Şehirleşme de toprakları tehdit ediyor
Şehirleşme, hızla artan dünya nüfusunun beslenme ihtiyacını karşılayacak tarım arazilerini tehdit ediyor. Buna göre 1960’ta kişi başına düşen tarım arazisi 7 dekarken, 2008’de bu 4,5 dekara düştü. 2050 yılında 4 dekara kadar gerilemesi bekleniyor.
Gelişmekte olana ülkelerde ise bu sayı 1960’ta 3,35 dekarken, 2008’de 1,86 dekar oldu. 2050 yılında 1,35 dekara kadar düşmesi öngörülüyor. Veriler, erozyon tehlikesinin daha az olduğu Avrupa ülkelerinde bile, insan faktörü nedeniyle, çok ciddi toprak kayıplarının yaşandığını ortaya koyuyor.
Sadece Avrupa’da her bir saatte 11 hektar tarım arazisi binalarla örtülüyor. Başka bir deyişle her yıl Berlin büyüklüğünde bir arazi şehirleşmeye kurban gidiyor.
Aşırı gübre kullanımı ve kimyasal erozyon
Uzmanlara göre artan besin ihtiyacı için verimliliği arttırmak isteyen çiftçinin aşırı gübre kullanımına yönelmesi de çölleşmeye neden oluyor.
Bugün aşırı gübreleme nedeniyle, dünyadaki toprakların yüzde 20-25'i yanlış ve yoğun kullanımlardan etkileniyor ve her yıl Avusturya büyüklüğündeki alanın (8.4 milyar hektar) toprak vasfında bozulmalar görülüyor.
Türkiye’de de olduğu gibi dünyanın birçok ülkesinde tarımdan daha fazla verim almak isteniyor. Toprağa daha fazla gübre vererek verimlilik artırılmaya çalışılıyor. 1960'ta 50 milyon tonun altında olan gübre kullanımı 2010'da 200 milyon tona ulaştı.
Diğer bir ifadeyle 1960'lı yıllarda hektar başına 40 ila 50 kg arasında gübre kullanılırken, 2010'da 150 kg kullanıldı. Kullanılan gübrenin yüzde 70'ini azot gübreleri oluşturuyor, azot toprağı asitleştirerek toprak organizmalarının ve humusun işlevinin bozulmasına neden oluyor. Ayrıca kullanılabilir suyun kalitesini bozuyor ve sulak alanların ekosistemini etkiliyor.
Türkiye ne durumda?
Türkiye de dünyadaki çölleşme riskine yakın bir tehlike ile karşı karşıya. TEMA raporuna göre, ülke topraklarının yüzde 60’ı doğal ve insani nedenlerle risk altında. Son yıllarda bu alanda yapılan olumlu çalışmalar ve yasal düzenlemelere rağmen sorun devam ediyor.
Su ve rüzgâr erozyonu hâlâ Türkiye’de toprak bozulmasına neden olan etmenlerinin başında geliyor. Türkiye'deki arazilerin 5,6 milyon hektarında hafif, 15,6 milyon hektarında orta, 28,3 milyon hektarında şiddetli ve 17,4 milyon hektarında çok şiddetli erozyon görülüyor.
Tarım arazilerinin yüzde 59’unda, orman alanlarının yüzde 54’ünde, meraların ise yüzde 64’ünde erozyon söz konusu. Türkiye'de her yıl 743 milyon ton toprak erozyonla taşınıyor. Bu durum her yıl 0,8 mm, her 12 yılda ise 1 cm üst toprağın kaybedilmesi anlamına geliyor.
Gıda güvenliği açısından önemli olan meralar hızla kaybediliyor. 1920’lerin başında Türkiye'de arazilerin yüzde 56’sını oluşturan meraların oranı bugün yüzde 19’a geriledi. Mevcut meraların yüzde 70’inde bitki örtüsü zayıf ve verimsiz.
Her yıl 11 Haziran'ı takip eden pazar günü Türkiye'de Toprak Bayramı olarak kutlanıyor. Birleşmiş Milletler ise toprağın yaşamsal önemini dünya çapında gündeme getirmek için 2015'i Dünya Toprak Yılı ilan etti.