Gaziantep’te 3 Mayıs Pazartesi günü emniyet güçleri tarafından 22 camide yapılan baskınlarda, Furkan Vakfı Kurucu Başkanı Alparslan Kuytul Hoca ve Türkiye genelinde yaklaşık 500 kişi
gözaltına alınmıştı. Alparslan Hoca’nın ve 3 Furkan Gönüllüsünün ‘Polise mukavemet ve görevini yaptırmama’ suçlamasıyla çıkarıldığı mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakılması
sonrası olaylar durulmuştu.
Furkan Haber ekibi olarak, olaylar esnasında çekilen görüntüleri ve yapılan açıklamaları an be an paylaşıp polis ekiplerinin hukuksuz muamelelerini kamuoyuna duyurmuştuk.
Alparslan Hoca ve gönüllülerinin avukatları; Nadide Büşra Bindebir, Nurettin Karakuş ve Bilal İpek süreç boyunca geçekleştirilen hukuksuzlukları madde madde tespit
etti.
Cami Baskınları İle Başlayan Süreçteki Hukuksuzluklar!
Avukatlar tarafından ekibimize ulaştırılan kanunsuz eylemler şu şekilde kaydedildi:
Tarafımıza hiçbir gözaltı kararı tebliğ edilmedi. Fiilen gözaltına alındıktan 36 saat sonra bu karar bize gösterildi
Saat 02.30'da emniyete avukatlar gitti. Ancak saat 14.30'a kadar içeriye alınmadılar. 'Talimat böyle' deyip yaklaşık 12 saat müvekkilleri ile görüşmeleri engellendi
30'u aşkın çocuk gözaltına alınıp yaklaşık 12 saat boyunca tutuldu. Buna rağmen çocuklarla alakalı gözaltı kararı verilmemiş, buna rağmen Adana Emniyet Müdürlüğü yapılan
operasyonda Alparslan Kuytul’un çocuğu dahil hiçbir çocuğun gözaltına alınmadığını duyurmuştur.
Camilere gelen polisler insanlara herhangi bir uyarıda bulunmamıştır. 'Size para cezası keseceğiz, camiden çıkmanız lazım vs...' Doğrudan gözaltı yapılmıştır sonradan 'mukavemet
gösterildi'cdiye mahkemeye sevk edilmişlerdir.
Darp raporu almak için doktor emniyete getirilmiştir ve gözaltına alındıktan 4 saat sonra darp raporu alınmıştır.
Bazı kişiler adli tıbba götürülürken ters kelepçelenerek götürülmüştür.
11 klasör dosya olmasına rağmen bunları incelemeden mahkeme görülmüştür.
Dosyada müştekiler olduğu bize savcı ifadesinde söylenmiştir. Ancak bu şikâyetlerin neler olduğu tarafımıza söylenmemiştir.
Jammer ile insanların iletişim özgürlüğü engellenmiştir.
Çok çok para cezası kesilebilecek bir olayda gözaltı yapılarak hürriyet tahdidi suçu işlenmiştir.
Gözaltına alınan kimselerin yakınlarına haber edilmemiştir. Saatlerce haber alınamamıştır.
Şahsi eşyalara/ telefonlara direk el konulmuştur.
Darp olayına tepki gösteren avukatı da darp etmişlerdir(Yusuf ışık).
Avukat olduklarını ve hukuki yardım amacıyla orada olduklarını söylemlerine rağmen bir avukat ve bir stajyer avukatı gözaltına almışlardır.
Yakınlarından haber alamayınca emniyet önüne gelip yakınlarının durumunu öğrenmek isteyenleri darp edip(Yavuz Kuytul ’un ayağının kırılması) gözaltına
almaları.
Bazı kişilerin elinden telefonu alıp reset atıp verilmesi.
Gözaltına alınan insanların 15 Saat bir otobüste bekletilmesi, diğer bir kısmının güneşin altında bekletilmesi
Bir otonun içine önceden biber gazı sıkıp sonra milletin bindirilmesi
Müdahale esnasında bir aracın ön camının polis kalkanı ile kırılması
Biber gazı ile dolu otoda nefes darlığı çeken bir çocuğun ısrarla hastaneye götürülmemesi
Sözde halk sağlığını tehdit ettiği için gözaltına alınan insanların 8-9 kişilik koğuşlarda 30 kişi bekletilmesi
Bir nezarethanede zaten dip dibe oturan insanların altından battaniyenin alınması. Tepki gösteren Erol Ardıç’a polisin "hadi vur bana" diyerek tahrik etmesi.