AYM, CHP milletvekillerinin, 'OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 2'inci maddesinde yer alan 'ilave tedbirler ile' ibaresinin iptal edilmesi talebini görüştü. Komisyonun görevlerini düzenleyen söz konusu maddedeki iptal konusu ibare, kanun hükmünde kararnamelerde yer alan ilave tedbirlere karşı komisyona başvuru yapılmasını engelliyordu.
7 üye karşı çıktı
Mahkemenin 24 Aralık 2019 tarihli gerekçeli kararı Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Karara göre AYM, 'ilave tedbirler ile' ibaresini Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etti.
Karar 7 üyenin karşı oyu ve oy çokluğuyla alınırken, OHAL KHK'ları ile uygulanan ilave tedbirlere karşı dava açma hakkını ortadan kaldıran kural iptal edilmiş oldu. AYM kararının gerekçesinde OHAL KHK'larındaki ilave tedbirlerin, kamu görevinden çıkarma ya da kurum ve kuruluşların kapatılması gibi tedbirlere bağlı olarak uygulanan tedbirler olduğuna dikkat çekildi. Kararda ayrıca ilave tedbirlerin uygulanabilmesi için, öncelikle kişi veya kuruluş hakkında kamu görevinden çıkarma ya da kapatma gibi OHAL KHK'larında öngörülen tedbirlerin uygulanmış olması gerektiği, ancak ilave tedbirlerin tamamının asıl tedbirlerin zorunlu sonucu olduğunun söylenemeyeceği vurgulandı.
'Herhangi bir idari ve adli yol öngörülmemiştir'
Kararda, "Kamu görevinden çıkarılan kişinin kamu konutundan da tahliye edilmesi gibi tedbirler asıl tedbirin zorunlu bir sonucu ise de kamu görevinden çıkarılan kişinin pasaportuna el konulması ya da kapatılan kurum ve kuruluşların mal varlığına el konulması gibi tedbirler asıl tedbirin yanında uygulanması zorunlu olan tedbirler niteliğinde değildir. Dava konusu kuralla, herhangi bir ayrım yapılmaksızın OHAL KHK’larında düzenlenen bütün ilave tedbirlere karşı komisyona başvuru yolu kapatılmıştır. Zorunlu olarak uygulanması gerekmeyen ilave tedbirlerin hukuka uygun olup olmadığını değerlendirebilecek herhangi bir idari ve adli yol da öngörülmemiştir" denildi.
Mahkeme, ilave tedbirlere karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği kabul edilse bile, bu tedbirlere karşı açılan davalarda idari yargı mercilerince yapılacak denetimin, 'şeklî bir denetim' olmaktan öteye geçemeyeceğine işaret etti. İdari yargıya başvuru yapılabilmesinin bu hâliyle etkili bir hukuk yolu olmadığını vurgulayan kararda, OHAL KHK'ları ile düzenlenen ilave tedbirlerden bazılarının Anayasa’da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerle doğrudan ilgili olduğu vurgulandı.
'idari ve yargısal denetim imkansız kılındı'
Gerekçeli kararda şu tespitlere yer verildi: "Örneğin kapatılan kurum ve kuruluşların mal varlığının Hazineye devredilmesi Anayasa'nın 35'inci maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkına, kamu görevinden çıkarılanların pasaportlarına el konulması ise Anayasa'nın 23’üncü maddesiyle güvence altına alınan yerleşme ve seyahat hürriyetine sınırlama getirmektedir. Asıl tedbirin hukuka uygun olması, bu tedbirlerden ayrılabilir nitelikte olan ilave tedbirlerin de mutlaka hukuka uygun olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle Anayasa'da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren ilave tedbirlerin asıl tedbirlerden bağımsız olarak hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu tedbirlerin hukuka uygun olup olmadığının denetimi ise ancak yargı makamlarının etkili bir denetim yapmasına imkân verecek bir idari başvuru yolunun öngörülmesiyle mümkündür. Herhangi bir ayrım yapılmaksızın tüm ilave tedbirlere karşı Komisyona başvuru hakkının tanınmaması, bu tedbirlerin idari ve yargısal merciler tarafından etkili bir şekilde denetimini imkânsız kılmıştır. Bu itibarla kuralın Anayasa’da güvence altına alınan etkili başvuru hakkına aykırılık oluşturduğu değerlendirilmiştir."