Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Şu andaki hükümete de devlet yapısına da YSK’ya da zerre kadar güvenim yok. Hatta biz parmak boyamayı önereceğiz” dedi.
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, seçim güvenliğiyle ilgili “YSK, bu memlekette kanunun dışında iş yaptı. Nasıl güveneceğiz? YSK’yı elinde tutan, oradaki bilgi işlem sistemine üç kişiyi koyar. ‘Arkadaş, beni yüzde 52 çıkarın’ der ve bakarsın yüzde 52 çıkmış. Şu andaki hükümete de devlet yapısına da YSK’ya da zerre kadar güvenim yok. Hatta biz parmak boyamayı önereceğiz. İlkel ama maalesef her türlü oyunu oynuyorlar” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara Pursaklar’da otomotiv sektörünün temsilcileriyle bir araya geldi. Ekonomideki gelişmeleri değerlendiren Babacan, “Koskoca devlet yönetiyorsunuz. ‘Denedik, olmadı. Kusura bakmayın’ deme lüksünüz yok” diye konuştu. Babacan’ın açıklamaları şöyle:
“NE YAPMAK İSTEDİĞİNİZİ BÜTÜN TÜRKİYE’NİN DUYMASI LAZIM, AKSİ HALDE BÜYÜK HAKSIZ KAZANÇ OLUR”
“Koskoca devlet yönetiyorsunuz. Yarın ‘Denedik, olmadı’ deme lüksünüz yok. ‘İstedik, yapamadık. Kusura bakmayın’ öyle bir şey yok. 84 milyon var, her birinin kul hakkı doğuyor. Yaptığınız işi bilerek ve anlatarak yapmanız lazım. Şeffaf olmanız lazım. Ne yaptığınızı ve ne yapmak istediğinizi herkes bilmesi lazım. Bazıları biliyor da geniş kitleler bilmiyorsa bilenler menfaat sağlar. Ne yapacağınızı ne yapmak istediğinizi eş zamanlı bütün Türkiye’nin duyması lazım. Aksi halde büyük haksız kazanç olur. Geniş kitleler çok mağdur olur.”
“SEÇİMLERDE PARMAK BOYAMAYI ÖNERECEĞİZ”
“Seçimler elektronik ortama gittiği anda ben güvenemem. Yüksek Seçim Kurulu’nda (YSK) altyapıdan öte ahlaki yapımız hazır değil. Şu andaki YSK, kanuna aykırı karar veriyor, yaşadık. Kanun, ‘Mühür olmayan oy pusulaları geçersizdir’ diyor. YSK dedi ki ‘Mührü olmayan oy pusulalarını ben sayıyorum.’ Niye? Çünkü, Anayasada bir madde var, ‘YSK’nın verdiği karar nihai karardır’ diyor. YSK, bu memlekette kanunun dışında iş yaptı. Nasıl güveneceğiz? YSK’yı elinde tutan, oradaki bilgi işlem sistemine üç kişiyi koyar. ‘Arkadaş, beni yüzde 52 çıkarın’ der ve bakarsın yüzde 52 çıkmış. Olur bu Türkiye’de. Şu andaki hükümete de devlet yapısına da YSK’ya da zerre kadar güvenim yok. Hatta biz parmak boyamayı önereceğiz. İlkel mi ilkel, ama maalesef her türlü oyunu oynuyorlar.”
“DÖVİZ KURUYLA İLGİLİ ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇLE ALAKALI HER ŞEY OLABİLİR, TEDBİRLİ OLMAK GEREKİYOR”
Döviz kuru serbest piyasada değil artık. Tamamen hükümetin, Merkez Bankası’nın, ilgili kuruluşların sürekli manipüle ettiği bir alan. Neyi ne zaman yapabilecekleriyle ilgili kimsenin bir fikri yok. Çünkü bir politika yok. Hükümetin bir ekonomi politikası yok.
Merkez Bankası bağımsız olsaydı, kendi Para Politikası Kurulu ile karar vererek bu işleri yönetiyor olsa o zaman bunun iletişimi baştan yapılırdı. Merkez Bankası ‘Bizim politikamız şudur, kur rejimimiz şudur, şöyle bir durumda şu hareketi yapacağız’ diye eskiden olduğu gibi anlatır. O anlattığı çerçevede de para politikasını kurardı. Şu anda Merkez Bankası’nın elinde hiçbir yetki yok. Hükûmetten son dakika ne talimat gelirse onu yapıyor. Talimatların çoğu da yanlış talimatlar oluyor. Rastgele giden bir şey var. Dolayısıyla ne olacağını bilmek mümkün değil. Döviz kuruyla ilgili önümüzdeki süreçle alakalı her şey olabilir. Ona göre iş yapmak gerekiyor. Ona göre tedbirli olmak gerekiyor.”
Babacan, çift cüzdan taşımasına ilişkin bir soruya da “Doğru, hâlâ öyle. Devletin de tedbirli olması lazım. Ak akçe kara gün içindir” karşılığını verdi.