Bebekler için ölüm testi
Gebelik süresince Sağlık Bakanlığı tarafından önerilerek yapılan tarama testleri anne ve bebek sağlığını tehdit ediyor. Yıllardır uygulanan ve hiç gündeme gelmeyen tarama testleri gerçeği günyüzüne çıkıyor. Bebekte down sendormu tespiti için yapılan, kesinlik arz etmeyen, belli oranlardaki tahminlerle down teşhisi konulan bebeklerin kürtajla alınmasına ve hatta annenin ölümüne kadar giden süreç, yüzlerce downlu denilen sağlıklı bebeğin de yaşama hakkına son veriyor.
Hem Anne, Hem Bebek Ölümlerine Neden Oluyor
Gebeliğin 11-14. haftaları arasında yaptırılan ikili tarama testinin duyarlılığı yüzde 70. Üçlü tarama testinin duyarlılığı ise yüzde 65. İkili ve üçlü tarama testlerinin riski pozitif çıkarsa (1/250’nin altındaysa) amniyosentez uygulanıyor. Riskli olan ve yine kesinlik arz etmeyen amniyosentez hem annenin hem de bebeğin ölümüne kadar giden kapıyı aralıyor. Tarama testleri sonucu downlu denilen fakat sağlıklı doğan yüzlerce bebek, bu testlerin birer cinayet testi olduğunu kanıtlıyor.
“Hukuksal olarak bu testleri yapma zorunluluğumuz var”
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ercan Kayacan, “"Bu testler yapılmadığında ve çocuk down sendromlu doğduğunda aile doktoru mahkemeye verebiliyor ki bunun örnekleri var. O yüzden doktorlar bu testi hastalarına önermek zorundalar"” dedi.
Bir İğne Üç Can Aldı
Amniyosentez sonucu anne ve bebek ölümleri de yaşanıyor. 4 aylık hamile anneye yapılan tarama testine göre bebek yüzde 60 down sendromlu çıkınca doktorlar amniyosentez testi istedi. Ancak amniyosentez sırasında anne de bebek de öldü. Bebeğin down sendromlu olmadığı anlaşılınca talihsiz baba yıkıldı. 2013 yılında Eren Buzpınar ve Hatice Demet Buzpınar çifti ikiz bebek beklerken amniyosentez sonucu hayatları kararmış.
Downlu denildiği Halde sağlıklı doğdular
Bebeği için hastane hastane dolaşan ve çaldığı her kapıdan aynı cevabı alan Bahar Sakın, doktorların, “"İstersen bebeğini alabiliriz"” demesine karşın kürtaj yaptırmadı. Down sendromlu denilen, hatta yaşamasına ihtimal verilmeyen Umut bebek, sağlıklı bir şekilde dünyaya geldi. Bir başka mağdur aile Bülent ve Senem Erdoğan çifti. Oğulları Mustafa Rıfat. Down sendromu teşhisi konulmasına rağmen sağlıklı bir şekilde doğdu.
Anne adayları için her hastanede önerilmesi zorunlu olan tarama testleri hem annenin hem de bebeğinin sağlığını tehdit ediyor. Gebeliğin belli dönemlerinde yaptırılan tarama testleri sonucu ya aile kürtaj kararı alıyor ya da tarama testinin riskleri sonucu bebek düşüyor. Kürtaj kararı almayan ve bebeği düşmeyen birçok ailenin downlu denilen bebekleri sağlıklı bir şekilde dünyaya geliyor.
Amniyosentez Operasyonu Hem Anne Hem Bebek İçin Tehdit
Gebeliğinin belli dönemlerinde tavsiye edilen ikili ve üçlü tarama testlerinin duyarlılığı yüzde 65 ile 70 oranında değişiyor. Yani bu testler kesinlik arz etmiyor. Down sendromlu teşhisi konulup da sağlıklı doğan bebek sayısı azımsanmayacak kadar çok. Amniyosentez testi ikili ve üçlü tarama testlerinin riski pozitif çıkarsa (1/250’nin altındaysa) yapılıyor. Amniyosentez oldukça riskli bir operasyon. Amniyosentezde, anneye karnından yapılan iğneyle rahme ve buradan da korion zarından geçilerek bebeğin içinde yüzdüğü amniyon sıvısına ulaşılıp, bir miktar sıvı alınıyor. Bu operasyon esnasında en az yüzde 1 oranında bebeği kaybetme riski bulunuyor. Yani bu ameliyata giren her yüz anneden en az 1 bebeğini düşürüyor.
Binlerce Can Aldı
Türkiye’de yaklaşık 100 bin down sendromlu birey var. Her 800 gebelikten 1’i down sendromlu bebek doğumu ile sonuçlanıyor. Buna karşın istatistiklere bakıldığında her 800 amniyosentez operasyonundan en az 8’inde gebeler düşük yapıyor. Veriler karşılaştırıldığında her 800 amniyosentezde en az 7 sağlıklı bebek down sendromlu denilerek alınıyor. Türkiye’deki doğum oranlarına bakıldığında yıllardır yapılan bu testlerin binlerce sağlıklı bebeğin canına mal olduğu görülüyor.
Kesin Sonuç Yok Ama Kesin Cinayet Var
İkili tarama testi ya da 11-14 hafta testi olarak da bilinen ilk trimester tarama testi down sendromu ve trizomi 18 adı verilen kromozomal anomaliye sahip bebekleri saptıyor. Tüm tarama testlerinde olduğu gibi bu test de tanı koydurmuyor. Sadece hastalık açısından yüksek risk altındaki bebekleri işaret ediyor. Testin yüzde 70 duyarlılığı var. Üçlü tarama testi down sendromu (trizomi 21), nöral tüp defekti ve trizomi 18 adı verilen genetik hastalığın anne karnındaki bebekte olma olasılığını saptayan bir kan incelemesidir. 16-18. haftada yapılan bu testin yüzde 65 duyarlılığı var. Bu da ikili tarama testi gibi kesin sonuç vermiyor. Amniyosentez bütün bu testlerin riskli olması durumunda ve değerler 1/250 altında olursa öneriliyor. Sonucu kesin olmakla beraber yüzde 1 ile 5 arasında bebeği kaybetme riski var.
“İkili testin yüzde 30, üçlü testinin yüzde 35 yanılma payı var”
Tarama testleri hakkında bilgi veren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ercan Kayacan, bu testlerin tıbbi, hukuksal ve insani olmak üzere üç boyutta incelenmesi gerektiğini söyleyerek şunları söyledi; "“İkili ve üçlü tarama testleri bebek anne karnındayken yapılan tarama testleridir. Anne karnındaki bebekte var olabilecek bazı kromozomal hastalıkların tespiti için anneden alınan kan örneği ile yapılır. Bu kromozomal hastalıkların başında down sendromu gelir. Bu testler kesinlik arz etmez. Sadece risk tahmini sunar. İkili ve üçlü testler sonrası gerekli görülmesi halinde yapılan amniyosentez (bebeğin içinde yaşadığı sudan tahlil için örnek alınması işlemi) belli riskler taşır. Bu söylediklerim işin tıbbi yönüdür.”"
“Hukuksal zorunluluk var”
“Testlerin bir de hukuksal boyutu var. Hukuksal olarak bu testleri yapma zorunluluğumuz var. Yasa koyucular bunu doktorlara şart koşuyor. Bu testler yapılmadığında ve çocuk down sendromlu doğduğunda aile doktoru mahkemeye verebiliyor ki bunun örnekleri var. O yüzden doktorlar bu testi hastalarına önermek zorundalar. Ben şahsen hastalarıma bu tarama testlerini öneriyorum çünkü hukuksal olarak bu bizden isteniyor. Aileye bu testlerin sonucunda karşılaşabilecekleri durumlar ile ilgili bilgi veriyor, down sendromunun ne olduğunu ayrıntısı ile anlatıyor, anne karnında iken herhangi bir tedavisinin olmadığını,böyle bir durumda yasal olarak down sendromlu bir bebek istemediklerinde bebeği aldırma haklarının olduğunu anlatıyoruz. Kararı aile veriyor.”
“Kürtaj diye bir şey dinimizde yok”
Olayın fıkhi boyutunu değerlendiren Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Ahmet Efe, "“Bu tür tarama testleri sonucunda çocukların sakat ya da hastalıklı denerek alınması dinimizce uygun görülmemiştir. Kürtaj diye bir şey dinimizde yok. Bu haramdır. Çocuğun engelli olarak doğması Allah’ın takdiridir. Aile bu konuda bir tasarrufa sahip değildir. Hele de bu testlerin doğruluğunun şüpheli olduğu düşünüldüğü zaman da kesinlikle böyle bir işe kalkışılmamalı”" diye konuştu.