Bangladeş hükümeti kin kusuyor! Bir müslüman lidere daha idam kararı

Bangladeş'te işbirlikçi Yüksek Mahkeme, 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı olayları bahane ederek türlü iftiralara tabi tuttuğu Cemaat-i İslami Partisi'nin Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Mir Kasım Ali hakkındaki idam kararını onayladı.

Eklenme Tarihi: 30 Ağu 2016
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Bangladeş hükümeti kin kusuyor! Bir müslüman lidere daha idam kararı
Beş yargıçtan oluşan mahkeme heyetine başkanlık eden Surendra Kumar Sinha, 2014'te Bangladeş Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından ölüm cezasına çarptırılan 63 yaşındaki Ali'nin, kararın yeniden gözden geçirilmesi için yaptığı başvurunun reddedildiğini açıkladı. İç hukuk yolları tükenen davada Ali'nin, yasalara göre af kararı için devlet başkanına başvuru hakkı bulunuyor. Ancak Ali'nin avukatları, müvekkilinin ve ailesinin bu konuda henüz karar vermediğini belirtti. Ali, 2 Kasım 2014'te bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı olaylardan idama mahkum edilmişti. Bir gencin kaçırılıp işkenceyle öldürülmesi dahil 8 farklı suçlama yöneltilen müvekkillerine karşı mahkemeye yalancı şahitler çıkarıldığını ifade eden Ali'nin avukatları, karara karşı çıkmıştı. Cemaat-i İslami'den grev çağrısı Kararın duyurulmasının ardından Cemaat-i İslami'nin internet sitesinden yapılan açıklamada, Yüksek Mahkemenin Ali hakkındaki idam kararını kınamak ve protesto etmek üzere yarın ülke genelinde, yerel saatle 06.00-18.00 arası grev yapılması çağrısında bulunuldu. Açıklamada, "Bangladeş hükümetinin, Cemaat-i İslami'nin üst düzey yetkililerini tek tek öldürme planını Ali hakkındaki hükümle sürdürdüğü, hükümetin Ali'nin davasında öne sürdüğü tüm delillerin uydurma ve yalan olduğu ve Ali'nin kendisine yöneltilen suçlamalarla hiçbir bağlantısının bulunmadığı" ifadesi kullanıldı. Zulüm mahkemesinin kararlarına tepki yağıyor Bazı muhalefet partileri ve uluslararası gözlemciler, Hasina hükümeti tarafından kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinin adil yargılama standartlarına uymadığına ve siyasi kararlar aldığına dikkati çekiyor. Cemaat-i İslami Partisi de lider kadrosuna yönelik mahkeme kararlarının siyasi olduğuna işaret ederek, halkı, Hasina hükümetinin "devlet terörüne" karşı çıkmaya çağırıyor. Parti yetkilileri, hükümetin muhalifleri bastırmak için kitlesel cinayetler, keyfi tutuklamalar, yargısız infaz ve işkence gibi suçlar işlediğini savunuyor. Cemaat-i İslami yetkilileri, bağımsızlık savaşının ardından 1973'te çıkarılan Savaş Suçları Kanununa göre ancak silahlı savunma ya da yardımcı gruplara üye kişilerin savaş suçları ya da insanlığa karşı suç işlemekten yargılanabileceğini, buna karşın üyelerinden hiçbirinin silahlı gruplara üye olmadığını, dolayısıyla bu suçlamalarla yargılanamayacağını vurguluyor.