'Bangladeş'teki Kamplar Saatli Bombadan Farksız'

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü Başkanı Dr. Liu, "Tıbbi ve insani yardım konusunda bölgede çok büyük bir açık var. Bu kamplar, halk sağlığı açısından saatli bombadan farksız." dedi.

Eklenme Tarihi: 24 Eki 2017
2 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
'Bangladeş'teki Kamplar Saatli Bombadan Farksız'

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü (MSF) Başkanı Dr. Joanne Liu, Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanların kaldığı kamplara ilişkin, "Tıbbi ve insani yardım konusunda bölgede çok büyük bir açık var. Bu kamplar, halk sağlığı açısından saatli bombadan farksız." ifadelerini kullandı.

MSF'den yapılan yazılı açıklamaya göre, Liu, dün Cenevre'de Avrupa Birliği (AB) ile Kuveyt'in öncülük ettiği ve Uluslararası Göç Örgütü (IOM), BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ile BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'nin ortaklaşa düzenlediği "Arakanlı Sığınmacılar İçin Uluslararası Yardım Konferansı"nda Bangladeş'in Cox's Bazar kentinde bulunan mülteci kamplarındaki izlenimlerini paylaştı.

"YAKIN ZAMANDA BİTECEK GİBİ GÖRÜNMÜYOR"

Liu, son 2 ayda 600 binden fazla Arakanlı Müslüman'ın Bangladeş'e geçtiğini belirterek "Bu büyük göç dalgası yakın zamanda bitecek gibi görünmüyor. Sadece son 2 haftada 40 bin kişi daha Myanmar'dan Bangladeş'e geldi. Bu sayılar, Arakan'daki şiddetin hala dinmediğine işaret ediyor." dedi.

Arakanlı Müslümanların Bangladeş'te sığındığı alanlardaki yaşam şartlarının son derece kötü olduğunu vurgulayan Liu, "Bunun ne denli büyük bir kriz olduğunu bizzat görmeden anlamak çok zor." diye konuştu.

"TIBBİ VE İNSANİ YARDIMDA ÇOK BÜYÜK BİR AÇIK VAR"

Bölgedeki insani yardım faaliyetlerinin hala çok yetersiz olduğuna işaret eden Liu, "Tıbbi ve insani yardım konusunda bölgede çok büyük bir açık var. Bu kamplar, halk sağlığı açısından saatli bombadan farksız." diye konuştu.

Liu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bangladeş hükümetini sınırlarını Arakanlı Müslümanlara açık tutmaya, uluslararası toplumu da bu harekete destek vermeye davet ediyoruz. Bir halk sağlığı faciasının önüne geçmek için gerekli yardımları ulaştırmak, bağışçıların görevi ve sorumluluğudur. Bu facianın önüne ancak şiddet, tecavüz ve işkenceyi yaşamış bir nüfusun hayati ihtiyaçlarını karşılayarak geçebiliriz."