Batı Toplumu Büyük Hızla Çöküyor!

“Aile” çöktü! “Anne”lik öldü! Doğan çocukların nerede ise yarısı babasını tanımıyor. Batı toplumu büyük bir cinnet yaşıyor. Hiçbir harp yaşanmasa bile birkaç nesil sonra “Batı Toplumu” kendi kendine yok olacak.

Eklenme Tarihi: 10 Ağu 2017
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Batı Toplumu Büyük Hızla Çöküyor!

“Aile” çöktü! “Anne”lik öldü! Doğan çocukların nerede ise yarısı babasını tanımıyor. Batı toplumu büyük bir cinnet yaşıyor. Hiçbir harp yaşanmasa bile birkaç nesil sonra “Batı Toplumu” kendi kendine yok olacak.

Dinamitlerle yıkılan bir binanın çöküş anını çoğumuz seyretmişizdir. Yine benzer şekilde İkiz Kuleler’in büyük bir gürültü ve toz bulutu yayarak yıkılışı hâlâ belleklerimizde duruyor. İşte bu misalde olduğu gibi “Batı” dediğimiz toplum bütün kurumları ile beraber büyük bir gürültü ile çökmeye başladı.

Batıdaki gerçek ve büyük çöküş “Toplumsal Çöküş”tür. Bir milleti, bir topluluğu ayakta tutan en temel öğelerin yok olmasının sonuçlarından bahsediyoruz. Sömürge düzenini yürütebilmek için dünyaya ahlâksızlık ihraç etmekten, yalan ve dolanlarla milletleri mahkûm etmekten çekinmeyen “Batı” kendi çöküşüne çare bulamıyor. Milletleri yok etmek için “Aile” kurumuna saldıran Batı, çöken “Aile” kurumunu ayağa kaldırmaktan aciz. Yakın geleceklerini düşünmek Batılı kanaat önderlerine büyük ızdırap veriyor. Yok olmak üzere olduklarını görerek sağa-sola saldırmaktan medet umuyorlar.

İlgisizlik İnsanları Yalnızlığa Sürüklüyor…

Bu konu büyük sorunu görmemize yardımcı oluyor. İngiltere’de bulunan Euromonitor International şirketinin yaptığı araştırmada, dünyada 1996’da yalnız yaşayan insan sayısı 153 milyon iken 2011’de bu rakam 277 milyona yükseldi. Yani 15 yılda yalnız yaşayan insan sayısı %81 artmış durumda. Ağırlıklı olarak ‘yalnızlar ulusu’ olarak adlandırabileceğimiz ABD, bu konuda iyi bir örnek teşkil etmekte(!) Bugün ise çok şey değişmiş durumda. Ülkede nüfusun %51’i yalnız yaşıyor. Bizdeki oranın dokuz kat fazlası! Toplam hanelerin %28’inde ise tek kişi bulunuyor.1

1950’de Batı Avrupa ve Amerika’da nüfusun sadece %3’ü yalnız yaşayanlardan oluşuyordu. Tahminlere göre 2020 yılında Avrupa’da bulunan hanelerin %40’ını yalnızlar oluşturacak. Fransa’da 1968’ten günümüze yalnız yaşayanların sayısı neredeyse ikiye katlanmış durumda. Frankfurt, Münih ve Paris’te bulunan hanelerin yaklaşık yarısı, İsveç’te ise %40’ı tek kişiden oluşuyor. Almanya’da 25-45 yaş arasındaki yalnız yaşayanların sayısı 1960 yılından beri yaklaşık %500 arttı. 2021 yılında ülkedeki tüm hanelerin üçte birinin yalnız yaşayanlardan oluşacağı tahmin ediliyor.2

Yaşlıların bu konudaki dramı gençleri psikolojik olarak olumsuz etkiliyor. Avrupalılar artık insanlarla yaşamı bırakıp kedilerle, köpeklerle yaşamaya başlamış durumdalar. Hatta evlilikte dahi hayvanları tercih etme rezaletine başvuruyorlar. Aslında inceleyerek baktığımız da birbirinden koparılmış Avrupa Medeniyeti(!) hatta medeniyetsizliği görüyoruz. Aile, arkadaşlık, akrabalık, komşuluk kalmamış ve birçoğu unutulmuş… İnsanlar kendi hallerine terk edilmiş… Fransa’da ölen bir adamın cesedi on beş yıl sonra evinde iskelet halinde bulundu. On beş yıl ne arayanı olmuş, ne soranı… Ne bir kapı komşusu merak edip kapısını çalmış… Ne de bir akrabası… İşte kimsesiz yalnız yaşayan o insanlara bir bakıyoruz. Ve sonuç ortada…

Televizyonun Karşısında 42 Yıl boyunca Ölü Halde Oturan Kadın

Olay Hırvatistan’da yaşandı. Hedviga Golik adındaki kadın, en son 1966 yılında görülmüştü. Cesedi 2008 yılında polisler tarafından evine girildiğinde bulundu. Kadın televizyonun karşısında otururken ölmüştü ve aynı halde 42 yıldır bulunmayı bekliyordu.

7 yıl Boyunca Bulunmayı Bekleyen Adam

Olay 2007 yılında Almanya’da gerçekleşti. Cesedin yanında sigara ve televizyon rehberi bulundu. Polisler adama çok acıdıklarını belirtmiş ve “Kimsenin Özlemediği Adam” lakabını takmışlar. Çünkü o bölgede herhangi bir kayıp ihbarı olmamış. Adamın kimliği bile bulunamamış.

Haciz Memurları Gelmese Bulunmayacaktı!

California’da David Carter çevresi tarafından zeki ve hayat dolu bir insan olarak biliniyordu. Ancak, bir akşam sebebi belirsiz bir şekilde tabancayı alıp kafasına sıktı. Aradan yaklaşık 10 yıl geçti. Carter’in vergi borçları vardı ve evine haciz geldi. Haciz memurları kapıyı kırıp içeriye girdiklerinde Carter’in cesediyle karşılaştılar. Kendisini de 10 yıldır kimse arayıp sormamıştı.3

Avrupa’da Sokaklar Kimsesiz Çocuklarla Dolu

AB üyesi devletlerde, özellikle Romanya, Bulgaristan ve Polonya’da, yaklaşık 500 bin çocuk, Caritas’a göre Ukrayna’da 9 milyon çocuk, bazı araştırmalara göre Moldova’da çocukların yarısından fazlası dönem dönem anne ya da babasız hayatlarına devam ediyor. Daha küçücükken sokak, açlık sefilliğini çeken çocuklar, toplumun ilgisiz durumunu ortaya seriyor. Ayrıca sokaklarda kimsesiz çocukların çok olması toplumdaki suç oranını arttırıyor. Avrupa Medeniyeti’nin insanı getirdiği bu acı durumu gördükten sonra İslam’ın eşsiz Medeniyetine hayran kalmamak mümkün değil!

• Batı’da dağılan ailelere, sokaklarda büyüyen çocuklara baktığımızda; İslam’ın hükümlerinde ve örfünde ailenin kutsal oluşunu hatırlıyoruz. Bizim medeniyetimizde aile, bir çatı altındayken ailedir. • Batı’da, yaşlanan anne- babalar huzur evlerine bırakılırken İslam, kutsal kitabında: “Ana-babadan biri veya ikisi birden yanınızda yaşlandığında, güçleri azalıp sözleri çoğaldığında onlardan yüksünmeyin. (Sizi üzücü hareketlerde bulunsalar bile) onlara “ÖF” bile demeyin. Onları azarlamayın, onlara yumuşak konuşun, gönüllerini alın”4 diyerek evladın, anne babasına iyilikle muamele etmesini emir buyurmuştur. • Avrupa sokaklarında emniyetin olmaması ve sefalet içerisindeki insanların hırsızlığa başvurması, hiç kimsenin can ve mal güvenliğinin olmadığını göstermekte. Oysa İslam’da; “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” Nebevî düsturu ile insanlar, öldürücü fakirlikten kurtulmuş ve toplum emniyete kavuşmuştur. • Batı Medeniyeti’nde akrabaya hiçbir kıymet verilmezken hatta ölenlerin cesetleri dahi yıllar sonra bulunurken, İslam Medeniyeti’nde; “Allah’tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının”5 emri ile bu bağın korunması emredilmiştir. Yapılan istatistikler ve anketler Batı’nın iğrençliğini, insanı hiçe saydığını ve dünyaya kaostan, ahlaksızlıktan başka bir şey getirmediğini gözler önüne sermektedir. İnsanlık yeni bir arayış içerisinde huzura özlem duymaktadır. Tüm dünyadaki İslam’a yönelişlerin sebebi, insanlığın bu çıkmazdan kurtuluşun yolunu İslam’da bulmasından kaynaklanmaktadır. Tüm zamanların tek kurtuluş reçetesi İslam’dır!

ŞİMDİ YENİDEN SORGULUYORUZ;

HANGİSİ GERÇEK MEDENİYET?

BİZ İSLAM MEDENİYETİ’Nİ İSTİYORUZ!

1. http://blog.milliyet.com.tr/yalniz-yasayanlar-artiyor–yurtta-ve-cihanda/Blog/?BlogNo=400699 2. http://www.aktuel.com.tr/ozel/2013/11/20/dunya-giderek-yalnizlasiyor 3. http://www.haberself.com/h/3449/ 4. İsra, 23 5. Nisa, 1