Furkan Vakfı’nın Ankara konferansının Chp’li Yenimahalle Belediyesi tarafından son iki gün kala iptalinin üzerine, Ankara Nazım Hikmet Salonu’nun önünde gerçekleştirilen mitingde Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin anlattığı rüya sanal âlemde bazı çevreler tarafından adeta büyük bir soruna çevrildi.
Aslında olay, Chp’li Belediyenin verdiği sözü tutmayarak salonu iptal etmesi ve binlerce insanın mağduriyeti iken, sanki bir takım çevreler tarafından bu vahim durum unutturulmak istenircesine mesele tamamen Hocaefendi’nin bir cümlesine çevrildi. Hem cımbızlanarak hem de çarpıtılarak yayılan haber tam anlamıyla bir skandala dönüştü.
Yayılan haberlerde ve sosyal medya paylaşımlarında Hocaefendi’nin sözü çarpıtılarak; Hocamız sanki rüyada Peygamberimizin görüldüğünü anlatmıyor da ‘şimdi burada’ diyormuş gibi çarpıtılmasına ya da ‘cemaatimizin, rüya ile yola çıkmış bir cemaatmiş’ gibi gösterilmesine sağduyulu halkımızdan tepkiler gelmeye devam ediyor.
İsmini vermekten çekinmeyen bir hanım, yakın zamanda gördüğü rüyasını bir mektup göndererek bizlerle paylaştı. Bize gönderilen mektubu aynen yayınlıyoruz.
Edebiyat Öğretmeni Tülay Arslan’ın Furkan Haberle Paylaştığı Mektubu:
“Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla;
Canımı almadan önce rızasını almam için bana bir yol açan Allah’a hamdolsun.
Evet, artık bir yoldayım, hak bir yol olduğuna inandığım bir yoldayım. Batıl ilimler içinde boğulmuş batıl bir hayatın içinde yok olup gidiyordum. Bir toplantıda tanıştım ve sonra da kopamadım zaten. Solcu bir ailenin kızı olduğum için önceleri dinimi öğrenme şansım olmadı. Başka bir cemaatte öğrenmeye çalıştım ama yeterli gelmedi. Çünkü bana göre din sadece birkaç alana hitap etmemeliydi. Yaşamımız bir sahabe hayatı gibi olmalıydı. Ama “bu zaman da dini bir sahabe gibi yaşamak imkânsız” düşüncesine inandırılmıştım.
İşte bu yüzden Furkan Vakfı’nda gördüğüm “Biz Medeniyetimize Dönüyoruz” pankartı beni derinden sarstı, nasıl yani, biz şuan hangi medeniyeti yaşıyoruz. O günden sonra sohbetleri kaçırmayıp, hocalarımın söylediklerini not alıp, doğru söyleyip söylemediklerini kontrol ediyordum. Söylenilen ayet ve hadislerin doğruluğundan emin olmak istiyordum.
Vakfa gittim, hocalara burada ne yapıldığını sordum. Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin konuşmalarını internetten dinleyip, onun hakkında araştırma yapmaya başladım. Aynı zaman da mail ve telefon yoluyla arayıp amaçlarını ve hizmetlerini sordum ve gördüm ki tek amaç Allah’ı anlatmak.
Ayet ve hadislerden şüphem olmadığı için Rabbimin izniyle artık duyduğum ve okuduğum ayetleri hayatıma geçiriyordum. Ama şunu anladım ki yalnız başıma dini yaşamak ve anlatmak olmuyormuş. Cemaat ile beraber yürümek istiyorum ama bütün bu araştırmalara rağmen içimde hala bir şüphe vardı. Bu defa başkaydı çünkü bu defa katılacağım cemaat ile ömrümün sonuna kadar yürümek istiyordum. Çünkü bu defa medeniyetime dönüyordum!
Bütün araştırmalarıma rağmen içimdeki şüpheyi gideremedim.
Ve sonunda ağlayarak Rabbime dua ettim, çünkü O en doğruyu şüphesiz gösterecekti bana.
O gece rüyamda; bir savaşın ortasından kaçıyordum ve bir binaya girdim. Binanın kapısından girdiğimde kapıda bekleyen bir hizmetli vardı. İçerde de Peygamberimiz. Peygamberimize benim geldiğimi söyledi ve ben Canım Peygamberimi görünce selam verdim oda selamımı aldı. Ben ağlamaya başladım ve “benim selamımı almanızı hak edecek ne yaptım” dedim. Oda: “Benim yolumda gidenlerle beraber oldun” buyurdu.
İşte bundan sonra ne şüphe ne de başka bir şey içimde kalmadı. Bu cemaatin hak yolunda olduğunu rüyamda Peygamberimden duydum ya artık ne iftiralar ne karalamalar ne de engellemeler umurumda bile değil.
Artık eminim. Can mı can, infak mı infak, evlat mı evlat, zaman mı zaman cemaatimle birlikte her şey bu yola feda olsun. Ben Peygamberimden de duydum ya artık eminim, bu yeter bana. Bugün bize sahabe gibi yaşama fırsatı veren Allah’a hamdolsun.
Artık Allah’ın rızasını alma konusunda bir umudum, bir yolum var.
Allah İslam’ı hakkıyla öğrenmeyi, yaşamayı, anlatmayı nasip etsin. Dua ve selamlarımla…
Bu samimi duygularını bizlerle paylaşan kardeşimize teşekkür ediyoruz.