Berat Gecesi ve Önemi

Allah-u Teâlâ, şerefli Muhammed ümmetine, hatalarından dönmek, kusur ve günahlarını affettirmek; Siyonist ve Haçlıların arzında çıkarttığı fesada son vererek adaletin yeryüzüne hâkim kılınmasını sağlamak, kısacası razı olduğu kullar zümresine dahil olabilmek için sürekli fırsatlar vermektedir. Rabbimiz, bezm-i elestte insana yüklediği emaneti, anlaşmanın kulluk tarafına attığımız imzayı hatırlatmak için peygamberler göndermiş ve sürekli verdiğimiz sözü, yaptığımız … Berat Gecesi ve Önemi Devamı »

Eklenme Tarihi: 06 Mar 2023
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 06 Mar 2023
Berat Gecesi ve Önemi

Allah-u Teâlâ, şerefli Muhammed ümmetine, hatalarından dönmek, kusur ve günahlarını affettirmek; Siyonist ve Haçlıların arzında çıkarttığı fesada son vererek adaletin yeryüzüne hâkim kılınmasını sağlamak, kısacası razı olduğu kullar zümresine dahil olabilmek için sürekli fırsatlar vermektedir.

Rabbimiz, bezm-i elestte insana yüklediği emaneti, anlaşmanın kulluk tarafına attığımız imzayı hatırlatmak için peygamberler göndermiş ve sürekli verdiğimiz sözü, yaptığımız büyük anlaşmayı, yüklendiğimiz emaneti peygamberler göndererek hatırlatmıştır. Bu hatırlatmalar Allah-u Teâlâ’nın bize adaletidir, merhametidir. “Kim doğru yolda giderse ancak kendisi için doğru yolda bulunur (sevap kendisinedir). Kim de sapıklık ederse, yalnız kendi aleyhine sapıklık eder (cezasını çeker). Hiçbir günahkâr da başkasının günahını taşımaz. Bir de biz, bir peygamber göndermedikçe azab etmeyiz” (İsra, 15) ayetinde “peygamber göndermedikçe azap edilmeyeceği”nin belirtilmesi tam da Rabbimizin adaletini ve merhametini göstermektedir. Adaletidir, çünkü büyük anlaşmayı bu dünyada hatırlatmaktadır. Merhametidir, çünkü yaptığımız anlaşmayı, verdiğimiz sözü bir defa hatırlatıp bırakmamıştır. Sürekli peygamberler göndererek tekrar tekrar hatırlatmıştır.

Allah-u Teâlâ’nın bizlere sürekli peygamberler göndererek yaptığı uyarıyı ve hatırlatmayı son peygamber Muhammed Aleyhisselam’la nihayete erdirmesi yaklaşan kıyamete kadar başka uyarıcı göndermeyeceğini vaat etmesi; hem İslâm’ın evrenselliğini hem hükümlerinin kıyamete kadar geçerli olduğunu hem de artık kıyametin yakın olduğunu ifade etmektedir.

Rabbimiz, sadece peygamberleri vasıtasıyla sözümüzü hatırlatmakla kalmamış, kaçırılan fırsatları değerlendirebilmek için de Muhammed ümmetine önemli zaman dilimleriyle hataları telafi imkânı vermiştir. Bu fırsatlardan birisi hiç şüphesiz Berat Gecesi’dir.

Mübarek üç ayların ikincisi Şaban ayı, affa ve mağfirete ulaşmak için fırsatların olduğu bir aydır. Şaban ayının on beşinci gecesi “Berat Gecesi”dir ve bu gecenin, fecre kadar rahmet, bereket ve tövbe imkânıyla dolu olduğunu müjdeleyen Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Şaban ayının on beşinci gecesi olduğunda o geceyi ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü yüce Allah, bu gece güneşin batışından fecre kadar (olan sürede) dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve ‘Tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim! Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim! Şifa isteyen yok mu, şifa vereyim! Başka isteği olan yok mu, ona da istediğini vereyim’, buyurur” (İbn Mace, Sünen).

Peygamber Efendimiz (s.a.v), bu gecenin fazileti ve affa medar olduğu hakkında şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teâlâ, (rahmetiyle) Şaban’ın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” (Tirmizi, Savm, 39).

Peygamber Efendimiz (s.a.v), Usame b. Zeyd (r.a)’in, “Ey Allah’ın Resulü! Şaban ayında tuttuğun oruç kadar başka hiçbir ayda tutmadığını görüyorum” demesi üzerine şöyle buyurmuştur: “Bu, Recep ile Ramazan (ayı) arasında bulunan ve insanın (kıymetinden) gafil olduğu bir aydır. Bu (ay), amellerin âlemlerin Rabbine yükseldiği aydır. Ben, amelimin oruçlu olduğum halde yükselmesini seviyorum” (Sünen-i Nesai).

Tövbe ve istiğfarların kabulü için fırsat, rahmet ve bereket gecesi olan bu gecede bazı kişilerin affa mazhar olamayacaklarını da yine Peygamber Efendimiz (s.a.v) haber vermiş ve şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah, bu gece bütün Müslümanlara mağfiret buyurur, ancak kâhin, sihirbaz yahut çok kin güden veya içkiye düşkün olan veya ana-babasını inciten yahut zinaya ısrarla devam eden müstesna” (et-Tergîb ve’t-Terhib).

İbni Mace ve Tirmizi’de geçen rivayette ise Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “Allah-u Teâlâ, Şaban’ın on beşinci gecesi tecelli eder ve ana-babasına âsi olanlar ile Allah’a şirk (ortak) koşanlar dışındaki bütün kullarını bağışlar”.

Allah-u Teâlâ’ya şirk koşanların bağışlanması için, bundan vazgeçmeleri, Allah-u Teâlâ’nın mülkünde tek otorite olduğunu kabul etmeleri, O’ndan başka ilah olmadığını, eşi, benzeri ve ortağı olmadığını idrak etmeleri gerekir.

Anne ve babasına karşı gelen, onlara isyan eden, onları üzen kardeşlerimizin affa mazhar olabilmeleri için onlardan helallik almaları gerekir. Vefat etmişlerse onların peşinden dua etmesi, hayır ve hasenatta bulunması, istiğfar etmesi gerekir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in bu gece şöyle dua ettiği rivayet edilmiştir: “Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınırım. Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten acizim. Sen kendini Sena ettiğin gibi yücesin” (et-Tergib ve’t-Terhîb).

Bizi kendisine kul, Habibi’ne ümmet eyleyen, hatalarımızı örten, günahlarımızdan tövbe etmek için fırsat veren, mübarek zaman dilimleriyle bizlere kulluk bilincimizi hatırlatmak için fırsat veren, şerefli kılan, bizleri dikkate alarak iyilikleri emredip kötülüklerden nehyetme misyonunu yükleyen âlemlerin Rabbine hamdolsun.

Bu mübarek gecede, ibadet, taat, günahlardan pişmanlık, cihad ve Müslüman kardeşlerimizin dertleriyle dertlenme şuuru da ver Allah’ım. Âmin.