Hiç sevmediğiniz kişiler olabilir ve onların fikri suçlardan dolayı zindana atılmasını da isteyebilirsiniz. Ama bilin ki her adaletsizlik size fakirlik olarak geriş dönmektedir.
Millet İttifakı’nın “Ortak Politikalar” metni tam da bu nedenle ilk olarak adaletle başlıyordu. Adalet yoksa para da yok…
***
Seçim öncesi giderek sıklaşan şekilde iktidarın değişmesi ve değişmemesi durumunda ekonomide bizi bekleyen seçenekleri defalarca yazdım.İktidarın değişmemesi durumunda iki yol olacak diyordum:
1-) Eski Nass politikasının devamı bize bu yılı çıkartır ama 1,5-2 yıl içinde ani sayılabilecek bir şekilde büyük çöküş yaşarız. Bu durumda dar tanımlı işsiz sayısı bile 10 milyonu geçebilirdi.Ama Erdoğan seçim öncesi meydanlarda söylediği ve vaat ettiği şekilde yola devam etmedi.
2-) Ve yeni bir kadro ile kısmen reel politiğe dönerek bahsettiğim ikinci yola dümeni kırdı (Şimdilik hibrit politika uygulanıyor).
Ama Erdoğan seçim öncesi meydanlarda söylediği ve vaat ettiği şekilde yola devam etmedi.
Bu seçenekte ise ani kırılma dediğim çöküş durumu olmaz ama büyük sıkıntı çekeriz diye belirtiyordum.
İlk seçeneğe BÜYÜK YIKIM derken ikinci seçeneğe BÜYÜK SIKINTI diye isim vermiştim.
İkinci seçeneğin maliyeti ne olur diye tahminimi de şu şekilde izah etmiştim: Yaklaşık 1,5-2,0 yıldan az olmamak üzere kemer sıkılır ve ekonomide durağanlık yaşarız. Ve bu süre içerisinde de 3-4 milyon arası bir kesim (özellikle lise ve altı eğitimliler) işini kaybeder ve böylece işsiz sayısı 6 milyon seviyelerini aşabilir…
Ve gelelim iktidar değişimi halinde ne olabileceğine yönelik öngörülerimize (Bunların hepsi arşivde duruyor):
Seçimde iktidar değişimi yaşansaydı ilk olarak güven kaybetmiş bir yönetimden güven oranı çok yüksek bir yönetime geçilecekti.. (Burada ana nokta muhalefetin ekonomi yönetim kadrolarıydı…. )
GÜVEN, zaten başarılmak istenen yolun önemli kısmını kendiliğinden karşılıyordu. Geriye sadece doğru politikalar kalıyordu. İşte onu da zaten “Ortak Politikalar” metninde yazmışlardı.
Ekonomiyi iyi bilen her uzman “o yazılanların yarısı uygulansa bile ülke uçar” diyordu… Hem doğru kadro hem de doğru politikalar bizi nereye götürürdü…??
İşte onu da yine seçimden önce defalarca dile getirmiştim: Elbette yönetim değişse bile kemer sıkılacaktı ama bunun maliyeti iki yönden çok daha az olacaktı: Süre açısından 1,5-2 yıl yerine muhtemelen 4-6 ay süre sonra yatırım ve büyüme geri gelirdi; hem de bu geçiş döneminde en fazla 300-600 bin kişi işini kaybeder ama 1 yıl dolmadan yeni istihdam artışları yaşanırdı.İşte biz bu fırsatı kaçırdık.
Ama asıl kaçan fırsat neydi onu da söyleyeyim: 80’li yıllardan sonra Türkiye’de ilk kez ekonomik kalkınma programı da uygulanacaktı. Kaçan en büyük fırsat işte burasıydı.
***
Şimdi ne olacak? Yani gerçekten fırsat kaçtı mı yoksa kaçmadı mı? İşte bunu görmek isteyenler için önümüzde Brezilya örneği duruyor.
Orada da Bolsorano realist olmayan söylemlerle iktidarını korumaya çalıştı. Orada da akla mantığa sığmayan dış düşmanlar vs ile Bolsorano koltukta oturmak istedi… Ama Brezilya seçmeni buna çok küçük farkla müsaade etmedi.
Seçimlerde en büyük düşman olarak ABD’yi gösteren Bolsorano seçimi kaybedince soluğu ABD’de bir tavukçuda aldı…!!! (Ne kadar ironik değil mi…)Ve geride kalanlar…
Lula yeniden iktidar gelir gelmez realist politikalara geçti (Bizdeki ki gibi sözde değil).Brezilya şu anda Dünya’nın en gözde ülkelerinden biri oldu. Adeta yabancı sermaye akınına uğruyor.Sadece LULA sonrası ayda 91 milyar dolar yabancı sermaye çekerek dünyanın sözde değil özde ve gerçekten 10. büyük ekonomisi durumuna geldi. (Bizim Ticaret Bakanlığı sitesinde sıralama veriliyor)
***
Evet, Brezilya başardı ve geleceğe umutla bakıyor… Bizde ise gelecek karamsarlığı en yüksek seviyede seyrederken söylemlerin gerçekliğine bakmadan treni kaçırmış olduk…
Geçmiş olsun… Özellikle gençlere geçmiş olsun…