Biz İskenderun Yoluna “Otoban Kapatmak” İçin Çıkmadık!

29-05-2016 Pazar günü İskenderun yolunda neler oldu? Şimdiye kadar tüm etkinliklerinde bir çiçeğe bile zarar vermeyenler otoban mı kapattı? Tomalar neden harekete geçti? Bu mücadelenin gerçek sebebi neydi? Bu soruları çeşitli değerlendirmelerle gündeme getirenleri bilgilendirme adına Semra Kuytul Hocahanım yazdı…

Eklenme Tarihi: 02 Haz 2016
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Biz İskenderun Yoluna “Otoban Kapatmak” İçin Çıkmadık!

Bu durum sadece bizim değil Allah için İslam davetçiliği vazifesini yüklenmiş tüm kardeşlerimizin de meselesidir.

Biz orada tüm Müslümanlar adına o duruşu gösterdik. İslam’ın, Kur’an’ın, hak davanın sesini kesmek isteyenlere boyun eğmedik.

Biz İskenderun’a doğru evden çıkarken “otoban kapatmak” için çıkmadık. Bizi şehre almayıp otobandaki bir tesiste mahsur bırakacaklarından, hatta Emniyet güçlerinin Dörtyol, Osmaniye gibi yakın yerlerden gelecek olan bazı kardeşlerimizi bulundukları binadan bile çıkarmayacak kadar önlem aldıklarından haberimiz bile yoktu.

Hocaefendi’nin Cuma günkü açıklamasında; “oraya gideceksiniz ve Toma da gelse gaz da sıksa su da sıksa yerinizden kalkmayacaksınız” tarzındaki ifadesi, yeniden izin çıkarsa İskenderun’da gerçekleştirmek istediğimiz konferans o olmazsa basın bildirisi içindi. Hepimiz böyle anladık.

Evet, otoban kapatmak için çıkmadık ama İskenderun’da basın açıklaması yapma adına HEP BERABER kararlı olarak çıktık. YOLUMUZDAN DÖNMEK GİBİ BİR NİYETİMİZ DE YOKTU! Bunu şahsi ya da resmi tüm hesaplarımızdan da paylaşmıştık.

Bu kararımızdan dönmeyeceğimizi görünce herhalde, bir kısmımızın o tesise geçmesine kontrollü olarak yol verdiler ve Hocaefendi’nin orada ifade ettiği gibi “o dağ başında basın açıklaması yapıp dağılmamızı” istediler. Biz de buna razı olmadık. “Tamam, konferansı haklı bir gerekçe olmadan iptal ettiniz; bari şehir merkezinde bir basın açıklaması yapmamıza izin verin” demek en doğal hakkımızdı.

Kilometrelerce uzaktan gelmiş kardeşlerimiz vardı. 15 gündür İskenderun’da emek sarfeden, iptal edilmeden önce bile zabıta ve emniyet güçlerinin topladığı afişleri yeniden asmak için mücadele eden kardeşlerimizin emeği vardı. Bunların hepsini hiçe saymamızı istediler ve tesisin çıkışını kapattılar. Bu durumda İskenderun’a gitmek için tek çare otobana yaya olarak inmekteydi. Biz de onu yaptık. Tomaların müdahalesi ve atılan gaz bombaları ise işi iyice büyüttü. Teessüf ederek söylüyoruz ki yetkililer, İskenderun’daki üç beş çapulcunun lafına baktılar da binlerce insanın talebine bakmadılar. Belki de emir BÜYÜK yerden geldiği için buna mecbur kaldılar.

Biz bir gün evvel de resmi sitemizden yayınlamıştık: Tüm izinlere rağmen basit bir laf ile bize engel koyanlar ve tüm kamuoyu bilsin eğer orada her hangi bir kardeşimize maddi manevi bir zarar olursa sorumlusu, bu emri veren İskenderun Kaymakamlığı ve emniyet güçleridir diye…

Bu güne kadar 100’lerce konferans ve etkinlik yapmışız bir gün asla hiçbir şeye bir zarar vermemişiz, tüm emniyet güçleri de bunun farkındadır.

Orada binlerce insan vardı ama bunlardan hiçbiri hiçbir zaman polise bir taş bile atmamıştı.

O gerginlik esnasında bile kendilerine küçük bir taş bile atmayanlara, tazyikli su sıktılar defalarca gaz bombası attılar.

Bu çifte standarttan ve gördüğümüz şiddetten AKP Hükümetini sorumlu tutuyoruz, bu emri verenleri şiddetle kınıyoruz ve daima kınayacağız.

Ama o gün Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin dik duruşu ve kararlılığı ile sağolsunlar tüm kardeşlerimizin de desteği ile İskenderun merkezde anlı-şanlı bir basın açıklaması yapmayı Allah bize nasip etti. Hatta basın açıklaması, 10.000 kişinin katılımıyla dev bir mitinge dönüştü.

Bu durumda bizim alnımız aktır ama İslami davete bu şiddetli engelleri koyduranlar bu lekeyi ve utancı üzerlerinden atamayacaklardır!

Bütün bu çabalarımız, bu ülkede “Allah” diyenlerin sesini kısmak isteyenlere meydanı bırakmamak içindir.

Bu durum sadece bizim değil Allah için İslam davetçiliği vazifesini yüklenmiş tüm kardeşlerimizin de meselesidir.

Biz orada tüm Müslümanlar adına o duruşu gösterdik. İslam’ın, Kur’an’ın, hak davanın sesini kesmek isteyenlere boyun eğmedik.

Bu ülkenin gerçek sahipleri olan bizlerin böyle haksız muamelelerle susturulmasına ve Allah’ın davasının anlatılmasına konulan engellere karşı tavizsiz bir duruş göstermek istedik.

Yoksa kendilerini bu ülkenin sahibi ve hâkimi sanan bazı kimseler, kurtuluş savaşında kahramanca çarpışmış ve vatanı için canını malını ortaya koymuş bu Müslüman milletin kendi vatanlarında esir muamelesi görmesini istemektedirler. Buna izin vermeyeceğiz!

Bu ülkede ALLAH’IN DAVASININ SESİNİ KISAMAYACAKLAR!

MÜSLÜMANLARI YOK SAYAMAYACAKLAR!

MÜSLÜMANLARIN KANIYLA CANIYLA VAR OLAN BU TOPRAKLARI ÜÇ BEŞ ÇAPULCUYA BIRAKMAYACAĞIZ.

BU VATANIN ASIL SAHİPLERİ BİZ MÜSLÜMANLARIZ VE ALLAH’IN İZNİ İLE YİNE BİZ OLARAK KALMAK İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ.

Semra Kuytul Hocahanım