BM, iklim değişikliğinin yerinden edilmiş topluluklar için ölümcül bir tehdit olduğunu bildirdi

İklim değişikliğinin savaş, şiddet ve zulümden kaçan insanlar için giderek artan bir tehdit olduğu belirtilen raporda, bu durumun onlar için ölümcül bir tehdit oluşturduğu ve buna uyum sağlamak için gerekli fon ve desteğin olmadığı kaydedildi Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, iklim değişikliğinin savaş, şiddet ve zulümden kaçan insanlar için giderek artan bir tehdit olduğunu bildirdi. … BM, iklim değişikliğinin yerinden edilmiş topluluklar için ölümcül bir tehdit olduğunu bildirdi Devamı »
Eklenme Tarihi: 12 Kas 2024
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 12 Kas 2024
BM, iklim değişikliğinin yerinden edilmiş topluluklar için ölümcül bir tehdit olduğunu bildirdi

İklim değişikliğinin savaş, şiddet ve zulümden kaçan insanlar için giderek artan bir tehdit olduğu belirtilen raporda, bu durumun onlar için ölümcül bir tehdit oluşturduğu ve buna uyum sağlamak için gerekli fon ve desteğin olmadığı kaydedildi

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, iklim değişikliğinin savaş, şiddet ve zulümden kaçan insanlar için giderek artan bir tehdit olduğunu bildirdi.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), Bakü’de devam eden Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında 13 uzman kuruluş, araştırma kurumu ve mültecilerin liderliğini yaptığı gruplarla işbirliği içinde iklim değişikliğinin yerinden edilenlere etkisine ilişkin rapor yayınladı.

İklim değişikliğinin savaş, şiddet ve zulümden kaçan insanlar için giderek artan bir tehdit olduğu belirtilen raporda, bu durumun onlar için ölümcül bir tehdit oluşturduğu ve buna uyum sağlamak için gerekli fon ve desteğin olmadığı kaydedildi.

Raporda, “Dünya genelinde zorla yerinden edilen 120 milyondan fazla kişinin 4’te 3’ü iklim değişikliğinden ağır şekilde etkilenen ülkelerde yaşıyor. Bunların yarısı ise Etiyopya, Haiti, Myanmar, Somali, Sudan ve Suriye gibi hem çatışma hem de ciddi iklim tehlikelerinden etkilenen yerlerde bulunuyor.” ifadesine yer verildi.

2040’a kadar aşırı iklim olaylarıyla ilgili tehlikelerle karşı karşıya olan ülke sayısının 3’ten 65’e çıkmasının beklendiği aktarılan raporda, bu ülkelerin büyük çoğunluğunun yerinden edilmiş insanlara ev sahipliği yaptığı vurgulandı.

Raporda, “Çoğu mülteci yerleşim yeri ve kampının, 2050’ye kadar iki kat daha fazla tehlikeli sıcak gün yaşayacağı tahmin ediliyor.” ifadeleri kullanıldı.

Sudan’daki şiddetli çatışmaların milyonlarca insanı evlerinden kaçmaya zorladığına işaret edilen raporda, bunlar arasında onlarca yıldır mültecilere ev sahipliği yapan ve yine de iklim değişikliğine en çok maruz kalan ülkelerden biri olan Çad’a geçen 700 bin kişinin olduğu da belirtildi.

Raporda, şu ifadelere yer verildi:

Çatışmalardan kaçan ancak Sudan’da kalan birçok kişi, ülkeyi mahveden şiddetli sel baskınları nedeniyle daha fazla yerinden edilme riskiyle karşı karşıya. Benzer şekilde, Myanmar’daki mültecilerin yüzde 72’si, kasırgalar ve sel gibi doğal afetlerin aşırı olarak sınıflandırıldığı Bangladeş’te güvenlik arayışında.

İklim değişikliği ile mücadele için finansmanın kırılgan ve savaştan zarar görmüş ülkelerdeki mültecilere, ev sahibi topluluklara ve diğerlerine ulaştırılmasında başarısız olunduğuna dikkat çekilen raporda, bu nedenle iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama yeteneklerinin hızla kötüleştiği vurgulandı.

Raporda, ülkelere, iklim felaketlerinin ilave tehdidiyle karşı karşıya kalan zorla yerinden edilmiş kişileri koruma, onlara ve onları barındıran topluluklara finans ile politika kararlarında söz hakkı verme çağrısı da yapıldı.

“İklim acil durumu, derin bir adaletsizliği temsil ediyor”

Raporda görüşlerine yer verilen BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, iklim değişikliğinin, dünyanın en savunmasız insanları için hayatlarını derinden etkileyen sert bir gerçeklik olduğunu bildirdi.

Grandi, şunları kaydetti:

İklim krizi, çatışma ve güvensizlik nedeniyle yerinden edilmiş çok sayıda insana ev sahipliği yapan bölgelerde yerinden edilmeye yol açıyor, onların sıkıntılarını daha da kötüleştiriyor ve gidecekleri güvenli bir yer bırakmıyor. İklim acil durumu, derin bir adaletsizliği temsil ediyor. Kaçmaya zorlanan insanlar ve onları barındıran topluluklar, karbon emisyonlarından en az sorumlu olmalarına rağmen en yüksek bedeli ödüyor. Milyarlarca dolarlık iklim finansmanı onlara asla ulaşmıyor ve insani yardım giderek büyüyen açığı yeterince kapatamıyor.

İklim değişikliğinin etkisine karşı çözümlerin mümkün olduğunu ancak acil eyleme ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Grandi, uygun kaynaklar ve destek olmadığı takdirde, bundan etkilenenlerin mağdur olacağının altını çizdi.