BM Raporu: Çin’in Sincan’daki İhlalleri “İnsanlığa Karşı Suç” Olabilir

Birleşmiş Milletler Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki bazı ihlallerinin “insanlığa karşı suç” olabileceğini ve Arakanlı Müslüman kadınların “güvenlik güçlerinin, sistematik cinsel şiddetine” uğradığını bildirdi. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi Özel Raportörü Tomoya Obokata, “etnik, dinsel ve dilsel azınlıklara mensup kişileri etkileyen modern kölelik” üzerine bir rapor hazırladı. Modern kölelik konusunda çalışmalar yürüten Obokata, modern köleliğin … BM Raporu: Çin’in Sincan’daki İhlalleri “İnsanlığa Karşı Suç” Olabilir Devamı »

Eklenme Tarihi: 19 Ağu 2022
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 19 Ağu 2022
BM Raporu: Çin’in Sincan’daki İhlalleri “İnsanlığa Karşı Suç” Olabilir

Birleşmiş Milletler Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki bazı ihlallerinin “insanlığa karşı suç” olabileceğini ve Arakanlı Müslüman kadınların “güvenlik güçlerinin, sistematik cinsel şiddetine” uğradığını bildirdi.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi Özel Raportörü Tomoya Obokata, “etnik, dinsel ve dilsel azınlıklara mensup kişileri etkileyen modern kölelik” üzerine bir rapor hazırladı. Modern kölelik konusunda çalışmalar yürüten Obokata, modern köleliğin dünya çapında yaygın bir şekilde uygulandığına dikkat çekti.

Modern köleliğin neden ve sonuçlarının da ele alındığı raporda, özellikle azınlıklara yönelik olmak üzere geleneksel köleliğin Afrika’nın Sahel bölgesindeki Moritanya, Mali ve Nijer’de görüldüğü belirtildi.

Raporda, köleliğin modern formlarından çocuk işçiliğinin, tüm dünyada en kötü hâliyle var olduğu vurgulandı. Rapora göre çocukların, Asya, Pasifik, Orta Doğu, Amerika ve Avrupa’daki yüzde 4 ila 6’sı, Afrika’da yüzde 21,6’sı, Sahraaltı Afrika’da yüzde 23,9’u çocuk işçi konumunda.

Sincan Uygur Özerk Bölgesi

Raporda, mağdur ve hükûmet açıklamaları da dahil birçok kaynaktan ulaşılan bilgilerin bağımsız değerlendirilmelerine dayanılarak “Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Uygur Türkleri, Kazak ve diğer etnik azınlıkların tarım ve imalat gibi sektörlerde zorla çalıştırıldığı sonucuna varmanın uygun olduğu” ifade edildi.

Çin’in iki farklı sistem kullandığına işaret edilen raporda, bunlardan birinde, mesleki beceri eğitim ve öğretim için azınlıkların alıkonulduğu ve akabinde işe yerleştirildiği belirtildi. Diğer sistemin de tarım işçilerinin başka işlere taşındığı işçi programı yoluyla fakirliğin azaltılması olduğu ifade edildi.

Çoğu durumda söz konusu işlerin istenmediğine dikkat çekilen raporda, çalışanların aşırı denetime, kötü yaşam ve çalışma koşullarına, hareket kısıtlamasına, tehditlere, fiziksel veya cinsel şiddete ve diğer insanlık dışı ve aşağılayıcı muamelelere maruz kaldığı vurgulandı.

Raporda, “Bazı durumlar, insanlığa karşı suç olan kölelik olabiliyor ki bu durumun daha bağımsız biçimde incelenmesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Diğer yandan, Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Vınbin rapora tepki gösterdi. Vang, Raportör Obokata’nın, ABD, bazı Batı ülkeleri ve Çin karşıtı güçlerin Sincan hakkında yaydığı yalanlara ve dezenformasyonlara inanmayı seçtiğini söyledi.

Obokata’nın Çin’e iftira atmak ve karalamak için özel raportör olarak görevini kötüye kullandığını ve Çin karşıtı güçlere siyasi bir araç gibi hizmet ettiğini kaydeden Vang, “Çin bunu şiddetle kınıyor. Sincan’da hiçbir zaman zorla çalıştırma olmadı.” dedi.

Vang, Çin’in, tüm etnik gruplardan çalışanların iş arama, ekonomik ve sosyal hayata katılma haklarını ve çıkarlarını koruduğunu savundu.

Zorla Evlilikler de Modern Kölelik

Raporda, azınlıkların Latin Amerika’da da zorla çalıştırıldığı bilgisi paylaşıldı. Çocuk yaşta veya zorla evlilikle cinsel köleliğin de modern kölelik olarak ele alındığı raporda, Avrupa’nın güneydoğusunda, 20-24 yaşlarındaki Roman kadınların yarısının 18 yaşından önce evlendiği belirtildi.

Birleşik Krallık’taki resmî verilere atıfta bulunulan raporda, ülkede başta Pakistan olmak üzere Afganistan, Bangladeş, Hindistan ve Somali gibi ülkelerle bağlantılı zorla evlilikler olduğuna dikkat çekildi.

Boko Haram örgütünün Hristiyan kadın ve kızları din değiştirip evlenmeye zorladığı kaydedilen raporda, örgütün Nijerya’da Hristiyan ve ılımlı Müslüman kadınları cinsel kölelik de dahil köle yapmak için hedef aldığına işaret edildi.

Raporda Nijerya, Kongo, Kamboçya, Hindistan, Kazakistan, Sri Lanka, Vietnam, Bolivya, Kolombiya, Honduras ve Panama gibi ülkelerde zorla yaptırılan evliliklerin sorun olduğu vurgulandı.

Yezidi ve Arakanlı Müslüman Kadınlar da Tecavüz ve Cinsel Şiddet Mağduru

Raporda ayrıca Irak’ta 2014’de terör örgütü DEAŞ mensuplarının en az 6 bin 500 Yezidi kadını esir aldığı ifade edildi. DEAŞ’lıların bu kadınlara karşı tecavüzü bir savaş silahı olarak kullandığının altı çizilen raporda, günümüzde yaklaşık 2 bin 800 kadın ve kızın hâlâ esir veya kayıp olduğu vurgulandı.

Raporda, Myanmar’da Arakanlı Müslüman (Rohingya) kadınlar için de “ülkenin güvenlik güçlerinin, savaş suçu veya insanlığa karşı suç olarak sayılabilecek sistematik cinsel şiddetine uğruyor.” ifadesi kullanıldı.

Raportör Obokata raporda, her ne kadar azınlıklar modern köleliğe dirense de hükûmetlerin, ulusal insan hakları ile sivil toplum kuruluşlarının, azınlıkların istismarının önlenmesinde önemli rol oynadığına dikkati çekti.