Bölünmenin Değil Birleşmenin Yollarını Aramalıyız

Alparslan Kuytul Hocaefendi dün akşam gerçekleştirdiği tefsir dersinin ardından kendisine yöneltilen sorular üzerine gündeme dair önemli açıklamlarda bulundu. Hocaefendi, “Kuzey Irak’ta yapılacak referandum hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna verdiği cevapta; “Biz, Müslümanların parçalanması tarafında değiliz. Elli parça olmuşuz, kırk dokuza, kırk sekize indirmenin yolunu aramalıyız. İki devletin birleşmesinin yolunu aramalıyız. Bir devleti tekrar ikiye bölmenin yolunu değil” diyerek Müslüman coğrafyanın bölünmemesi için çağrıda bulundu ve Amerika ile İsrail’in bu konudaki planlarına dair önemli analizlerde bulundu.

Eklenme Tarihi: 23 Eyl 2017
5 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Bölünmenin Değil Birleşmenin Yollarını Aramalıyız

Biz Bir Ümmetiz, Irk Devletleri Olmamalıyız

Biz, Müslümanların birleşmesini düşünüyoruz. Parçalanmasından memnun olmayız. Gâvur bizi zaten elli altmış parçaya bölmüş, elli bir, elli iki, elli üçüncü parça Müslümanların hayrına değildir. Böl-parçala-yut politikasıyla bu kadar bölüp parçaladılar, şimdi daha da bölüyorlar. Müslümanlar, İslam ile hükmederek bütün ırklara eşit haklar verilmelidir. Allah’ın verdiği hakları kimse kimsenin elinden almamalı. O zaman bölünüp parçalanmaya, ayrı devletler kurmaya gerek kalmaz. Herkesin hakkı verilmeyince, bu sefer her ırk ayrı bir devlet olmak istiyor. Irkının haklarının verilmediğini görünce ayrı bir baş çekiyor. Hâlbuki her iki taraf da İslam’a uysa, onlara İslam’ın verildiği haklar verilse Müslümanlar birleşseler. Biz bir ümmetiz, ırk devletleri olmamalıyız. Irk temelli devletler yerine inanç temelli olduğumuz zaman ümmet olmuş oluruz ve birlik beraberlik gerçekleşmiş olur. Kur’an-ı Kerim; “Parçalanmayın” buyuruyor. Biz Müslümanların parçalanması tarafında değiliz.

Elli parça olmuşuz, elli birinciye gerek yok. Kırk dokuza- kırk sekize indirmenin yolunu aramalıyız. Bir devleti tekrar ikiye bölmenin yolunu değil, iki devletin birleşmesinin yolunu aramalıyız.

İsrail İle Amerika Destekliyor

Amerika desteklemiyor gibi görünüyor ama bal gibi de destekliyor. Aslında Türk hükümeti de son beş on gün kalıncaya kadar tepki göstermiyordu, razı gibiydi. 5-10 gün içerisinde yukarılarda neler dündü, nerelerden talimatlar geldi, ne oldu bilmiyorum? Hükümetin tavrı değişti ve müdahale lafları etmeye başladı. Şimdiye kadar sadece “biz bunu uygun görmüyoruz” gibi laflar ediliyordu. Bugün acilen MGK toplantısı yapıldı. Normalde ayın 27’sindeydi bugüne aldılar. MGK sonrasında; “Orada bir statü değişikliği olursa yani bir federasyon, Kürt özerk bölgesini kabul ettik. Bunun dışında bir şey olursa müdahale etme hakkımızı saklı tutuyoruz, gerekirse Irak’a gireriz” manasına gelebilecek bir açıklama yapıldı. Yani yine Müslüman Müslümanı öldürecek. Yine biz öleceğiz. Baştan beri İsrail’in o bölgede bir Kürdistan istediğini herkes biliyor. İsrail Kürtleri sevmez ama küçük bir Kürdistan’ı kullanması kolaydır. Sonra orayı ele geçirmesi kolay olacaktır. İsrail bunun peşinde.

İsrail’in Hedefi: Büyük İsrail Devleti

Saddam’ı devirdiler İsrail’in güvenliği sağlandı. Suriye’yi bu hale getirdiler, İsrail’in güvenliği sağlandı. Türkiye İsrail karşısında diz çöktü. Sayın Cumhurbaşkanı Coca Cola fabrikasını açtı, İsrail’in güvenliği daha da sağlandı. İsrail karşıtı bütün devletler, rejimler, hükümetler ya devrildi ya da diz çöktürüldü. İsrail’in güvenliği sağlandı. İsrail, daha büyük hedefler peşinde, topraklarını büyüterek Ard-ı Mev’ud; güya kendilerine Tevrat’ta vaat edildiğine inandıkları; Nil’den Fırat’a, Türkiye, Mısır, Irak, Suriye ve İran’ın da bir kısmının içinde olduğu vaat edilmiş topraklarla büyük bir devlet hayalini gerçekleştirme yolunda.

Barzani’ye, “Sen İsrail’in hedeflerini mi gerçekleştirmeye çalışıyorsun?” diye sorulsa herhalde der ki; “O, onun hedefi olabilir, ben kendi hedefimin peşindeyim. Ben Kürdistan kuracağım, burayı İsrail yapmayacağım. İsrail’in buraya hükmetmesine izin vermem” diyecektir. Ama gerçekten ona gücü yetebilecek mi? İsrail, bugün Türkiye'ye dediğini yaptırırken sana yaptırmayacak mı? Orada kurulacak olan bir Kürt devletinin bu tarafı Türkiye, bir tarafı İran, Suriye ve Irak. Dört tarafı kapalı denize yol yok böyle bir devlete hayat şansı olamaz ki. Türkiye bütün kapılarını kapatırsa, Irak ve İran da kapatıyor. Türkiye de, Irak ordusu da savaşmaya hazır bekliyor. Yani savaşmayıp ambargo koysalar dahi kurulacak olan Kürt devleti biter. Denize yol olmadığı için dünya ile bağlantısı kesik ve stratejik olarak da uygun değil. Onlar bunu bilmiyor mu? Biliyorlardır belki başka hedefler var. Hedefte Türkiye’nin de bir kısmını alma olduğu için Türkiye’nin de bir kısmını alınca denize ulaşılmış olacak. Türkiye’nin, İran’ın, Irak hükümetinin kapıları kapatıp ambargosuyla bir zaman sıkıntı çekecek. Ama ondan sonra Türkiye’yi de içine alan bir operasyonla denize ulaşılmış olacak. Denize ulaşmayan devlete hayat şansı olmaz, dünya ile bağlantısı kesilir. Her şey hava yolu ile olmaz ki.

Kürtler Yine Yarı Yolda Bırakılmasın

Bediüzzaman diyor ki; “Kürdüz aldanırız, fakat aldatmayız” Bu bir aldanma olmasın. Kürtler yine yarı yolda bırakılıp Türkiye, Irak ve İran’la başlarını belaya sokup daha evvel Halepçe katliamı gibi yeni katliamların olması için bir tuzak olmasın. Kürtler yine yarı yolda bırakılmasın. Yine tuzağa düşmüş, aldatılmış olmasın. Böyle bir devletin ne kadar hayat şansı var? Zaten Kürdistan özerk bölgesi olmuştu, federasyon gibi eyalet olmuştu. Kendi bayrağı da varken ayrılmanın ne gereği vardı? Kendi ana dilinde eğitim yapıyor, kendi parası hatta Barzani’nin kendi ordusu bile var. Eyaletin ötesine geçip yarı devlet olmuşsun zaten. Derdin ana dilinde konuşmak, eğitim yapmaksa zaten o hakları almışsın. Müslüman coğrafyayı bir kez daha bölmenin, parçalanmanın, sorunlar çıkartmanın âlemi ne?

Amerika Ve İsrail Yine Alçaklık Yapıyor

Türkiye’ye göz kırptı, “Suriye’de Beşşar’ı devir” dedi. Türkiye Suriye’ye gizli gizli müdahale etti ve Suriye’yi bu hale getirdik. Bizi de rezil etti bir sürü zarara uğradık, Suriye de perişan. Olan bize ve Suriye’ye oldu. Amerika bizi ortada bıraktı. Daha evvel Saddam’a yapmıştı. Saddam’a göz kırptı “Kuveyt'e gir, arkandayım” dedi. Arkasından “Sen misin Kuveyt’e giren” diyerek Irak’a hücum etti. Saddam’ı tuzağa düşürdü. Şimdi de Barzani’yi tuzağa düşürüyor olabilir. “Bağımsızlık ilan et, referandum yap, arkandayım” dese de arkasında durmayacak. Son günlerde Amerika’nın açıklamalarını izlediyseniz, “Biz uygun görmüyoruz, bu referandum ertelenmeli, çok büyük sonuçları olabilir” demeye başladı. Hemen sattı. Zaten bence planı da oydu. Barzani’ye önce gazı verdi. Barzani yapabileceğini zannetti tam fırsatını bulmuşken yapayım diye düşündü. Bence yine aldatıldı. Amerika hemen kıvırıverdi. “Çok büyük sonuçları olabilir, biz uygun görmüyoruz bu referandum ertelenmeli” diyecek ki, ileride “Ben sana demiştim” diyerek tekrar savaş çıkaracak. Bu referandum yapılırsa Türkiye, İran ve Irak ordusu müdahale edebilir.

Düne Kadar, Barzani Türkiye’ye Gelip Gidiyordu.

Türkiye ve Amerika’nın açıklamalarında değişiklik görüyorum. Türkiye’nin bu son on gündeki tavrının değişikliği bir şey ifade ediyor. Türkiye Amerika’nın tavrında bir değişiklik gördü. Avrupa da desteklemedi. Türkiye bunlardan da güç alarak tavrını değiştirdi.

Hatta birkaç ay önce geldiğinde Kürdistan bayrağıyla karşılandı, resmi törende Barzani’nin bayrağı asıldı. Aslında Türkiye, Kürdistan devletini baya kabullenmişti ama son on günde bir şeyler oldu ve Türkiye tavır değiştirdi. Barzani ortada kaldı. Amerika desteklemiyor, sanki bölgede Araplar ve Kürt ve Türkler arasında yeni bir savaş çıkarmak istiyor.

Bölge Tekrar Savaşa Doğru Gidiyor

Barzani yalnız bırakıldı, aldandı, buna rağmen inat eder de yaparsa iş çok büyüyecek gibi görünüyor. Yeni bir bela, biri bitmeden biri başlıyor. Irak’ta bela bitmeden Suriye’de, Suriye’de bitmeden tekrar Irak’ta… Daiş bitmeden şimdi de etnik kökene dayalı Türk-Kürt-Arap savaşı. Bölgede kan hiç bitmiyor. Biz de bu yangına elimizden geldiği kadar benzin dökmeye devam ediyoruz. Bir taraftan Barzani, bir taraftan Türkiye konuşuyor. İran, Irak konuşuyor, bölge tekrar savaşa doğru gidiyor.

Allah sonumuzu hayır getirsin. İyiye gitmiyoruz.