Bozdağ: Cumhurbaşkanımızın 'güncelleme' dediği dinde reform değil

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği, 'güncelleme' dediği şey, dinimizi doğru anlama konusunda bizim alın teri dökmemizdir. Zamanın değişmesiyle hükümlerin değişmesine imkan veren konular varsa orada fark yapmak, yoksa Kur'an'ın ayetinin Peygamber'imizin sünnetiyle sabitlenmiş konularda akıl yürütme veya başka yere çekmek, kesinlikle değildir. Dinde reform hiç değildir" dedi.

Eklenme Tarihi: 23 Mar 2018
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Bozdağ: Cumhurbaşkanımızın 'güncelleme' dediği dinde reform değil

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ile Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Malatya'da düzenlenen '24'üncü İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Dekanlar Toplantısı'na katıldı. İnönü Üniversitesi Turgut Özal Kongre ve Kültür Salonu'nda yapılan toplantıya Vali Ali Kaban, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık, AK Parti Malatya Milletvekili Mustafa Şahin, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, ilçe belediye başkanları, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay ile 81 ildeki üniversitelerin ilahiyat fakültelerinin dekanları, öğretim ve din görevlileri katıldı.

Toplantıda konuşan Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'İslam'ın güncellenmesi' ile ilgili açıklamalarına değinerek, şunları söyledi: "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ifade ettiği, 'güncelleme' dediği şey, dinimizi doğru anlama konusunda bizim alın teri dökmemizdir. Zamanın değişmesiyle hükümlerin değişmesine imkan veren konular varsa orada fark yapmak yoksa Kur'an'ın ayetinin Peygamber'imizin sünnetiyle sabitlenmiş konularda bir akıl yürütme veya başka bir yere çekmek kesinlikle değildir. Dinde reform hiç değildir. O ayrı şey, bu ayrı şeydir. Buradan Cumhurbaşkanımıza saldırı yapanlara da seslenmek istiyorum; Allah'tan korkun. Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan aklının erdiği günden beri Allah'ına ve Resulüne sadık, onun yolunda alın teri döken yiğit ve kahraman bir Müslüman'dır.

Yaptıkları ortadadır. Bugün Türkiye'de Müslümanların inandıkları gibi yaşaması, inandıkları dini öğrenmesi, toplum içerisinde saygın bir birey olarak yer almasının önündeki engelleri bir bir kaldıran liderdir. Ama ortaya çıkan yanlışlar karşısında elbette onunda söz söylemesi ve yanlışlara işaret etmesi doğru olandır. Bunu çarpıtmamak lazım." İslam ile terörü yan yana getirmenin, İslam'a da Müslümanlara da yapılacak en büyük haksızlık, saygısızlık ve kötülük olacağına değinen Bozdağ, "Bunlarla bizim etkin şekilde mücadele etmemiz lazım. Siyasetçi olarak İslam dünyasında herhangi bir kişinin bir terör örgütünün mensubu olması, masum insanlara silah sıkmasından kendimi manen mesul tutuyorum. Ben eminim ki bunda en büyük manevi sorumluluk din görevlilerine, din bilimi uzmanlarına, İslam alimlerine düşmektedir.

Biz FETÖ, DEAŞ, El-Kaide terör örgütü ve teröristlerinden 'Banane' diyemeyiz. Dersek, vebalden kurtulamayız. Bizim bu terör örgütlerine karşı etkin mücadelemiz şarttır, burada da İslam alimleri silahsız birer kuvvettir. Sadece silahlı kuvvetlerle güvenlik birimleriyle bu teröristlerin hakkından hiç kimse gelemez" dedi. 'Mezhepçilik fitnesi'nin uyandırılması için çok ciddi gayretler olduğunu savunan Bozdağ, "Biz mezheplere inanırız. Kur'an ve sünneti doğru anlama konusunda mezhepler bizi aydınlatan birer rehber, yol göstericidir; ama hiçbir rehber, Kur'an ve sünnet yerine ikame edilemez. mezhepçilik bu topraklarda hiç olmadı ve kıyamete kadar da hiç olmayacaktır. Müslümanları birbirine düşman kılmak ve Müslümanlar arasında önlenemez ve hatta çatışmalara zemin hazırlamak için bazı ülkelerin istihbarat örgütleri mezhepçiliği hem pompalamak hem de bazı gafil ve eblehleri fonlamaktadır. Bu tür işleri yapanları mutlaka deşifre etmekte fayda olduğunu ve kamuoyunun önünde bu işlere tevessül edenlere İslam dünyasını ve Müslümanları yıllarca kasıp kavuracak, yanacak ve yakacak bu fitnenin ateşine odun atanlara karşı hepimizin uyanık olması ve bu projenin başarısızlığa uğratılması için el birliği içerisinde olmamız lazım. Türkiye'de 'Ehli sünnet alimleri, Ehli sünnet müdafisi, Ehli sünnet bekçisi' diye yeni yeni isimler kullanılıyor" diye konuştu.

ERBAŞ: TERÖR ÖRGÜTLERİNİN VERDİĞİ ZARAR ORTADA

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da din adına hakikatlerle bağdaşmayan söz ve davranışlardan Müslümanların özellikle de gençlerin olumsuz etkilendiğini belirterek, "FETÖ, DEAŞ, Boko Haram; Müslümanlara ve geleceğimize verdiği zararlar ortadadır. Milli birlik ve beraberliğimizi zedeleyen anlayışlar İslami olamaz. En büyük arzu ve hedefimiz akademinin ürettiği taze ve sistematik bilgilerin in hizmetlerinde görünüyor olması ve teşkilatımız aracılığıyla hayata karışmasını temin etmektir" dedi.

BAKAN TÜFENKCİ: AKADEMİSYENLERİN CAMİLERDE KÜRSÜLERİ OLMASI LAZIM

İnönü Üniversitesi'ne 'İslami ilimler' noktasında üstlendiği rol dolayısıyla teşekkür eden Gümrük ve Ticaret Bakanı Tüfenkci ise ilahiyat alanında yetişen akademisyenlerin, camilerde birer kürsülerinin olmasını ve halkı İslami ilimler konusunda aydınlatmasını istediklerini dile getirerek, şunları söyledi: "O zaman da ben hep şunu düşünüyordum biz çok geniş bir şekilde; terzi, esnaf, öğretmenlerimiz güncel meseleleri tartışıyorduk. Daha çok ilim ve ilahiyat noktasında yetiştirmiş hocalarımızın aramızda olmasını istiyorduk. Bu noktada Allah'a hamdolsun, ülkemizde 80 İslam ve İlahiyat Fakültesi oluştu. Diyanet İşleri Başkanlığı'mız çok daha görünür hale geldi. Gönül arzu ediyor ki ilahiyat ve İslami bilimlerdeki hocalarımızın camilerde birer kürsüleri olsun, hafta sonları gelsinler o kürsülerde ders saatleri olsun alanlarında halkımıza gençlerimize İslam'ı anlatsınlar." Toplantının ardından Başbakan Yardımcısı Bozdağ ve beraberindekiler, İnönü Üniversitesi'nde yapılması planlanan caminin temel atma törenine katıldı. Törende Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'ın dua etmesinin ardından ilk harç için butona basıldı.