Alparslan Kuytul Hocaefendi dün akşam canlı yayında gerçekleştirdiği Tefsir Dersi sonrası kendisine yöneltilen soruları cevaplandırdı. Hocaefendi, “İran'da yaşanan protesto olayları hakkında ne düşünüyorsunuz? ‘Hayat pahalılığına son’ sloganıyla başlayıp rejim karşıtlığına dönüşen bu eylemlere katılmam doğru bir karar mıdır?” sorusuna verdiği cevapta; “Bu işin arkasında Amerika ve İsrail’in olduğu gayet açık” dedi.
Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin açıklamasından satır başları;
BU İŞİN ARKASINDA AMERİKA VE İSRAİL’İN OLDUĞU GAYET AÇIK
Ben İran’da olan bu olayların hayat pahalılığından kaynaklandığını zannetmiyorum. Ama içine katılan insanların bir kısmı bundan dolayı katılmış olabilir. Samimi olarak sadece hayat pahalılığını protesto etmek için katılanlar olabilir. Ama bu işin arkasında Amerika ve İsrail’in olduğu gayet açık. Ben İran’da bu kadar pahalılık olduğunu da zannetmiyorum. İran zengin bir ülke. Türkiye gibi petrolü olmayan bir ülke değil. Petrol üretiminde dünya ikincisi ama Amerika’nın ambargoları yüzünden petrol çok ucuza satılıyor. Bakmayın Türkiye’de benzin pahalı, dünyada çok ucuz. Devlet ondan para kazanıyor. İran’da çok ucuz, varili bir ara 100 dolarlardan 40’a düştü. Bu, İran’ın gelirini azaltıyor. Önemli bir kayıp var yani. Ortadoğu’nun petrolü bitene kadar herhalde bu böyle gider. Dünya devletleri ucuz ucuz alır. Ortadoğu’nun petrolü bitip Amerika ve Avrupa’nın petrolüne sıra geldiğinde herhalde onlar böyle ucuza vermezler. Şimdi önce Arabistan’ın, İran’ın ve Irak’ın petrollerini bitirmenin peşindeler. “Önce onları bitirelim. Ondan sonra kendi petrol kuyularımızı açalım” gibi hesaplar yapıldığını zannediyorum. Fiyatı bu yüzden düşürüyorlar. Ondan dolayı İran zor duruma düşmüş olabilir. Ama İran devleti oldubitti zengin yeni değil.
TÜRKİYE’YE DE BİR MESAJ VERİLİYOR
Ben çok bir pahalılık olduğunu zannetmiyorum ama kışkırtma var. Aslında İran’daki olayı Türkiye’ye bir gözdağı olarak da görebiliriz. Kanaatimce Türkiye’ye de bir mesaj veriliyor. Yani, “sizde de insanları sokağa dökeriz, 6-7 Ekim olayları gibi olaylar meydana getiririz” gibi bir mesaj veriliyor.
İran halkı 1979’da devrim yapmış bir halk. 38 sene evvel o zaman 20 yaşındaki delikanlılar şimdi 58 yaşında ve daha birçoğu hayatta. Devrimci insanların çoğu hayattalar. Bizzat devrim yapanların çoğu hayatta. Böyle bir halkı hemen İran devletine karşı kışkırtmak kolay değil. Ama bu Türkiye’de daha kolay. Türkiye halkı devrim yapmış bir halk değil. Türkiye halkına zorla devrim yaptılar. Türkiye halkı devrim yapmadı. Türkiye halkı Osmanlı’yı götürmedi. İran halkı, şahı götürdü. Türkiye’de böyle İran’daki gibi devrim yapmış, eğitilmiş kadrolar yok. Hükümet %49 oy almış olsa da oyları azaldı. Son 1 yıldır oyları eriyor. Şu anda belki de oyları %30 civarındadır. Bunların da bir kısmı şu anda rahatsız. Türkiye’de de aşırı derecede her şeye zam geldi. Biliyorsunuz, bazı mallara %30 bazılarına %100 zam geldi. 60 liralık köprü ücretleri bazı yerlerde 110 liraya çıktı. Hepsini tam bilemiyorum ama bir sürü mala zam geldi. Devlet besbelli ki kasayı boşaltmış vaziyette. Kasayı doldurmaya çalışıyor. 2019’a hazırlık yapıyor. Herhalde 2019’da biraz fazla maaş verecek. Seçimi kazanabilmek için hazırlık yapıyor. Ama bu arada çok zam yaptılar ve insanlarda bir isyan var.
DEMEK Kİ İRAN’DAKİ OLAYLARA BENZER OLAYLAR BEKLENİYOR
Türkiye’yi de şu an kaşıyıverseler benzeri olaylar Türkiye’de daha beteriyle olur. Belki de ondan dolayı en son çıkan KHK çıkartıldı. Belki de ondan dolayı, artık kim böyle sokağa çıkarsa ona karşı AKP’ciler sokağa çıkıp savaşabilecek, öldürebilecekler ve hesap vermeyecekler. Bunun hazırlığı yapılıyor da olabilir. Cumhurbaşkanı, “15 Temmuz’la ilgili çıkan KHK” dedi ama Başbakanın yaptığı açıklama “bundan sonrası için de…” manasına geliyor ve zaten muğlak ifadeyle çıkartılmış olması boşuna değil. “Sadece 15 Temmuz olaylarında” diyerek daha açık ifadeyle çıkarabilirdiniz. Onun devamı da var. KHK’da bir ifade vardı, “15 Temmuz olaylarında darbecilere karşı gelmiş, öldürmüş, yaralamış, bunlara hesap sorulmayacak. Ayrıca o 15 Temmuz’un devamı niteliğinde görülen…” yani aslında alakası bile yoktur, öyle denilecek. Bu da 15 Temmuz’un devamı diyecekler. Dolayısıyla kimseye hesap yok. İsteyen istediğini öldürsün. Bize karşı gelen öldürülebilir. Öyle bir ifade ki, “15 Temmuz’un devamı niteliğinde…” Çok yuvarlak bir laf. İstediğin olayı 15 Temmuz’un devamı gibi gösterebilirsin. Rıza Zarrab mahkemesini de 15 Temmuz’un devamı gibi, 17-25 Aralık’ın devamı gibi gösterebilirsin. Doğru da olabilir, olmayadabilir. Yani sonuçta isteyen istediği gibi gösterebilir.
O KHK’nın çıkması da sanki Türkiye’de de böyle olaylar bekleniyor. Onun önünü kesmek istiyorlar. Herkes bilsin ki yani sokağa çıkarsak AKP taraftarları da sokağa çıkar ve böyle bir yetki de verildi. İsteyen istediğini de öldürür ve hesap da vermez. ‘O halde sokağa çıkmayalım. Aman ne olur ne olmaz. Bunların ne yapacağı belli olmaz’ gibi düşünsünler sokağa çıkmasınlar diye düşünülmüş olabilir. Bu KHK’nın şimdi bu günlerde çıkartılmış olması başka nasıl anlaşılabilir ki? Böyle bir şey bekleniyor demek ki. Demek ki İran’daki olaylara benzer olaylar bekleniyor ve bence de mümkün. Türkiye’nin zemini buna müsait. Şu anda hükümeti seven diyelim %30’larda insan varsa geride kalan o %50’si bir kere kesin düşman gibi yani. Kesin düşman. CHP’lileri de HDP’lileri de kesin düşman olmuş vaziyetteler. O kadar olaylar vardır ki Türkiye’de artık bir kısmı tamamen AKP’ci durumunda ise bir kısmı da tamamen düşman. Saflar çok şiddetli yani. Kamplaşma çok şiddetli. Eğer bir takım güçler devreye girerse bu işe CHP de, HDP de, birçok kişi de müsait. Hayat pahalılığı da başladı ki sevenler de azalmaya başladı. Onlardan bile katılanlar oldu. Eski AKP’lilerden birçok kimse bile, “oy vermeyeceğim artık” diyor. Çünkü hayat pahalandı. Bugüne kadar hükümetin hiçbir yanlışını görmeyenler şimdi hayat pahalandı diye oy vermeyeceğim demeye başladılar. Bu insanlar da sokağa çıkabilir. Türkiye kötü günlere gidebilir. İran’daki olayın da aslı hayat pahalılığı değil, Türkiye’de olursa onun da aslı hayat pahalılığı olmayacaktır. Başka projeler için halk sokağa dökülecektir. Ama adına hayat pahalılığı diyeceklerdir. Çünkü toplum başka şeyden anlamıyor. Ancak cebine dokununca anlıyor bu insanlar. O yüzden o şekilde kışkırtma olacaktır. Herkes her şeye hazır olmalı. Tuzaklara düşülmemeli. Yanlışlar varsa, hükümet değiştirilecekse bu böyle olaylarla olmamalı ama insanlar medenice tepkisini gösterebilmeli. Eğer hükümet kimsenin konuşmasına müsaade etmezse, o zaman millet patlar. Herkesi sonuna kadar susturamazsın. Gücün bir yere kadardır. Ben her zaman söylüyorum. Bir sabah rüzgârında savrulur gidersin. Nereden geldiğini anlamazsın…