Bu sizin değil, İsrail'in zaferi!

Türkiye’de zoraki “zafer” söylemleri geliştirilmeye çalışılırken, hükümete neredeyse her istediğini kabul ettiren İsrail ise maalesef “otorite olarak” tanınmanın, HAMAS’ı by-pass etmenin, Gazze ambargosunu meşrulaştırmanın ve Avrupa’ya Türkiye üzerinden uzanacak olan petrol-doğalgaz boru hatları projelerinin sevincini yaşıyor.

Eklenme Tarihi: 30 Haz 2016
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Bu sizin değil, İsrail'in zaferi!

Türkiye’de zoraki “zafer” söylemleri geliştirilmeye çalışılırken, hükümete neredeyse her istediğini kabul ettiren İsrail ise maalesef “otorite olarak” tanınmanın, HAMAS’ı by-pass etmenin, Gazze ambargosunu meşrulaştırmanın ve Avrupa’ya Türkiye üzerinden uzanacak olan petrol-doğalgaz boru hatları projelerinin sevincini yaşıyor.

İsrail’le yapılan anlaşmanın kirliliğinin örtülmesi için her yola başvuruluyor. Tepkiler dinsin diye, uzmanlar “sipariş yorumlar” yapıyor, gazeteler “sipariş manşetler” atıyor, televizyon kanallarında İsrail güzellemeleri sürekli işleniyor… Konuşması gerekenler ise gördüğünü, bildiğini ve inandığını söyleyemiyor. “Gazze nefes alacak” savunmasıyla da İsrail’le el sıkışırken bile Gazze istismar ediliyor. KOŞULLAR DEĞİŞTİ TÜRKİYE MASAYA OTURMAYA RAZI OLDU WashIngton merkezli faaliyet yapan Turkish Heritage Organization (THO) tarafından düzenlenen “Uzlaşma Yolu ve Türkiye-İsrail İlişkilerinin Geleceği” başlıklı panelde gelinen sürecin “reel politiğin” bir gereği olduğu belirtildi. Panelde konuşan Brookings Enstitüsü Ortadoğu Politikası Merkezi Kıdemli Uzmanı Dan Arbell’in “Son bir yılda değişen koşullar sebebiyle Türkiye müzakere masasına oturmaya razı oldu” ifadeleri dikkat çekti. Georgetown Üniversitesi Öğretim Üyesi Moran Stern ise, “Anlaşma İsrail için paha biçilemez. Anlaşma dolayısıyla İsrail’in kabul ettiği şartlar, Türkiye’nin dostluğunu kazanmak için oldukça makuldür” dedi. FİLİSTİNLİ ÇOCUKLARA “EV HAPSİ” Terörist İsrail yönetiminin, bu yıl 65 Filistinli çocuk hakkında ev hapsi kararı çıkardığı bildirildi. Filistin Kurtuluş Örgütü’ne bağlı (FKÖ) Esirler Heyeti Başkanı İsa Karaki, Ramallah yakınlarındaki Ramon beldesinde tutuklu iki Filistinli kız çocuğun ailelerini ziyaretinin ardından yaptığı yazılı açıklamada, Siyonist yönetiminin bu yıl Kudüs’teki 65 Filistinli çocuk hakkında ev hapsi kararı çıkardığını belirtti. SİYONİST KABİNE ANLAŞMAYI ONAYLADI Türkiye ile ilişkilerin iyileştirilmesi amacıyla imzalanan anlaşma, İsrail Güvenlik Kabinesi’nde 3’e karşı 7 bakanın onayıyla kabul edildi. Oylama öncesi kararsız olduğu belirtilen üç bakan evet oyu verdi. ABD’de Turkish Heritage Organization tarafından düzenlenen bir panelde Türkiye-İsrail yakınlaşmasını güya “bölge barışı” için olumlu olduğunu savunan katılımcılar Ankara’nın yanlış dış politikaları yüzünden köşeye sıkışarak İsrail ile anlaşmak zorunda kaldığını belirtti. Anlaşmanın İsrail için paha biçilemez olduğunu ve dolayısıyla asıl faydalanan tarafın İsrail olduğunu ifade eden uzmanlar, Mavi Marmara katliamından sonra iki ülke arasındaki krizin “olduğundan fazla” gösterildiğini de belirtti. Ortak fikir ise anlaşmayı asıl isteyen tarafın İsrail olduğu ve Türkiye’nin buna mecbur kaldığı… Washington merkezli faaliyet yapan Turkish Heritage Organization tarafından düzenlenen panelde konuşmacılar, iki ülke arasındaki anlaşmanın güya bölge barışına ve ekonomisine katkı yapacağına işaret etti. Washington’da Türkiye-İsrail anlaşması ve geleceğinin tartışıldığı panele katılan konuşmacılar, iki ülke arasındaki anlaşmanın güya bölge barışına ve ekonomisine “önemli katkılar” yapacağı iddiasında birleşti. THO tarafından düzenlenen “Uzlaşma Yolu ve Türkiye-İsrail İlişkilerinin Geleceği” başlıklı panele Georgetown Üniversitesi Öğretim Üyesi Moran Stern, Atlantik Konseyi Küresel Enerji Merkezi Kıdemli Uzmanı Brenda Shaffer ve Brookings Enstitüsü Ortadoğu Politikası Merkezi Kıdemli Uzmanı Dan Arbell konuşmacı olarak katıldı. Türkiye-İsrail ilişkilerinin 2010 yılında yaşanan Mavi Marmara katliamından önce de gergin olduğunu anlatan Moran Stern, Mavi Marmara olmasaydı da iki ülke arasında bir krizin patlak vermesinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı. “ANLAŞMA EN ÇOK İSRAİL’E KAZANDIRACAK” Türkiye’nin bölgesel bir aktör olduğunu ve İsrail için bu ülkeyle iyi ilişkilere sahip olmanın “paha biçilemez” olduğunu ifade eden Stern, “Anlaşma dolayısıyla İsrail’in kabul ettiği şartlar, Türkiye gibi bir ülkenin dostluğunu kazanmak için oldukça makuldür” dedi. Anlaşmayla birlikte daha istikrarlı hale gelmesi beklenen Gazze’nin ve hatta Hamas’ın İsrail için iyi bir şey olduğunu savunan Stern, “Ortadoğu’da normalleşme, oldukça nadir görülen bir durumdur ve bu bakımdan Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi fevkalade değerlidir” ifadelerini kullandı. EKONOMİK KÂR ÖNE ÇIKACAK Ortadoğu gibi çok zor bir coğrafyada iki ülke arasındaki uzlaşmanın bölge barışı için çok anlamlı sonuçlar doğuracağını kaydeden Brenda Shaffer ise anlaşmayla önemli ekonomik kazanımların da mümkün hale geleceğine işaret etti. 2010 yılındaki Mavi Marmara olayından bu yana iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin gergin olduğunu ancak ticari ve ekonomik ilişkilerin ise “makul” bir seviyede devam ettiğini belirten Shaffer, “Kriz, olduğundan daha büyük gözüküyordu. Birbirine bu kadar düşman iki ülke arasında çok önemli malların alışverişi yapılamazdı” dedi. “ANLAŞMAYI EN ÇOK İSRAİL İSTİYORDU” 2010-2015 yılları arasında İsrail’in Türkiye ile anlaşmayı daha çok istediğine, buna karşılık Ankara’nın herhangi bir anlaşmaya pek yanaşmadığına işaret eden Arbell, “Ancak son bir yılda değişen koşullar (!) sebebiyle Türkiye müzakere masasına oturmaya razı oldu” dedi. Arap Baharı’nın ilk döneminde Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleri üzerindeki nüfuzunu artırmak amacıyla hareket ettiğini, ancak bu sürecin çökmesi, Suriye krizinin derinleşmesi ve 2015 yılının Kasım ayında Rus uçağının düşürülmesi olayıyla Türkiye’nin zorlu bir süreçle baş başa kaldığını belirten Arbell, gelinen süreci “reel politiğin bir gereği” olarak gördüğünü anlattı. SURİYE HATASI İKİ ÜLKEYİ YAKLAŞTIRDI İki ülke arasındaki ilişkilerde 2010 yılına gelene kadar önemli bir kriz potansiyelinin biriktiğini kaydeden Shaffer, “Mavi Marmara sebep değil, esas itibariyle bir sonuçtur; o olmasaydı başka bir kriz yaşanabilirdi. Suriye’de yaşanan derin kriz de Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesine ivme kazandırdı. Bunu reel politiğin geri dönüşü olarak düşünebiliriz” ifadelerini kullandı. Mavi Marmara saldırısının İsrail’in tarihindeki kötü anılardan biri olduğunu vurgulayan Dan Arbell ise bu olaydan sonra her iki ülkedeki kamuoyunun ülke yönetimlerini ciddi şekilde etkilediğini dile getirdi.