Bülent Arınç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisi hakkındaki sözlerine Twitter üzerinden cevap verdi. Arınç açıklamasında, “Sizin yükünüzü paylaşmaya, her türlü zorlukta yardımcı olmaya ve gizli açık tehlikelerden de korumaya çalıştım. Siz de lütfen bu sevgi ve dava arkadaşlığı adına, en azından geçmiş günlerin hatırına nefsinize uyarak samimiyetsiz kişilerin tahriki ile hareket etmeyin. Bu ifadelerim, kesinlikle zatımla ilgili değil, milletim adına bir ricadır” ifadelerini kullandı.
“BİRKAÇ CÜMLE İLE CEVAP VERMEK İSTERİM…”
Bülent Arınç’ın Twitter üzerinden paylaştığı 3 sayfalık açıklama şöyle “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın, bugün medyada yer alan açıklamalarını okudum. Kendileriyle polemiğe girmek, tekzip etmek ve bu konuyu devam ettirmek şahsına karşı büyük bir saygısızlık olur, ki böyle bir niyetim de yoktur. Ancak, gerek özel, gerekse siyasi hayatında tek sermayesi dürüstlüğü ve güvenilirliği olan zatımı ‘dürüst olmamakla’ itham ettiği için birkaç cümle ile cevap vermek isterim.
1. CNN Türk’ teki mülakatımda Dolmabahçe görüşmesine mutabakat demedim.
2. 28 Şubat 2015 tarihinde Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı’ydı, aynı hükümette birlikte çalışmıyorduk ve televizyondaki açıklamamda da bu konuyu kendisiyle birebir görüşmediğimi ifade etmiştim. Kendileri Mart 2015 tarihinde bu konuyla ilgili hükümetimizi suçlamış, ben de bu mülakattaki sözlerimi o tarihlerde de ifade etmiştim.
3. Dolmabahçe görüşmesinde yer alan 3 değerli arkadaşımız Sayın Cumhurbaşkanı’nın ikaz ve itirazlarına rağmen böyle bir fotoğraf vermişlerse, bu büyük suçu işlemiş olanlar niye hükümetimizde bakan olarak taltif edilmiş olsunlar? Benim tanıyabildiğim kadarıyla Sayın Cumhurbaşkanı, temel değerlerimiz konusunda ve önemli siyasi konularda yanlış yapanları, ki ben de pek çoğuna bizzat şahitim, siyaseten affetmez, siyasi hayatlarını sonlandırırdı.”
“SAMİMİYETSİZ KİŞİLERİN TAHRİKİ İLE HAREKET ETMEYİN”
“Demek ki Sayın Cumhurbaşkanı, bu 3 arkadaşımız için, engin hoşgörüsünü ve bağışlama yetkisini kullanmış. Bu konudaki son sözüm şudur Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Sayın Yalçın Akdoğan’nı ne kadar çok sevdiğini ve güvendiğini bildiğim için, Dolmabahçe görüşmesi ve detaylarına dair tüm bildiklerimi tarih huzurunda Sayın Yalçın Akdoğan’ nın namusuna emanet ediyorum. Sayın Cumhurbaşkan’ım, Zat-ı alinizle 30 yıllı aşkın dava arkadaşlığımız ve dostluğumuz var. Sevgiyle, dayanışma ve sabırla, çile çekip, bedeller ödeyerek bugünlere geldik. Siz benim rahmetli annemin 5. oğluydunuz. Evlatlarım rahmetli Mehmet Fatih, Ayşenur ve Mücahid’in Tayyip amcasıydınız. Bütün ağabeylerim sizi benden çok daha fazla severdi. Ben, sizlerle birlikte olduğum süre içinde nefsime çok ağır gelen şeylere davam ve partim adına, zatınıza büyük bir hüsn-ü zan ve lidere itimat düsturu ile sabrettim. Sizin yükünüzü paylaşmaya, her türlü zorlukta yardımcı olmaya ve gizli açık tehlikelerden de korumaya çalıştım. Siz de lütfen bu sevgi ve dava arkadaşlığı adına, en azından geçmiş günlerin hatırına nefsinize uyarak samimiyetsiz kişilerin tahriki ile hareket etmeyin. Bu ifadelerim, kesinlikle zatımla ilgili değil, milletim adına bir ricadır.”
“SİZİN SAĞLIĞINIZA, AİLECE MUTLULUĞUNUZA DUACIYIZ”
“Sayın Cumburbaşkanı’ım, Sizler, her fırsatta Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye vasiyetini okurken, gözyaşları döken bir arkadaşınız olarak son bir şey daha ifade etmek isterim “Ak Partiyi millet kurdu, biz de tabelasını astık” demiştiniz. Ben de milletin bir ferdi olarak partimizin sahibiyim. Mevki, makam veya şöhret için bu partiye gelmiş veya getirilmiş pek çok kişi ile umarım beni bir arada anmazsınız. Sizin sağlığınıza, ailece mutluluğunuza duacıyız. Ve ülkemiz için bugüne kadar güçlü bir lider olarak yaptığınız mükemmel hizmetler için de teşekkür ederiz. Ülkemize avdetinizde hayırlı yolculuklar diliyor size ve hanımefendiye eşimle birlikte selamlarımı iletiyorum.”