Su, yaşam demektir. Yaşamın en temel ihtiyacı olan suyun çok büyük bölümü dünyamızın içinde sürekli olarak yer ve hâl değiştirmektedir. Fakat suyun aldığı bu hâl, denizlerdekinden, ırmaklardakinden farklıdır. Havadaki buhar şeklindeki suyun, bulutları oluşturması, bu bulutların yağmur oluşu ve yeryüzüne yağışı, Allah’ın yeryüzünde yarattığı harika çevrim sisteminin sonucudur. Allah, bu sistemi anlatırken günümüzde ancak uydularla, hava radarlarıyla saptanan gerçeklere 1400 yıl önceden dikkat çekmiştir. Yukarıdaki ayetin yağmurun oluşumunu mükemmel bir şekilde tarif ettiğini Rehaili, “This is the Truth” (Gerçek Budur) kitabında şu şekilde açıklamaktadır: “Bilim adamları bulut tipleri üzerinde çalışmışlar ve yağmur bulutlarının belirli sistemler ve aşamalar çerçevesinde oluştuklarını saptamışlardır. Meteorologlar cumulonimbus yağmur bulutlarını incelemişler ve onlardan yağmur, dolu ve şimşeğin oluşumu üzerinde çalışmışlardır. Onlar, bulutların yağmura dönüştüğü süreçteki basamakları Nur Suresi 43. ayete uygun olarak tarif etmişlerdir. Bu basamaklar şu şekildedir:
1. Bulutlar rüzgârın itişiyle sürülür: Cumulonimbus bulutları rüzgârın ufak bulut parçalarını bir bölgeye sürmesiyle toplanır. (Rüzgarların bulutun oluşumunda ve yağmura giden süreçte başlangıç olduğu Rum Suresi 46. ayette de şöyle anlatılmaktadır: “Rüzgârları, yağmurun müjdecileri olarak göndermesi, Allah’ın (varlık ve kudretinin) delillerindendir. O, bunu, size rahmetinden tattırmak, emriyle gemilerin yol alması, O’nun lütfundan rızkınızı aramanız ve şükretmeniz için yapar.”)
2. Birleşme: Sonra bu küçük bulutlar daha büyük bir bulutu oluşturmak üzere birleşirler.
3. Yığılma: Küçük bulutların birleşmesiyle, büyük bulutun içinde yukarı doğru çekiş kuvveti artar. Bulutun iç kısmındaki yukarı çekiş kuvveti, kenarlardakinden daha güçlüdür. Bu yukarı çekişler bulutun hacminin dikey olarak büyümesine neden olurlar, böylelikle bulutlar üst üste yığın oluştururlar. Bu dikey büyüme, bulutun hacminin, Atmosferin daha serin yerlerine doğru uzamasına sebep olmaktadır, böylece su damlacıkları ve dolu taneleri oluşmaktadır. Bu su damlacıkları ve dolu taneleri, yukarı çekiş gücünün onları kaldıramayacağı kadar ağırlaştıkları zaman bulutlardan yağışlar çıkar.
Meteorologlar bulutların oluşumu, yapısı ve fonksiyonları hakkındaki bilgileri ancak son yıllarda uydular, uçaklar, bilgisayarlar, balonlar kullanarak elde etmişlerdir. Bu yüzden Kur’an’ın yağmur oluşumunda bulutların üst üste yığınlar oluşturması gibi kritik noktalara dikkat çekmesi çok önemlidir. Çünkü Rehaili’nin kitabından alıntıladığımız bilgiler, ancak bulutların üstüne çıkıp uydu gibi aletlerin kullanılmasıyla elde edilen bilgilerdir. Yeryüzünde yaşayan insanların, bulutların yığın oluşturmaları sürecinde bulutların arasında oluşan çekim kuvvetini ve bu kuvvetin sonucunda yukarı doğru genişleyen buluttan yağışın çıktığını yeryüzü seviyesinden anlamaları imkansızdır. Alıntıladığımız ayette bulutların dağlara benzediği ve dolunun bundan çıktığı söyleniyor. Gerçekten de 4-5 mil yüksekliğindeki cumulonimbus yağmur bulutları dağ şeklinde bir yapı göstermektedir. Bu da Kur’an’ın benzetmeleri nasıl yerli yerinde yaptığının bir göstergesidir.
Ayette, Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in yaşadığı dönemde bilinmeyen bilgilere işaret varken o dönemin yanlış kabullerinin hiçbiri yoktur. Batı dünyasına 1600’lere kadar Eski Yunan’ın meteoroloji hakkındaki görüşleri, doğru ve yanlışlar karışmış bir şekilde hakimdi. Atmosferde kuru ve nemli olmak üzere iki türlü buhar tipi olduğu söyleniyordu. Ayrıca gök gürültüsünün, kuru buharın komşu bulutlar ile çarpışması sonucunda oluştuğuna inanılıyordu. Şimşek ise kuru buharın ateşlenmesi sonucunda oluşan bir olgu olarak sunuluyordu. İncelediğimiz ayette yanlışlığı anlaşılmış olan bu bilgilerin hiçbirine yer verilmeden şimşekten bahsedilmekle birlikte şimşek; yağmur ve dolunun yağışı ile beraber anlatılıp, şimşeğin bu yağışlarla ilişkisi anlaşılır. Şimşek, atmosferde elektrik yükünün birikmesi sonucunda oluşur. Bulutlarda oluşan su damlacıkları en önemli elektrik kaynağıdır. Yerçekiminin etkisiyle yere düşen su damlaları daha küçük damlalara ayrıldığı zaman her damla artı elektrik yüküyle, çevresindeki hava da eksi elektrik yüküyle yüklenir. Damlalardaki elektrik yükü her bölünmeyle artar. Damlaların bölünmesiyle ortaya çıkan elektrik yükünün yanı sıra, bulutun üst bölümlerinde bulunan buz kristalleri de sürtünme sonucu artı elektrik yükü kazanarak, eksi elektrik yüklü olan havadan ayrılır ve bulutun elektrik yükünü arttırır. İşte şimşek, bu elektrik yüklerinin bir elektrik atlaması oluşturmasıyla meydana gelir. Şimşek çakmasını izleyen gök gürültüsüne, elektrik atlamasının izlediği yol boyunca havanın ansızın ısınması ve genleşmesi neden olur. İncelediğimiz ayet; doğru bilgi olan, yağışla şimşeğin bağlantısına dikkat çekmiş, fakat bu süreci bulutların ateşlenmesi olarak tarif eden yanlış bilgilere yer vermemiştir. Yağmurla ilgili açıklamalarda bu doğru bilgiyi veren, yanlışı eleyen, kendi döneminin yanlış açıklamalarına hiçbir zaman kapılmayan anlayış tesadüfle veya o dönem insanının kabiliyetiyle açıklanabilir mi? Ayrıca Rad Suresi’ndeki ayetin insanların şimşek çakması sonucu yaşadığı duyguyu anlatması ise başka bir mucizedir.
“O, size şimşeği korku ve umut olarak gösteren, ağır bulutları oluşturandır.”2
1. Nur, 43
2. Rad, 12