Buruk geçirdiğimiz Ramazan ayına veda

Mustafa Çağrıcı yazdı.

Eklenme Tarihi: 29 Mar 2025
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 29 Mar 2025
Buruk geçirdiğimiz Ramazan ayına veda

İsrail’in Gazze’de 1,5 yıldır uyguladığı soykırım nedeniyle bu yılki Ramazan’ı buruk geçirdik. Bir de ülkemizdeki şu son gelişmeler… Yarın bayram... Bayramlar kardeşliğin, birlik ve beraberliğin sembolleridir. Bu ülkenin evlatları olarak yüce Kur’an’ın, ‘ateş çukuru’ diye nitelediği ayrılık gayrılıktan kendimizi ve çocuklarımızı korumalıyız. Peygamberimizin, “Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz!” davetinden şaşmamalıyız. Din insan içindir; insana ve insanlığa kıyarak din yaşatılmaz...

İsrail’in siyonist yöneticilerinin Gazze’de 1,5 yıldır uyguladığı soykırım nedeniyle bu yılki Ramazan’ı buruk geçirdik. Bir de ülkemizdeki şu son gelişmeler…

Gazze’de yaşanan dramlarla ilgili olarak, en başta devletimiz olmak üzere, bazı devletlerden –etkisinin olmayacağı baştan belli de olsa- kınama sesleri geldi; daha çok da Müslüman olmayan ülkelerde toplumsal protestolar oldu. Ama –asırlardır yaptığımız yanlışlar yüzünden- bugünkü olgular karşısında hiçbir kıymet-i harbiyesi olmayan kınamadan öte bir şey yapamıyoruz.

***

Son günlerde ülkemizde yaşanan gelişmeler son derece can sıkıcı!

Yarın bayram… Âdettendir, bayramda sevgiden, kardeşlikten, birlik-beraberlikten bahsedilir. İnsanlar birbirlerine mutluluk dileklerini sunarlar. Kültürümüzde fertler, aileler, komşular, devlet ve siyaset adamları arasında bayramlar böyle hissedilir, böyle yaşanır, böyle kutlanırdı.

Fakat son yüz yıl içinde millet olarak gittikçe etkisi artan zararlı bir huy geliştirdik; birbirimizi hırpalamaktan zevk almaya başladık. Şu günlerde yine ülke çapında bir kavga başlattık, üstelik mübarek Ramazan ayında… Üstelik mübarek bayrama birkaç gün kalmışken…

Kim bilir hangi nefsani hesaplarla Ramazan’dan, bayramdan sonrasını bekleyemedik. Gönüller kazanma zamanları olan Ramazan ve bayram günlerinde milyonlarca gönüller yıktık; milyonların kalbine yeni kin ve nefret tohumları ektik. Birbirimizin ağzımızın tadını bozmada da üstümüze yok! Yine öyle oldu ve son gelişmeler yüzünden toplum kesimlerinin ağzının tadını biraz daha bozmayı yine başardık.

Olanlar doğruydu-değildi o konuda laf etmek bana düşmez; ama zaten iyi gitmeyen piyasalar bu gelişmeler yüzünden bir darbe daha aldı. Bu durum, yoksul milyonların bayrama daha fazla yoksullaşmış olarak girmelerine sebep oldu. Seksen yıllık -sözde- ‘demokrasi’ tarihimizde olduğu gibi bu sefer de kavgayı yukarıdakiler çıkardı, bedelini masum yoksul milyonlar ödüyor. Yukarıdakilerin unu tuzu kuru. Ama onların bitmeyen iktidar kavgalarının ceremesini yine yoksullar çekti ve daha kim bilir ne vakte kadar çekecek.

Sayıları milyonları bulan kitlelerin sürekli artan kederleri, acıları, sıkıntıları üzerinden ‘başarı’ aramak nasıl bir ruh halidir, siz düşünün. Yüz yıldır birbirimizin gırtlağına sarılmaktan yorulmadık mı? Bu siyasal ve ideolojik kavgalar ülkemize, toplumumuza ne kazandırdı? Hatta bizzat birbirinin gırtlağına sarılanlara ne kazandırdı? Ölen eski kavgacıların hepsi toprak olmadı mı? Şimdi fani şeyler uğruna milletine bunları çektirenler de biz zaman sonra toprağa karışmayacaklar mı?

Herkesin mi yüreği taşlaştı?

Keşke bu Ramazan, yanlışlarımızın farkına varmamıza ve tövbe-i nasûh ile tövbe edip, bundan sonrasında –birçok ülkenin yaptığı gibi- işlerimizi doğru, kaliteli ve dürüst yapmamıza vesile olsa!

***

Yarın bayram... Bayramlar kardeşliğin, birlik ve beraberliğin sembolleridir. Bu ülkenin evlatları olarak hepimiz yüce Kur’an’ın, ‘ateş çukuru’ diye nitelediği tefrikadan, ayrılık gayrılıktan kendimizi ve çocuklarımızı korumalıyız; Peygamberimizin, “Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz!” şeklindeki kutsal davetinden şaşmamalıyız. Din insan içindir; insana ve insanlığa kıyarak din yaşatılmaz.

Bu ülke geçmişte asırlarca yetmiş iki milleti bir arada barış içinde yaşattı. Bu Ramazan’ı milli ve dinî hayatımızın dönüm noktası yapabilirdik. Bütün güçlüklere ve engellere rağmen insanlığı, dünyayı, canlı-cansız çevreyi sevgiyle kucaklayabilir; dünyaya ışıl ışıl bir Müslüman resmi gösterebilirdik.

Şimdi dünya “Türkiye” denince neyi hatırlıyor?