Büyük iddialar küçük hesaplar

Bizzat Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle Türkiye’ye yönelik bir “İsrail tehdidi var” dı ya… Coğrafyamızda sınırlar kanla çiziliyordu ya… Bu büyük tehdide karşı “iç cepheyi tahkim etmek” gerekiyordu ya… “İç cephe” noktasında en önemli sıkıntılarımızdan birisi “Kürt sorunu” ve onunla bağlantılı terör vs. alanları idi ya… “İç cephe” konusunda bir de “siyasi kamplaşma” sorunumuz vardı ya… “İç cepheyi tahkim” arayışında Bahçeli, önce terörle iltisakı bulunduğu gerekçesiyle “kapatılsın, onu … Büyük iddialar küçük hesaplar Devamı »

Eklenme Tarihi: 04 Kas 2024
3 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 04 Kas 2024
Büyük iddialar küçük hesaplar

Bizzat Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle Türkiye’ye yönelik bir “İsrail tehdidi var” dı ya…

Coğrafyamızda sınırlar kanla çiziliyordu ya…

Bu büyük tehdide karşı “iç cepheyi tahkim etmek” gerekiyordu ya…

“İç cephe” noktasında en önemli sıkıntılarımızdan birisi “Kürt sorunu” ve onunla bağlantılı terör vs. alanları idi ya…

“İç cephe” konusunda bir de “siyasi kamplaşma” sorunumuz vardı ya…

“İç cepheyi tahkim” arayışında Bahçeli, önce terörle iltisakı bulunduğu gerekçesiyle “kapatılsın, onu kapatmazsa AYM kapatılsın, zinhar hazine yardımı verilmesin” dediği DEM’lilerin Meclis’te elini sıkmış, onunla da yetinmeyip çok daha ileri, Öcalan’ı DEM kürsüsünde konuşturmayı bile göze alacak bir hamle yapmıştı ya…

Yine “İç cepheyi tahkim” arayışında, iktidar – muhalefet ilişkilerini yumuşatmak amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP lideri Özel arasında “normalleşme” adımları atılmıştı ya…

Zemberek birden boşandı, her şey sıfıra müncer oldu…

İsrail tehdidi, iç cepheyi tahkim vs. unutuldu, birdenbire her şey “siyasi hesap zemini”ne indirgeniverdi.

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in “terörle iltisak suçlaması” ile görevden alınıp, ardından tutuklanarak cezaevine konması Bahçeli’nin “Öcalan açılımı”nı da, DEM kürsüsünde konuşturma hesabını da aldı, çöpe attı, çünkü başka bir siyasi hesap devreye girdi.

Hesap ne?

Hesap, CHP ile DEM’in Esenyurt’ta kent uzlaşısı ile devreye konan ve netice alan siyasi işbirliğini kriminalize etmek ve uzun vadede, iki partinin yan yana görünmekten kaçınacağı bir siyasi iklim oluşturmak…

Ne ilginç değil mi?

Bir yandan Öcalan’ı DEM kürsüsüne çıkaracak, böylece hem Öcalan’ı hem DEM’i ortak cephenize çekeceksiniz, bunu yaparak, hem Öcalan’a yönelik “Bebek katili” tanımlamasını, hem DEM’in “Terörün uzantısı” olma nitelemesini devreden çıkaracaksınız, yani orada dün kir pas içinde gördüğünüz her şeyi arındıracak bir çamaşır suyu rolüne soyunacaksınız,

Beri tarafta da, siyasi rakip olma ihtimali bulunan tüm alanları terör çamuruna batırıp, devre dışı bırakacaksınız.

Bunun için de Yargı gibi en berrak kalması gereken alanları operasyonel bir güce dönüştüreceksiniz…

Nerde “İsrail tehdidi”, hani “İç cephe tahkimi” ülke güvenliği gibi bir hassasiyeti getirip siyasi hesap çukuruna bırakmak… Bu mudur ülkeye karşı sorumluluk?

İnsanlar nasıl da iç barışa susamış, nasıl da çözüm hasreti içindeler ki, nereye varacağı bilinmeyen bir akışta müthiş ümitler oluşturuyorlar…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup kürsüsünde Bahçeli’ye, akla hayale gelmeyecek nitelemelerde bulunurken, söylediklerinin ne kadarına inanıyordu, bilmiyorum, ama işin içinde, zaman zaman “Devlet aklı” kutsamasına da atıf yapılan bir süreç planlaması varsa, gelinen nokta, o süreç planlamasının küçük bir siyasi hesap boyutunu aşmadığını ortaya koyuyor.

-Acaba özellikle İstanbul’da, İmamoğlu’na seçim kazandıran kent uzlaşısı, bir Türkiye uzlaşısına dönüşüp, bu da, iktidar cenahının, Erdoğan – Bahçeli ittifakının yarına yönelik siyasi arzularını engeller mi?

Bu kadar mı?

Yani o tüm dış tehdit, iç cephe söylemlerinin varıp dayandığı hesap bu hesap mı?

Korkarım ki böyle…

Ya da İstanbul’da, Türkiye’nin en büyük ilçesi Esenyurt’ta, yüzde 49 oy alarak seçilen ve belki de çok farklı etnisiteleri, inanç gruplarını harmanlama deneyimi sunacak olan bir başkana karşı gerçekleştirilen operasyon, böyle bir siyasi akıl tutulmasının uzantısı…

CHP lideri Özgür Özel ve Başkan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile DEM eş başkanı Tülay Hatimoğulları aynı otobüsün üzerinde konuştu…

Bu görüntüyü, CHP’nin terörle iş birliği diye mi yorumlamalı, yoksa Esenyurt’ta gerçekleşen bir toplumsal barış fotoğrafı olarak mı? İşimize hangisi gelir?

Ne dersiniz, Devlet Bahçeli’nin önerisi ile DEM kürsüsüne çıkacak olan “Öcalan’lı fotoğraf”ı nasıl yorumlamalı? “İç cepheyi tahkim gerekçesiyle terörist başı”na yönelik itibar hamlesi olarak mı, teröre verilen prim olarak mı?

Bakıyorum da iktidar medyasında “Terörist başı” tanımlaması birden bire arşive kaldırılıverdi. Nasıl bir esneklik, siyasi kıvraklık!

Bizde değerlendirmeler öyle “Devlet aklı” gibi alanlarda adamakıllı analizler olmaktan uzak, üzerine yapılan “siyasi hesap”a göre değişir.

Küçük hesaplar büyük sorunları yutar ve memleket kan kaybetmeye devam eder… Şehitler gelir bir yandan… Musalla taşları anne – bacı – eş – evlat ağıtları ile inler…

Belki bir yandan “dış tehdit” oluşur gerçekten… İçerde siyasi hesap ile değerlendirme mekanizmaları dumûra uğrarken, yol alır dışarda birileri… İsrail’le ticareti bir türlü önleyemiyoruz ya… Sözümona “Müttfekimiz” Amerika’nın YPG-PYD’ye yatırımlarını önleyemiyoruz ya… İsrail vahşetini önleyemiyoruz ya… Komşumuz Suriye ile bir türlü görüşemiyoruz ya…