30 Mart gecesi Atatürk Havalimanında gözaltına alınan, oradan da Yabancı Şube Müdürlüğüne gönderilen 3 Çeçen Müslüman, aileleri dâhil kimseyle görüştürülmüyor. Durumlarından endişe eden yakınları ise gözaltıların haksız ve hukuksuz gerekçelerle yapıldığını belirtti.
Can güvenliği nedeniyle ismini vermeyen Çeçenlerin yakınlarından biri; Anzor, Harun ve Musabi ismindeki mağdurlardan, Anzor'la birlikte 30 Mart günü, gece havalimanına gittiğini söyleyerek yaşananları İLKHA'ya anlattı.
Çeçenlerin yakını şöyle konuştu: "Bir arkadaşım çörek otu ticareti yapıyor. Dışarıdan çörek otu geliyordu, havaalanının dışında bekliyordum. Adam çörek otu getirecekti. Anzor ise Harun ve Musabi'yle havalimanında karşılaşmıştı. Onlar da ilaç bekliyordu. Elinde çantası, hanımı ile birlikte gelmişti adam. Bütün kontrollerden geçti, gümrüğü geçti, Kontrollerden geçtikten sonra polisler yaklaştı. İkamet bilgilerine baktılar."
"İmza atın yoksa namaz kılmanıza izin vermeyiz!"
Herhangi bir sorun olmamasına rağmen İslami görünüşlerinden dolayı görevlilerin, Çeçenlere; 'Bizimle geleceksiniz' dediğini aktaran Çeçenlerin yakını, "Bunun üzerine arkadaşlarım 'Ne oldu, yok biz gelmeyeceğiz.' dediler. Sonra 'zorla götüreceğiz' dediler ve götürdüler. Havalimanında karakola hapsettiler. Zaten pencereleri de yok, hiç bir şey yok. Sabah namazı vakti gelince 'imza atın' diyor orada ki adam. 'Avukatımız gelmeden, hiçbir şeye imza atmayacağız." diyor kardeşlerimiz. Bunun üzerine polisler "O zaman biz sizin namaz kılmanıza izin vermiyoruz. İmza atarsanız sizi namaza götüreceğiz, kıbleyi göstereceğiz. Kabul etmezseniz, namaza götürmeyeceğiz. Tuvalete de götürmeyeceğiz' diyor. Anlıyor musun kardeşim, durum böyle işte." diye konuştu.
"Her şey resmi olmasına rağmen neden böyle yapıyorlar"
Çeçenlerin yakını yaşanan hukuksuzları anlatmaya şöyle devam etti: "Havalimanının dışında bekliyordum. Arkadaşımın telefonuna da artık ulaşamayınca içeriye gittim. İki, iki buçuk saat dolaştım, sokaklarda. Havaalanının içine, dışına her tarafa baktım. Hiçbir yerde yok. Polislere soruyorum, 'Siz mi yakaladınız. Belki yanlışlıkla yakaladınız, söyleyin' diyorum onlar da 'Yok kimseyi yakalamadık' diyor. Daha sonra havalimanının danışma bölümünde anons yaptım. Sonra saat 04.00 civarında, daha önceden yabancı şubede aylarca kalmış bir kardeşe haber veriyorlar. Telefonu nereden buldular bilmiyorum. 'Bizi kelepçeyle getirdiler' diyor. 'Sonra bütün gece havalimanındaki nezarette tuttular' diyor. 31 Mart sabahı Yabancı Şube Müdürlüğüne götürüyorlar. 5 gündür tutuklular. İkamet izinleri var. Her şey resmi olmasına rağmen neden böyle yapıyorlar. Sonra oradaki müdür de Anzor, Harun ve Musabi'yle konuşmuş. Müdür de biliyor, haksızlık var. Ama prosedür var ya, o bürokrasi başladı mı yapabilecek bir şey yok.
Müslüman bir ülke olan Türkiye'ye gelmekten mutluluk duyduklarını söyleyen Çeçenlerin yakını, ancak Türkiye'nin kendilerine yeterince sahip çıkmamasından dolayı sitem ederek, "Türkiye halkıyla birbirimizi çok seviyoruz, destekliyoruz. Buraya gelince biz düşündük ki kolayca vatandaşlık alabileceğiz ancak 15 sene beklettiler. Bana vatandaşlık hakkı geçen yıl Ramazan ayında verildi. 15 sene bekledik işte Allaha şükür verdiler en sonunda ama Anzor kardeşimize vermediler. Şuan tutuklu, sağ ayağında da protez var. Yani bir ayağı yok ve haksız yere hapsedildi." şeklinde konuşmasına son verdi.