MHP'li Feti Yıldız, infaz indiriminin genişletilmesini istiyor.
2023'ten önce cezası kesinleşenler, cezaevinden 5 yıl erken eve çıkıyordu.
2023'ten önce suç işleyip cezası kesinleşmeyenlere haksızlıkmış.
Akla, 2022 sonunda işlenen Sinan Ateş cinayeti gibi örnekler geliyor. İddianame geç yazıldı ve yargılama uzadıysa sanıkların suçu ne, deniyor yani.
Bu eşitsizliğin giderilmesi için, 2023'ten önce suç işlemiş herkese erken tahliye kapısı açılmalıymış.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da "kısmi af geliyor" haberlerini doğruladı. Varmış bir hazırlık ama adı af değil, infaz düzenlemesiymiş.
Kısacası; 2023'teki infaz indiriminin genişletilmesine çalışılıyor.
Oysa daha 4 ay önce iktidar, infaz indirimi yanlışından döneceği izlenimi vermişti.
Polisle çatışmaya girmekten çekinmeyen, gözünü kırpmadan cinayet işleyen 19'luk suç makinelerinin toplumda uyandırdığı infial; iktidarın gözünü açtı, yanlışı görmesini sağladı zannediliyordu.
Ekim 2024 başlarında, aynı Adalet Bakanı Tunç, bir AK Parti MKYK toplantısı çıkışında şöyle buyurmuştu:
"Kasten öldürme suçları, kasten yaralama suçlarında özellikle denetimli serbestlik uygulamalarının toplumda eleştiriye neden olduğunu görüyoruz. Tüm bu toplumdan gelen eleştirileri dikkate almak durumundayız. Özellikle toplumu suçtan korumalıyız. Zaten ceza hukukunun, ceza adaletinin amacı toplumu suçtan korumaktır..."
Görüyorsunuz ya, hiç de öyle infaz indirimini genişletmekten bahsetmiyorlardı. Aksine, denetimliği serbestliği gözden geçirip kapsamını daraltacaklardı. Çünkü caydırıcılık ve cezasızlık sorunlarına yol açtığı görülüyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da rahatsızdı. Diyordu ki "onlarca suç kaydı olan kriminal tiplerin ellerini kollarını sallayarak ortalıkta dolaşması bizi de rahatsız ediyor."
O kriminal tipleri sokağa kim saldıysa iktidar, onları geri içeri tıkacaktı inşallah.
Ümraniye'de polis Şeyda Yılmaz'ı şehit eden 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti, tam bir suç makinesi çıkmıştı. Yargıda 19 dosyası, poliste 26 suç kaydı dururken sokakta serbestçe nasıl dolaşabiliyordu? İktidar da ona şaşırmıştı.
Son 4 yılda 2 kez infaz indirimiyle kimlerin sokağa salındığını sanıyorlardıysa artık...
19 yaşındaki polis katili hangi suçlara bulaştıysa onlara değil miydi infaz indirimi?
Teksas'a dönmek için her şeyi yapıp başka bir yere mi benzeyecektik?
Uyarılara kulak verilse baştan da görülecek bir yanlışın, acı bazı deneyimlerden sonra bile olsa fark edilmesi sevindiriciydi.
Fakat o da ne! Dönülecek sandığımız yanlış, derinleştiriliyor.
İlk infaz indirimi düzenlemesi, salgın gerekçesiyle 2020'de yapılmıştı. 2023'te güncellendi. Şimdi bir güncelleme daha hazırlanıyor.
Amaç, cezaevi yoğunluğunu düşürmekti. Ama 300 binlerdeki cezaevi doluluğu, boşaltmalara rağmen 400 bine dayanmış durumda. Nüfusu bize benzer Almanya'nın 10 katına yakın.
Prof Adem Sözüer; cezaevi doluluğunda Avrupa'nın birincisi, dünya beşincisi olduğumuzu hatırlatıyordu. Türkiye Yüzyılı'na girişimizle birlikte Avrupa ve dünya ile arayı çok daha açmışızdır.
İçeride olması gerekenler dışarıda sarsıcı suçlar işlemeye devam ederken neden cezaevlerimiz tıka basa dolu, hatta nüfus patlaması yaşıyordu? Dışarıda olması gerekenler fikri, ifadesinden dolayı içeride tutulduğu için olmasın?
İktidar, bu basit soruya doğru cevabı arayıp bulmamakta ısrar ediyor.
Sebebi düzeltmeden sonucu değiştirmek gibi beyhude bir çabayla daha karşı karşıyayız. Cenab-ı Hak sonumuzu hayreylesin.
