CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun hazırladığı ‘AKP İktidarının Hak İhlalleri Karnesi’ isimli rapora göre 2002- 2018 yılları arasında 47 bin 910 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi. Bu sayıya sokağa çıkma yasaklarının yaşadığı dönem ile 2013 Gezi eylemlerine ilişkin veriler dahil değil.
Rapordaki verilere göre sadece 2018 yılında en az 521 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi. Yaşam hakkı ihlalinde başı ilk 10 ayda gerçekleşen 363 kadın cinayeti çekerken, göç yolunda 83 kişinin hayatını kaybetmesi izledi. 16 yıllık dönemde en az 14 bin 960 kadın katledildi.
Tanrıkulu tarafından hazırlanan hak ihlalleri raporu şöyle:
4 BİN ÇOCUĞUN YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLDİ
2011- 18 yılları arasında da 4 bin 3 çocuğun yaşam hakkı ihlal edildi. 2011 yılında 815, 2012 yılında 606, 2013 yılında 633, 2014 yılında 627, 2015 yılında 875, 2016 yılında 242, 2017 yılında 138 ve 2018 yılından şimdiye kadar 67 çocuğun yaşam hakkı ihlal edildi. Çocukların yaşam hakkı ihlali nedenleri arasında başı ihmaller sonucu gerçekleşen ölümler çekti. Bu yıllarda 2 bin 311 çocuk ihmal sonucu hayata gözlerini yumdu. 435 çocuk da iş cinayeti sonucu öldü.
22 BİN KİŞİ İŞ CİNAYETİNDE ÖLDÜ
2002- 2018 yılları arasında en az 22 bin 224 kişi iş cinayetine kurban gitti. Bunların çoğu önlenebilir sebeplerdi. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 146 işçi iş cinayetine kurban giderden, bu sayı yıllar itibariyle arttı. 2003 yılında 811, 2004 yılında 843, 2005 yılında 1096, 2006 yılında 1601, 2007 yılında 1044, 2008 yılında 866, 2009 yılında 1171, 2010 yılında 1454, 2012 yılında 878, 2013 yılında 1235, 2014 yılında 1886, 2015 yılında 1970, 2016 yılında 1970, 2017 yılında 2006 ve 2018 yılında şimdiye kadar 1797 kişi iş cinayetlerinde öldü.
ŞÜPHELİ ASKER ÖLÜMLERİ VE 15 TEMMUZ
2008- 2018 yılları arasında 357 kişi zorunlu askerlik görevini yerine getirirken “şüpheli biçimde” öldü. 2002- 2007 yılları arasında ve 2012 yılında gerçekleşen “şüpheli” asker ölümlerine ilişkin veri yok. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaşanan hak ihlalleri de CHP’li Tanrıkulu’nun raporunda yer buldu. Rapora göre 179 sivil, 62 polis ve 29 asker olmak üzere toplam 270 kişi darbe girişimi sırasında öldü. 2 bin 195 kişi de yaralandı.
21 BİN KİŞİYE İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE
Tanrıkulu’nun raporunda AKP iktidarları sırasında işkence ve kötü muameleye ilişkin veriler de paylaşıldı. 2002- 2018 yılları arasında 21 bin 325 kişiye işkence ve kötü muamele yapıldığı tespit edildi. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 988 olan işkence ve kötü muamele sayısı bu yıldan itibaren düşüş yaşıyor. 2003 yılında 600, 2004 yılında 367, 2005 yılında 193, 2006 yılında 339, 2007 yılında 320, 2008 yılında 269, 2009 yılında 259, 2010 yılında 228, 2011 yılında 243, 2012 yılında 323 ve 2013 yılında 388 kişiye işkence ve kötü muamele yapıldığı görülüyor. 2013 yılından sonra sayıda artış yaşanıyor. 2014 yılında 1039, 2015 yılında 5 bin 671, 2016 yılında 5 bin 606, 2017 yılında 2 bin 278 ve 2018 yılında şimdiye kadar 2 bin 214 kişiye işkence ve kötü muamele yapıldığı görülüyor.
GAZETECİLER CEZAEVİNDE
Raporda Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik ihlaller; “Binlerce kişinin düşünce ve ifade özgürlüğü müdahaleye uğramıştır. Sayılarla bu tahribatı açıklamak AKP’nin hali hazırda yarattığı baskı ve korku ortamını açıklamakta yetersiz kalacaktır” denilerek paylaşıldı. Rapora göre 2002- 2018 yılında en az 591 gazeteci tutuklandı. 30 Kasım 2018 tarihi itibariyle 175 gazeteci halen cezaevinde. Freedom House’nin 2018 Dünyada Özgürlük Raporu’na göre Türkiye düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda “özgür değil” kategorisinde. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde ise Türkiye 180 ülke arasında 157’inci sırada yer alıyor.
AKADEMİDEKİ İHRAÇLAR
Raporda AKP hükümetleri döneminde akademiye yönelik yapılan düzenlemeler “Akademiye yönelik baskı ve ihraçlar” başlığı altında sunuldu. 15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL’den 2018 Temmuz’a kadar 177 üniversiteden 6 bin 81 akademisyen ihraç edildi. İhraç edilenler arasında 400’e yakın Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ne imza atan bilim insanı bulunuyor. Bu bildiri gerekçe gösterilerek akademisyenlere 200’e yakın dava açıldı. 21 akademisyene hapis cezası verildi. AKP iktidarı döneminde araştırma görevlilerinin kadroları değiştirildi, doktorasını tamamlamış olan araştırma görevlisinin okulda kalıp kalmayacağına ilişkin karar, üniversite görevlilerine devredildi. Doçentlik işlemleri durduruldu, bu düzenlemenin anlamı ihraç edilenler ya da haklarında mahkûmiyet kararı verilenlerin ise doçentlik başvuruları iptal edilecek olması. Yurtdışındaki yükseköğrenim kurumlarından mezun olanların denkliğinin verilmemesine yönelik düzenleme yapıldı, denklik işlemleri, “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu” Millî Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen kişilerin eğitimlerine ilişkin olarak almış oldukları diploma ve derecelerin denklik işlemleri yapılmayacağı hükme bağlandı.
16 BİN KİŞİ İNTİHAR ETTİ
Raporda 2012- 2017 yılları arasında 16 bin 28 kişi intihar etti. Kamuya atamaların yapılmaması, işsizlik ve ihraçlar nedeniyle yaşanan intiharlara da raporda yer verildi. Darbe girişiminin ardından yürütülen soruşturmalar kapsamında hakkında işlem yapılan kişiler ya da yakınlarından en az 35 kişi intihar etti. Bu intiharlar arasında ihraç edilen Çokurova Üniversitesi akademisyenlerinden Mehmet Fatih Tıraş, Ordu Üniversitesi akademisyenlerinden Mustafa Sadık Akdağ, ataması yapılmayan 27 yaşındaki coğrafya öğretmeni İbrahim Yeşilbağ, sosyal bilgiler öğretmeni İsa Erdoğan, işsiz kalan jeofizik mühendisi 38 yaşındaki Ercan Özer de bulunuyor.
HAK SAVUNUCULARINA BASKILAR
Hak savunucuları ve sivil topluma yönelik baskılar raporda, OHAL ilanı sonrasında yaşananlara ilişkin veriler paylaşılarak anlatıldı. OHAL ilanından 2017 yılı sonuna kadar geçen süreçte KHK’larla 49 özel sağlık kuruluşu, 2 bin 271 özel eğitim kurum ve kuruluşu, 146 vakıf, 1427 dernek ve 15 vakıf yüksek öğretim kuruluşu ve 19 sendika kapatıldı. Raporda bu duruma ilişkin “Kapatılan derneklerin çoğunluğunu hak temelli çalışanların oluşturması, AKP’nin insan haklarına ve hak savunucularına yönelik tutumunun açık bir göstergesidir” değerlendirmesi yapıldı.