ABD merkezli kültür temalı bir dergi olan The Atlantic yaptığı araştırmada Çin’in binlerce kilometre uzaktaki Avrupa ülkelerine kaçan Müslüman Uygur Türklerini de rahat bırakmadığı belirlendi. Derginin araştırmasına göre Pekin diplomatik ve ekonomik gücünü kullanarak kaçanmları Doğu Türkistan’a kalan ailelerini tutuklamakla tehdit ediyor. Pekin ayrıca zulmünden kaçan Uygurlara yardım eden Avrupalı gazetecileri hatta Fransız ve Alman biliminsanlarını da mektuplarla korkutuyor.
Araştırmayı yapan gazetecilerden Ellen Hallıday Belçika, Finlandiya ve Hollanda’da da Uygurlarla yaptığı görüşmelerde, Çin’in Uygurları susturmak için gözetleme, şantaj ve korkutma taktikleri yurtdışında sessizliği sağlama konusunda sistematik bir çaba gösterdiğini ortaya koydu. Hallıday, Avrupa’da konuştuğu Uygurların çoğunun Çin’deki aileleri için endişe duyduklarını belirtti. Zira Avrupa’ya kaçan Uygurlar Pekin’in sitematik baskısıyla karşı karşıya. Ayrıca gazeteci Ellen Hallıday, Avrupa’da Uygur diasporasının nispeten küçükolduğunu belirterek bunların bazılarının Fransa’ya, Macaristan’a ve İskandinav ülkelerine öğrenci vizesiyle geldiğini ve sonrasında kalmayı sürdürdüğünü anlattı. Hallıday “Diğerleri ise tek gidiş bileti istedikleri için kaçak yollarla girdiler. Onlardan biri İbrahim Ismael. Ismael Avrupa’da Pekin’in baskılarına ve tehditlerine maruz kalıyor. 2011 yılında Sincan, Hotan’daki evlerinden kaçan İbrahim ve ailesi, Belçika’da yeni bir hayata başlayabilmeleri için Guangzhou, Malezya, Tayland ve Türkiye üzerinden bir yolculuk için 40 bin dolar ödedi. Oraya ulaştığımda cebimde sadece 100 doların kaldığını söyledi. Avrupa’da birçok Uygur konuşmakta isteksizdi. İbrahim ve arkadaşları, konuşma özgürlüğünün vaat edildiği Avrupa demokrasilerinde yaşıyor olsalar da yapacakları açıklamların nedeniyle Pekin’in ailelerine zarar vereceğinden korkuyordu. Bir başka aktivist de geçmişte, Çin’de sosyal medya uygulaması üzerinden yaptığı konuşmanın Pekin tarafından dinlendiğini söyledi” dediğini akatardı.
Gazeteci Hallıday ismini vermek istemeyen aktrivistin “Uygulamayı kullanırken Çin’deki ailelerimizi ‘Salaam Alaikum’ diye selamladığımızda uygulama uyarı vererek yanıp sönüyordu, bu bir uyarıydı” dediğini anlatarak devam etti: “Tanıştığım Uygurlar, Sincan’daki gözetim ve tutuklamaların arttığından yani 2017’den beri akrabalarıya bağlantısının tamamen durduğunu söyledi. Finlandiya vatandaşı uygur Türkü Halmurat Harri aslında Avrupa’da aktivist olmak istemediğini ancak Çin’deki ailesi tutuklandıktan sonra farkındalık için ‘Özgürlük turu’ etkinliklerini düzenlemeye başladığını söylüyor. Aktivist Harri, ‘Aileminm tutuklanmasına gerek yoktu. Onlar emeklidir, bu yüzden mesleki eğitime ihtiyaç duymazlar. Onlar laiktir, bu yüzden dini aşırılık yanlıları denemez’ diyor. Babası bile akıcı Çince konuşuyor. Halmurat’un sosyal medyadaki mücadelesi sonrası Aralık 2018’de ailesi kamptan çıkarılıp ev hapsine alındı.” Gazeteci Hallıday şöyle devam etti: “Hariri’nin hikayesi, diğerlerine de bu yoldan gitmesi için ilham verdi. Eylemciler şimdi her zamankinden daha fazla sayıda, daha organize ve daha enerjikler. Stratejilerini geliştirmek ve politikacıların dikkatini çekmek için atölye çalışmaları, halka açık toplantılar ve sosyal medya kampanyaları düzenliyorlar. Hikâyelerini ve kederlerini paylaşmaya can atıyorlar. Ancak çabaları Pekin tarafından farkedilmiyor. Çin eleştirileri susturmak istiyor bu yüzden sınırlarının ötesinde yaşayan Uygur aktivistleri tehdit ediyor. Çin Almanya, Finlandiya ve Belçika’daki Uygurlarla temasa geçmiş. Aktivistlerden casusluk yapmaları veya ev adresleri, işyerleri ve ulusal kimlik numaralarını içeren hassas kişisel bilgileri açıklamaları isteniyor. Konuştuğum bir Uygur adam, Belçika’da karartılmış pencereli bir konsolosluk arabası tarafından takip edildiğini bildirdi. Halmurat, Helsinki’deki göstericilerin fotoğrafının çekildiğini söyledi. Münih’in Uygur çıkarlarını temsil eden bir savunuculuk grubu olan Dünya Uygur Kongresi’ne göre, Pekin bu fotoğrafları Çin’de kalan protestocuların ailelerini cezalandırmak için kullanıyor.
Pekin ayrıca, Uygur aktivistlerine hikayelerini anlatmaları için yardım eden Avrupa’daki bilim adamlarını susturmaya çalışıyor. Université Libre de Bruxelles’teki Fransız bir bilim kadını olan Vanessa Frangville, çalışmalarından dolayı Çinli yetkililerce hedeflenirken buldu. Kasım 2018’de, iki Çinli yetkili, Uygur akademisyenlerine destek veren çevrimiçi bir bildiri yayınladıktan iki hafta sonra Belçika’daki Çin büyükelçisinden üniversiteye bir mektup gönderdi.”