Çin’deki camilerin kısa tarihçesi

Başlarında, Çin tarafından kendi içlerinden atanan şeyh ve kadıların bulunduğu, ticaret, ziraat ve memuriyet gibi çeşitli alanlarda çalışan Müslümanların faaliyetleriyle İslam, Çinliler arasında 8. Yüzyıldan, 15. Yüzyıla kadar hızla yayıldı.Kanton’daki Kuang-taise Camii ile Chang-an, Ch’üanchou (Zeytun), Hang-chou ve Yang-chou’daki camiler, Çin’in en eski camileri olarak bugüne kadar ulaştılar.

Eklenme Tarihi: 04 Kas 2015
4 dk okuma süresi
Güncelleme Tarihi: 26 Eyl 2024
Çin’deki camilerin kısa tarihçesi
İslam Dini’nin uzun bir tarihi süreçle Çin’de yayılması ve burada yaşayan, birbirinden farklı etnik gruplarca benimsenmesi, bölgenin siyasi, ekonomik, dini ve kültürel hayatının yanı sıra mimarisini de etkiledi. İlk olarak Arap ve İranlı tüccarlar aracılığı ile Çin’e giren ve güney ile doğu kıyı bölgelerinde yerleşen İslam Dini, Yuan (1271-1368) ve Ming (1368-1644) hanedanları döneminde başta Türkler olmak üzere bazı Orta Asya toplumlarının Müslüman olmasıyla, Çin’in iç bölgelerine de nüfuz etti. Böylece çeşitli vesilelerle Müslümanların nüfusu hızla artarak büyük bir sayıya ulaştı.

Çinlilerin 7. Yüzyıldan itibaren “Ta-shi” adını verdikleri ve Eski Çin kaynaklarından biri olan Hsin T’ang Shu’da: “Ta-shi eskiden İran’a ait toprakları kaplıyordu. Erkeklerin siyah sakalları vardır ve gümüş hançer taşırlar, şarap içmez ve müzik dinlemezler. Kadınlar evlerinden çıktıkları zaman yüzlerini örterler. Büyük mabetlerinde her cuma günü sultan yüksekçe bir kürsüye çıkarak şu cümlelerle halka hitap eder: Kim düşmanı bertaraf ederse mutlu olacak. Bu yüzden Ta-shiler yiğit savaşçıdırlar. Onlar günde beş defa Tanrı’ya ibadet ederler.” Şeklinde anlatılan Müslümanlar, özellikle Kanton, Zeytun, Yang-chou, Hang-chou gibi şehirlerde yerleştiler.

876 Huang Ch’ao ve ardından yaşananTien Shen-Kung isyanlarında binlerce Müslüman’ın katledilmesi Çin’de İslamiyet’in gelişmesini olumsuz etkilese de durduramadı. Yuan Hanedanı döneminde Çin’in bütün bölgelerine yerleşen, Kansu, Suchou ve Yen-an’da ayrı İslami cemaatler oluşturan Müslümanlar, uzunca bir süre İslami gelenek ve ibadetlerini serbestçe yerine getirilebildiler. Hatta Yuang ve Ming hanedanları dönemini de içine alan 8-15. Yüzyılları arasında bazı yönetimler ve Çin İmparatorları tarafından korundular. 1368 yılında kurulan Ming Hanedanı’nın Müslüman olduğu iddiası da dillendirilen ilk İmparatoru T’ai-tsu, aynı yıl Nanking’de Chin-Chiao-shih adlı bir cami inşa ettirdi. Aynı hanedana mensup imparatorlardan bazıları da Müslümanları koruyan fermanlar çıkardı.

Başlarında, Çin tarafından kendi içlerinden atanan şeyh ve kadıların bulunduğu, ticaret, ziraat ve memuriyet gibi çeşitli alanlarda çalışan Müslümanların faaliyetleriyle İslam, Çinliler arasında 8. Yüzyıldan, 15. Yüzyıla kadar hızla yayıldı. Bunda dini-kültürel-sosyal birer merkez konumunda olan camilerin de payı vardı. Söz konusu yüzyıllar arasında Çin’de inşa edilen ve asıl adı Hui-sheng-se olan Kuang-tai-se Camii, İslam’ın başlangıç devrinde dünyada inşa edilen ilk camilerden biriydi. Bunun dışında Kanton’daki Kuang-taise Camii ile Chang-an, Ch’üanchou (Zeytun), Hang-chou ve Yang-chou’daki camiler, Çin’in en eski camileri olarak bugüne kadar ulaştılar. İşte Çin’de İslamiyet’in yayılmasında önemli rol oynayan ve bugün tarihi nitelikleriyle hala ayakta olan camilerden bazıları:

Hui-sheng-se Camii (627):

Çin’in ve dünyanın en eski camilerinden biri olan “Hui-sheng-se Camii”, ülkeye ilk gelen Müslümanların eseri. 627 yılında inşa edilen bu camii, Çinliler tarafından “Peygamber Hatıra Camii” olarak da adlandırılmakta. Çin mimarisinde, İslamiyet’i tebliğ için bölgeye gelen sahabeler tarafından yapıldığı ve Saad Bin Ebu Vakkas Hz.’nin kabrinin de burada bulunduğu iddia edilen camiinin minaresi, Müslümanları namaza davet yanında deniz feneri olarak da gemicilere hizmet vermiş. Yapıldığı Guangdong Eyaleti, tarihte Çin’in önde gelen ticaret limanlarından biri ve ülkede İslam’ın ilk tanınmaya başladığı bir bölge.

Chang-an Camii (742):

Kayıtlara göre 742 yılında Tang Hanedanlığı döneminde Çin’in ilk başkenti Chang-an’da inşa edilen Chang-an Camii, Çin ve İslam mimari ve sanatının sentezlendiği bir mabet. Song, Yuan, Ming ve Ch’ing hanedanlıkları döneminde genişletilerek, büyütülmüş. Çin’in en eski tarihi yapılarından biri olan bu camii, “Büyük Doğu Mescidi” adıyla da bilinmekte. Günümüzde de ibadete, turistik ziyarete açık tutulan camii, on üç asırdır işlevini yitirmemiş vaziyette. Ek binaları ve külliyesiyle birlikte 13 bin metrekarelik bir alanı kaplayan 2272 yaşındaki caminin bütün duvarları ahşap üzerine oyularak işlenmiş Kur’an-ı Kerim ile bezeli ve bu özelliğiyle de paha biçilmez bir kıymete sahip.

Niu-Jie Camii (926):

Çin’in Beijing-Pekin şehrinde 926 yılında inşa edilen Niu-Jie Camii, ülkenin en eski ve büyük camilerinden biri. Çin mimarisinin karakteristik özelliklerini barındıran mabet çeşitli dönemlerde onarım ve düzenlemeler geçirmiş. Camii ve camiye bağlı yapılarla birlikte on bin metrekarelik bir alanı kapsayan Niu-Jie, bugün devlet koruması altındaki tarihi yapılardan. Başkentte manevi bir merkez konumunda olan camiin içi, İslam süsleme sanatının en güzel örnekleriyle donatılmış. Külliyesiyle birlikte 13. Yüzyılın sonlarında ve 14. yüzyıl başlarında İslam’ı tebliğ için Çin’e gelen Ahmed Burdani ve Molla Ali’nin kabirlerini barındıran camii, günümüzde de yoğun bir şekilde hizmet veriyor.

Kaynaklar:

Cemil Lee Hee-Soo, “Çin” Dia. 8. Cilt, İstanbul, 1993, Dünya Bülteni