Bir şeyi kişisel olarak kabul etmeseniz bile, etrafınızdaki insanların kabul ettiğini düşünerek onay verirseniz çoğulcu cehalet ( Pluralistic Ignorance) adı verilen durumu deneyimlersiniz.
Bir sınıfta veya bir toplantıda olduğunuzu hayal edin. Karşınızdaki konuşmacının anlattığı kavramlara adapte olmayı çalışıyorsunuz ancak bir biçimde de kafanız karışmış durumda. O sırada da beklenen soru gelsin. “Anlaşılmayan bir şey var mı? Eğer var ise lütfen elinizi kaldırın”. Ne yaparsınız?
Eğer siz de bir çok kişi gibiyseniz ilk önce etrafınızı kontrol edeceksiniz. Sonuçta herkesin anladığı bir konuyu anlamadığınızı kabul etmek, utanç vericidir. Neler olup bittiği hakkında hiçbir fikri olmayan tek kişi olmadığınıza karar verirseniz de elinizi kaldırırsınız. Ancak kimse elini kaldırmaz ise, sizin de kaldırmamanız olasıdır. Bu durumda karşınızdaki kişi mutlu bir biçimde konunun bir sonraki aşamasına geçecektir.
Olan biteni aslında çoğu kişi anlamamıştır. Ancak kişinin soru sorumamasının nedeni diğerlerinin konuyu anladığını düşünmesidir. Bunun sonucunda da topluluk önünde daha az zeki olarak görünmemek için soru sormaya cesaret edemez. İşin ilginç tarafı sınıf ya da mesai arkadaşlarınızın zihnine girebilseydiniz, çoğunun da konuyu anlamadığını ve sizinle benzer bir biçimde düşünerek ellerini kaldırmadıklarını görürdünüz. Yani aslında herkes birbirini yanlış anlamıştır.
Çoğulcu cehalet, bir kişi belirli bir düşünce tipine katılmadığında, ancak herkesin bu düşünceye katıldığını düşündüğünde ve sonuç olarak, kimse onaylamasa bile bu düşünce tarzını takip ettiğinde ortaya çıkar
Sosyal bir varlık olarak çoğu insan doğası gereği, çevresinden dışlanmaktan korkar. Saygı görme ve popüler olma beklentisi içindedir. Dışlanma riskini önlemek, çevresi içinde popülaritesini ve saygınlığını korumak için, insanlar çevrelerini, yakından takip eder. Ne tür görüş ve tarzların yeni ve popüler olduğunu sürekli anlamaya çalışırlar. Kişiler topluma uygun bir şekilde kendilerini ifade etmeye ve davranmaya çalışırlar
Çoğulcu Cehalet Nedir? Çoğulcu cehalet, “Abilene paradoksu” adı ile de bilinmektedir. Bu aslında bir yerde kral çıplak diyememenin diğer adıdır. Kavramı, ilk olarak Daniel Katz ve Floyd H. Allport tarafından 1931 yılında ortaya atılmıştır. Çalışmalarında bu olguyu şu şekilde açıklamışlardır. “Kimse inanmaz ancak herkes, herkesin inandığını düşünür.” Diğer bir deyişle, insanların çoğunluğu gizliden gizliye bir şeye inanır. Ancak yanlış bir şekilde diğerlerinin çoğunun farklı hissettiğini kabul eder.
Hepimiz dönem dönem yalnız kalmayı istesek de aslında bu durumdan da korkarız. Başkaları tarafından kabul edildiğimizi ve bize saygı duyulduğunu hissetmek isteriz. Bu nedenle de bir topluluk içindeyken diğer insanlara uyum göstermeyi tercih ederiz. Bu durum zamanla bir kısırdöngü yaratır. Sonuçta da farklı fikirlere sahip insanların sayısı giderek azalır.
İnsanlar başkalarının davranışlarının kendi gerçek düşüncelerini ve duygularını yansıttığına inanma eğilimindedir. Bu nedenle de başkalarının davranışları hakkında yanlış varsayımlarda bulunacaktır. Bu durumun bir benzeri acil bir duruma tanık olduğumuzda da gerçekleşir. Acil durum esnasında çoğu zaman ne yapacağımızdan emin olamayız. Bu yüzden de rehberlik etmesi için başkalarının davranışlarına güveniriz. Eğer onlar da yardım etmiyorsa, bu ortada fazla da önemli bir şey olmadığını düşünmenize neden olacaktır.
Acil bir durumda çevrenizde herhangi bir kimse yoksa bütün sorumluluğun size ait olduğunu düşünür ve kişiye yardım edersiniz. Eğer çevrenizde birden fazla kişi varsa, sorumluluk bu kişiler arasında dağılır. Sonuç olarak, yardım etme davranışı azalır. Bu duruma da seyirci etkisi denir.
Çoğulcu cehalet Herkes aynı fikirde ise elini kaldırsın! Çoğulcu cehalet bir çok farklı biçimde karşımıza çıkar. Bu düşünce hatası, insanların adaletsizlik karşısında sessiz kalmasına veya riskli davranışlarda bulunmasına yol açabileceğinden tehlikeli sonuçlar da doğurur. Aynı zamanda, toplumda yaygın olarak desteklendiği düşünülen görüşlerin, bireysel olarak desteklenmese dahi varlığını sürdürmelerine neden olabilmektedir
Çoğulcu Cehalet Neden Kaynaklanır? 1950’lerde psikolog Solomon Asch, bir cevabın yanlış olduğunu iddia eden insanları bir gruba koyarsanız, cevabın farklı olduğunu düşünseler bile onlarla aynı fikirde olma olasılıklarının neredeyse her zaman daha yüksek olduğunu kanıtlamıştı.
Çoğulcu cehalet, sosyal normlara yaygın bir şekilde uyma ile başlama eğilimindedir. Sonuçta bir sınıfta, partide, toplantı odasında veya hastanede yazılı olmasa da belirlenmiş bazı normlar vardır. Bu normlar dönem dönem kişinin arkadaşlarına ve meslektaşlarına destek göstermesi gerektiğini, başkalarının kişisel tercihlerine meydan okumaması gerektiğini ve her zaman ve kontrollü görünmesi gerektiğini dikte eder.
Arkadaş grubunuz telefonlarına bakıyorsa, büyük olasılıkla garip görünmemek için bu davranışı siz de yaparsınız. Gerçekten doğruluğuna inandığımız bir davranışa ya da yargıya uyum gösterme, bir başka deyişle benimsemenin altında yatan güdü ise, doğru bildiğimiz bir şeyi yapma isteği. Ayrıca kimileri bu tür uyma davranışlarını daha sık gösterirken, kimileri göstermiyor. Ancak bu davranışlar çoğu zaman insanların gerçekte nasıl hissettiklerini yansıtmaz. İnsanlar başkalarının davranışlarına katılmayabilir veya kendilerini endişeli, kıskanç ve bunun gibi olumsuz duygulara sahip biçimde hissedebilirler.
Çoğulcu cehalet ile mücadelede ilk adım, bir grubun liderinin böyle bir durumun var olduğunu kabul etmesidir. Sorunun farkında olmaz ise sorun, devam edecektir. Örneğin, bir öğretmen ders bitiminde anlayanlar el kaldırsın dediğinde yukarıda listelediğimiz nedenlerden dolayı herkes el kaldıracaktır. Ancak büyük çoğunlukla bir çoğu dersi anlamamış olacaktı
Bir kişi sınıftaki akranlarının çoğunun da bir dersi anlayamadığını öğrendiği zaman fikirlerini daha kolay belirtecek ve yetenekleri konusunda daha rahat hissedecektir. Ancak bunun için öncelikle özgürce konuşabileceği ortamın var olduğuna emin olması gerekecektir.
Psikologlar çoğulcu cehaletin eğitim yoluyla ortadan kaldırılabileceği ve hafifletilebileceği konusunda hemfikirdir. Örneğin, bir kişi sınıftaki akranlarının çoğunun da bir dersi anlayamadığını öğrendiği zaman fikirlerini daha kolay belirtecek ve yetenekleri konusunda daha rahat hissedecektir.